bugün

yeni asır gazetesi yazarı, Eski başbakanlarımızdan Tansu Çiller'in de danışmanı.
bilmemiz gerekenleri anlatıyor.. sonrası hüseyin kocabıyık ı aşıyor muhtemelen.. aşmadığı kadarıyla kendisinden duyduklarımızı zaten az çok biliyorduk. yine de yetkili bir ağızdan duymak iyidir..
28 şubat-asker-derin devlet tarihi ergen beyinlerin algılarına sununlur.

--spoiler--
TRT Haber'de dün gece Kozmik Oda programının konuğu olan Tansu Çiller'in 1995-99 yılları arasındaki başdanışmanı Hüseyin Kocabıyık Rıdvan Memi'nin sorularını yanıtladı.. Hüseyin Kocabıyık, programda çok tartışılacak açıklamalar yaptı

işte o şok açıklamalar:

'YILMAZ'A BUDAPEŞTEDE ATILAN YUMRUĞUN ARKASINDA iSTiHBARAT VAR, MEHMET EYMÜR VE MEHMET AĞAR'IN DA BULUNDUĞU YAPI YÖNLERDiRDi SALDIRIYI'
"O dönemde bir takım sivil gruplar vardı, devletin elinin altında tuttuğu tiplerden insanlar. istihbarat örgütlerimizin elinin altında böyle insanlardan oluşan gruplar vardı. O ara Mesut Bey çeteler falan diye bu işlerin üstüne gidince ki amacı da başbakanlığı ele geçirmekti. istihbarat örgütleri yönlendirdiler Mesut Bey'e saldıran insanları. Devlet içindeki o kavga var ya. Mesut Bey'le kavgalı olan insanlar da vardı devlet içinde. Mehmet Eymür'den Mehmet Ağar'a kadar. Muhtemelen o organizasyon yönlendirildi oraya.

'YEDiĞi YUMRUK YILMAZ'I DEMiREL iLE YAKINLAŞTIRDI VE BAŞBAKANLIK YOLUNU AÇTI'
"Mesut Bey o yumruğu yedikten sonra bir tür alternatif haline geldi. Sağda Tansu Çiller Erbakan ve diğerleri bir tarafa Mesut Yılmaz bir tarafa. Mağdur oldu ama sağ siyasetçiler Susurluk baskısı altındayken bir bakıma da siyasi alternatif haline geldi. O yumruk bir bakıma Mesut Bey'i ayrıştırdı. Demirel'le yakınlaştırdı. Zaten Mesut Bey'in başbakan olması anormal bir süreçtir. O basit bir intikam yumruğuydu. Bizim üzerimize fazla gelme yumruğuydu. Ama böyle siyasi bir sonucu oldu."


'ÇEViK BiR MAiYETiNi TOPLAYIP ERBAKAN'A TELEFON AÇTI 'MAAŞIMIZI YÜKSELTiN, YOKSA BiLDiRi YAYINLARIZ' DEDi, MAAŞLAR ARTIRILDI'
Rıdvan Memi: 28 Şubat sürecinde bir anekdot var. Çevik Bir yanından bir grup asker varken toplanın bakın ne yapacağım diyor ve Sayın Erbakan'ı arayıp maaşları yükseltin yoksa bildiri yayınlayacağım diyor. Niye yapıyor bunu? Daha önemlisi maaşlar yükseldi mi?
Hüseyin Kocabıyık: Tabi yükseliyor. Ve muazzam bir zam yapılıyor. Ben bunu Tansu Hanım'dan dinledim.

Sayın Erbakan Tansu Hanım'ı arıyor ve çok üzüntülü bir şekilde bu olayı anlatıyor. Tansu Hanım da merak etmeyin ben ilgileneceğim siz üzülmeyin demiş.

Çevik Bir karargahta çok popüler o günlerde. Biraz da nefsani bir şey sanıyorum. Çevresine albaylar, genç subaylar, işte maiyetindeki subayları toplamış bir liderlik gösterisi yapıyor.

Ben siyasi iktidar üzerime bu kadar etkili bir adamım. Tabi maaşlar da yükseltiliyor. Muazzam şekilde yükseltiliyor.


'28 ŞUBAT'TA BiR ÇOK ANDIÇIN ALTINDA ÇETiN DOĞAN'IN iMZASI VARDIR VE HEPSi ANAYASA SUÇUDURU'
Rıdvan Memi: Diyorsunuz ki Çetin Doğan'ın 28 Şubat döneminde aldığı her nefes, attığı her adım suçtur. Neden?
Hüseyin Kocabıyık: Birçok andıçın altında Çetin Doğan imzası vardır. O andıçların hepsi anayasa suçudur. O andıçları gördüm tabi. Örnekleri de var bende. Çetin Doğan, bana göre son 50 yılda Türk ordusunun Harbiye Mektebi'nde yetişmiş en parlak subay. Çetin Doğan eğer yeteneklerini ve enerjisini askerlik mesleğine verseydi muazzam bir sistem adamı olabilirdi. Ama o yeteneklerini ve enerjisini cunta darbe vs işlerle harcadı. 28 Şubat'ın her aşamasında ben Çetin Doğan'ı gördüm. Ama Çetin Doğan hiç konuşulmadı. Oysa Çetin Doğan her şeyin arkasında olan insandı. Ben o zaman biliyordum bunu.


Rıdvan Memi: 28 Şubat bir Çetin Doğan projesi miydi?
Hüseyin Kocabıyık: Bana göre biraz da öyleydi. Ya da şöyle söyleyeyim. Bakın Batı Çalışma Grubu'nda bir kurmay zekası vardı tabi. işte o kurmay zekası bana göre Çetin Doğan'ın zekasıydı. Bakın 28 Şubat'ın hemen sonrasında Kıvrıkoğlu geldi ve 28 Şubat ekibini Kıbrıs'taki kurşundan sonra (Suikast girişimi) dağıttı. Ama Çetin Doğan'a bir şey olmadı.
'ÖCALAN'A SUiKAST GiRiŞiMiNiN MESUT YILMAZ TARAFINDAN ENGELLENiŞiNiN DOĞRU TARAFI VARDIR, YILMAZ'IN 'SUiKASTI iHBAR ETTiĞi' BiLGiSi ÖCALAN'IN iFADESiNE KONACAKTI, BiR SAVCI ÖNLEDi'
Rıdvan Memi: Bazı askerlerin Öcalan'ın ifadelerine Mesut Yılmaz ismini karıştırmak istediklerini ve bir DGM savcısının buna engel olduğunu söylüyorsunuz. Öcalan'ın hangi ifadelerine ve nasıl?
Hüseyin Kocabıyık: Bu olayı birkaç kişi bilir. Biri de benim. Mesut Bey'e böyle bir tuzak kuruluyordu. Sanıyorum 99 yılıydı.
Rıdvan Memi: Yani Abdullah Öcalan Mesut Yılmaz aleyhine bir ifade mi verecekti?
Hüseyin Kocabıyık: Şemdin Sakık'la bazı gazeteciler için uygulanan metodun aynısı işte. Aynı metodu Mesut Yılmaz için kullanacaklardı. Bir tevatür var ya, hoş onun doğru tarafları da var.
Rıdvan Memi: Öcalan'a suikastın (Mesut Yılmaz tarafından) önlenmesi meselesi mi ?
Hüseyin Kocabıyık: Suikastın önlenmesi meselesi. Onu koyacaklardı. Bize Mesut Yılmaz haber verdi gibi bir şey söyleyecekti Öcalan. Sonra bir savcı buna izin vermedi benim bildiğim.


'BATI ÇALIŞMA GRUBU 94'DE ÇiLLER-TÜRKEŞ-KARAYALÇIN'A LAiKLiK MiTiNGi YAPTIRDI'
"2007 den sonra yapılan Cumhuriyet mitinglerinin bir benzeridir bu.Bugün karşımıza Ergenekon olarak çıkan darbeci vesayetçi zihniyetin o vakit toplumu önümüzdeki dönemde laiklik irtica gerilimine hazırlamaya başladığını görüyoruz. Belli ki bu üç lider Türkiye'de böyle bir tehdidin varlığı konusunda ikna edilmişler. Ben bunun karargahın içinde sonra karşımıza BÇG olarak çıkan cunta hareketi tarafından yapıldığını düşünüyorum. BÇG o tarihte kuruldu. 94 Taksim Mitingi BÇG'nin ilk eylemiydi aynı zamanda."
'ÇiLLER 28 ŞUBAT'TA DEMiREL'E 'LAiKLiK NEREDE TEHLiKEDE' DiYE MEKTUP YAZDI, DEMiREL 'BEN LAiKLiK TEHLiKEDE DEMiYORUM' DiYE CEVAP VERDi'
Rıdvan Memi: 28 Şubat'tan 23 gün kadar önce sayın Demirel'in Erbakan'a bir uyarı mektubu gönderdiğini biliyoruz. Siz bu mektubun içeriğini biliyor musunuz?
Hüseyin Kocabıyık: Biliyorum. O uyarı mektubunu da gördüm ben üstelik. Orijinalini de gördüm. Uyarı mektubunda şunu söylüyor, Laikliğin tehdit altında olduğuna dair algılar var. Bunlara dikkaty edelim gibi bir şey.

Bu minval üzere yazılmış bir mektup. Demirel üniversitelerde laikliğin tehdit altında olduğunu söylüyordu biz de Tansu Hanım'la konuştuk dedik ki "Gelin Demirel'e bir mektup yazalım". Bir mektup yazdı Tansu Hanım Demirel'e ve dedi ki, "Sayın Cumhurbaşkanım laiklik hangi konuda ve nerede tehlikedeyse bize bildirin gereğini hemen gereğini yapmaya hazırız" dedi. Cevap geldi Demirel'den "Ben laiklik tehlikede demiyorum ki. Böyle inananlar var diyorum" dedi. O mektup da Tansu Hanım'ın elinde bir tarihi belge olarak duruyor."


"28 Şubat'ın oluşumunda büyük sermayenin ve bilhassa Koç Grubu'nun büyük etkisi olmuştur. Tepede büyük sermaye 28 Şubat diye bir şeyin gerçekleşmesini, organize edilmesini istedi.

Ve büyük sermayeye bağımlı, büyük sermayenin alt kümesi bir medya vardı ve bu medya harekete geçti. Büyük sermaye beka kaygısını, bakın beka kaygısı diyorum ve kendi ekonomik doktrinini orduya yani askerlere laiklik tehlikede, irtica tehdidiyle karşı karşıyayız şeklinde projekte etti. Ve askerle büyük sermeyenin bu teşvikini bu şekilde tercüme ettiler.

Rahmi Koç Gümrük Birliği'ni istemedi. Çünkü bütün kurduğu o sanayi tesislerinin batacağına inanıyordu. Rekabet edemeyeceğine inanıyordu. 28 Şubat'ı kazıdığım zaman ben büyük sermayeyi gördüm."
Kozmik Oda'da Rıdvan Memi ile Hüseyin Kocabıyık arasındaki en ilginç diyaloglardan biri dönemin medya-iktidar ilişkileri sorgulanırken yaşandı, işte o diyalog;
"Hüseyin Kocabıyık: Ben şunu gördüm. Tansu Hanım'ın üzerine çok acımasızca geldiler. CiA ajanı diye Hürriye Gazetesi 9 sütuna manşet attı. Ardından mal varlığı"
Rıdvan Memi: Milliyet'in...
HK: Evet...
RM: Neyin arkasından geldi bunlar?
HK: Gümrük Birliği süreci...Baktılar ki Tansu Hanım hızla işletiyor, orada Tansu Hanım'ı tasfiye etmek istediler.
RM: Bunun yapılacağına dair herhangi bir tehdit var mı öncesinde?
HK: Var tabi. Büyük sermaye tarafından.
RM: Büyük sermaye derken yine aynı ismi mi algılayacağız? Rahmi Koç mu?
HK: Evet aynı isim. Bu tehdit yapılmıştır. Şüphesiz saygın bir insan ama Rahmi Bey son 20 yılda Türk siyasetinde önemli etkileri olan bir insan olmuştur. Gümrük Birliği sürecine bağlı olarak 28 Şubat düşüncesinin ortaya çıkmasında onun tutumunun payı vardır. Ondan sonra 2001 yılında Tayyip Erdoğan imajı yükselmeye başlayınca "Tayyip Bey'in 1 milyar doları vardır" demiştir. iki gün sonra yargı harekete geçmiştir. Sonra onun için de özür dilemiştir Rahmi Bey. Hatta koltuğunu bile terk etmek zorunda kalmıştır. Rahmi Bey gibi saygın bir ailenin önemli bir isminin çıkıp bir gün kamuoyu önünde öz eleştiri yapması gerekiyor. Bunu yaparsa toplumdaki saygın kişiliği devam eder ve geleceğe de intikal eder. Bunu yapmazsa ben ya da başkaları Rahmi Bey'i her zaman tartışmaya açacaklardır. Bu kaçınılmaz.


'MEDYA PATRONLARI SULTANAHMET MiTiNGi SONRASINDA BEHEMAHAL ÇiLLER'i CEZALANDIRMA KARARI ALDI'

Rıdvan Memi'nin sözkonusu süreçte 1997 yılında Tansu Çiller'in başta Aydın Doğan olmak üzere medya patronlarını hedef aldığı Sultanahmet Mitingini sorması üzerine Hüseyin Kocabıyık'ın söyledikleri dikkat çekiciydi:

"Gelmiş geçmiş bütün sağ partiler medya sektörüyle, iş çevreleriyle girift ilişkiler kurdular bunu biliyoruz. Özal da yaptı, Demirel de yaptı.

Hatta Tansu Hanım da bir dönem yaptı. Ama bir takım sermaye grupları ve medya devletle öyle özel ilişkiler kurmuşlar ki devlet bunlara sürekli olarak kredi, teşvik ve çeşitli kolaylıklar yapmak zorunda olan bir kurum adeta. 1994 ekonomik krizi olmuş bir takım sıkı para politikaları uygulanacak.

Ve Tansu Hanım bunları kesti bir kere burada bir problem çıktı. Mitingin sonrasında artık Tansu Hanım'ın cezalandırılması kararı çıktı medya patronları tarafından. Korkunç bir saldırı yapıldı ve öyle sürdü."

--spoiler--
napacağını şaşırmış basın kartı sahibi insan.

http://www.sabah.com.tr/A...k-ankaranin-paraziti-odtu
elini çenesine koyup poz verdiğinde aydın ve demokrat olduğunu düşünen binlercesinden biri. hiç ama hiç sormaz "ulan bunlar da bir eylem içerisindeler, neden acaba?" diye. muhalif mi oldun, kapatın gitsin... en demokrat benim ulan! mantığı.

türkiye ne mi kaybeder? ben söyliyeyim; zaten yok olmakta olan kişiliğini kaybeder. ötesi boş...
22 ekim salı 2013 tarihinde şöyle buyurmuş: http://www.sabah.com.tr/A...k-ankaranin-paraziti-odtu

--spoiler--

Şu ODTÜ denen üniversite olmamış olsa Ankara ne kaybeder? Üniversite sistemimiz ne kaybeder?
Türkiye'nin bilimsel varlığı ne kaybeder?
Cevabı belli: Hiçbir şey kaybetmez!

--spoiler--

zamanında, birkaç ay önce şöyle buyurmuş:
http://www.sabah.com.tr/a...kocabiyik-hacettepe-farki

--spoiler--

"amerika'yı ele alın; yale'i, harvard'ı, pirenceton'u çıkarın geriye tüyleri dökülmüş bir amerika kalır. oxford'suz, cambridge'siz bir ingiltere düşünülebilir mi?
mesela odtü'yü, hacettepe'yi, gazi'yi alın ankara'dan, geriye plastik bir şehir kalır elinizde."
--spoiler--

bu kadar da sözünün eri, şerefli bir adamdır.
'' Şu ODTÜ denen üniversite olmamış olsa Ankara ne kaybeder? Cevabı belli: Hiçbir şey kaybetmez! Kuruluş amacında başarılı olamamış bu şöhreti kazıp kurumu kapatırsak inanın Türk milleti kazançlı çıkar. " diyen Sabah gazetesi Ankara Eki yazarı... Bi kapatsana bir şey deneyeceğiz.
bu linkte yazısına açıklık getiren yazar. odtü'ye kapak olacak bir açıklama. al sana kaya nerene dayarsan daya.
http://www.ahaber.com.tr/...u-bir-kere-bile-anmadilar
büyük! yazarın 21 mayıs tarihli yazısında bugün dediklerinin tersini söylüyor.
http://www.sabah.com.tr/A...kocabiyik-hacettepe-farki
havuz medyasını sıkıcı bulup halk tv seyreden cb yalakası.
http://sozcu.com.tr/2015/...nuklarina-hakaret-704198/

ikisi milletvekili 4 kişiye sosyal medyada puşt demiştir. kendisini büyük bir tazminat ve hapis beklemektedir.
Az önce A habere denk geldim zap yaparken. iki cümlesi Mıh gibi değil Nuh gibi aklımda. Meğerse ben sosyoloji nedir bilmiyormuşum farkettim. "15 temmuz şehitlerinin sosyolojisini kimse konuşmuyor. Hepsi işi gücü olan insanlar, meslek sahibi yani orta sınıf. 15 temmuz Gazi'lerinin de sosyolojisi şudur: hepsi iş güç sahibi yani orta sınıf. Ayrıca Türkiye dünyada demokratik yönetim uygulamasında bir numaradır. O gecenin demokrasi Kahramanlarından biri de A haberdir. " işte yeniden aydınlanmamıza sebep olan kutsal cümleler.
"Devlet büyüklerine herhangi bir süikast girişimi olursa halk hapisteki fetöcü ve pkklıları asacak halk arasında konuşulan bu." Diyen siyasetçi.

Millet derken kimleri kastediyorsunuz.eğer ki millet fetocuları asacaksa başta cumhurbaşkanı olmak üzere çok insan asılacak demektir.hukuk devletinde böyle söylemler çok yakışıksız ve çirkindir.insan konuşacağı sözün sonuçlarını düşünmeli ve sözlerini sonra söylemelidir. Birde siyasetçi olacak.
fetocu asılacaksa ? hükümet sağdan say.
"Bu Almanlara Hollandalılara kızmayalım, belki azıcık teşekkür de etmemiz gerekiyor. Bizim evet oylarına en az iki puan katkı yaptılar böylece. Buna emin olabilirseniz. Bir eski emekli siyasi danışman olarak danışman ve araştırmacı olarak size katiyetle söyleyebilirim ki hem Avrupa'daki vatandaşlarımızın oylarında belirli hatırı sayılır bir artışa sebep olacak hem de asıl Türkiye'nin içerisinde hem kararsız hem de hatta bir miktar hayırcı seçmenin çok ciddi şekilde etkilenmesine yol olacak bu olaylar."