bugün

gerçekleri anlatmaya çalışdığı için katledilen yazar.
tanimadigim, kallesce öldürülmesine üzüldügüm ama yazdigi yazilardan cokta vatanperver* oldugunu düsünmedigim yazar/gazeteci. allah rahmet eglesin.
(bkz: asala)
(bkz: buyukelci)
(bkz: aziz turk milleti)
(bkz: soad)

(bkz: duygusal turk milleti)
Dink, daha önce Türklüğe hakaret davalarıyla göndeme gelmişti. işte o davalar:
l. Hırant Dink, bir yazısında "Türklüğü tahkir ve tezkif" ettiği iddiasıyla açılan davada 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. 13 Şubat 2004'te yayımlanan "Ermenistan'la tanışmak" başlıklı dava konusu yazının ilk bölümünde Dink, "Türk'ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni'nin Ermenistan'la kuracağı asil damarında mevcuttur"
ifadesini kullanmıştı.

* Dink'e Reuters ajansına yaptığı bir açıklama nedeniyle de dava açılmıştı. Agos Gazetesi'nde yayınlanan yazıda şu ifadeler kullanılmıştı: "Elbette bu bir soykırımdır diyorum, çünkü sonuç kendisini zaten tanımlıyor."
* Hırant Dink, Şanlıurfa'daki bir panelde yaptığı konuşmadan dolayı da hakim karşısına çıkmıştı. Dink Şanlıurfa'da açılan Türklüğe hakaret davasından da beraat etmişti.sürekli yırttı ama bu sefer yırtamadı.
Dünden beri şoktayım, düne kadar Saddam Hüseyinin idamının yanlış olduğunu söyleyen Türkiye bugün bir aydınını bir hiç uğruna yok etmiştir. Her zaman doğrudan yana olan Hrant, kimilerin doğrularına çomak soktuğundan insafsızca öldürülmüştür. işin garibi birkaç gün sonra cinayeti işleyen bir kişi yakalanacak o da "Türkleri aşağıladığı için bu cinayeti işledim diyecektir."Ama ya perde arkasında bir elinde purosu diğer elinde viskisiyle televizyonu izleyen kirli eller ne olacaktır. Bu olaydan önce nice gazetecilerimizi biz yitirmedik mi Ahmet Taner Kışlalının üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen failleri bulunmadı, bulunmak istemedi. Hrant ın son yazısında belirtiği gibi"kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler.Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce" diyordu. Ama biz onun dediğini yapamadık biz dün güvercinlere dokunduk, biz güvercinleri kovaladık bahçemizden. Yoksul ama cesur, gerçekçi ama idealist birini ve onun gibi düşünen 61 gazeteceyi kovaladık memlekketten. Ama ne onlar gitti diye güvercinler bizden vazgeçti, ne de biz onlardan vazgeçtik. Dünkü tabloyu unutmayacağım yoksulluğu sadece cebinde hisseden, halkın içinden çıkmış, yurttlarda büyümüş ve dün yerde yatan cansız vücudun ayağındaki delik ayakkabıyı unutmayacağım.Ne ben bir Hrant Dink olabilirim bu saatten sonra nede güvercinler lekesiz uçabilirler gökyüzünde.
Barış taklaları süzülmeler
Gagalarda zeytin dalı
Perendeler maviliklerde
Tüm gösteriler resimlerde kalmalı

Güvercin dediğin uyanık olmalı
Tüyler duman duman öfkeden
Yanıp tutuşmalı gözbebekleri
Sevgiden tıpır tıpır bir yürek
Özgürlüğünce dövüşken
rıfat ılgaz- güvercinim uyur mu?
başörtüsü-türban yasağı da dahil, insan hakları ihlallerinin daima karşısındaydı. boyalı basın tarafından zamanında ne eleştirilere maruz kalmışken bugün kara kalplerini aklama telaşına düşmüştür bu basın yayın organları.
(bkz: hrant dink in son yazısı)
muhtemelen 2007 benim açımdan daha da zor bir yıl olACAk...

agos'ta son yazısından bir paragraf başı.
tanımıyoruz seni hrant dink. kim olduğunu az çok biliyoruz, bir kaç tv programında konuşmalarını dinledik, geçtik gittik o kadar.. ama çok koydu gidişin be abi. yani bu şekilde olmamalıydı. herşeye rağmen dimdik durmaya çalışan bir adam arkadan vurulmamalıydı, sıkılmamalıydı kafasına..güpegündüz olmamalıydı en azından. gece örtmeliydi en azından bu insanlık dışı olayı.. ve daha soğuk olmalıydı hava sanki, ölümün çok soğuk geldi bu havalara, bir dengesizlik var bu işte. dengesizlik sadece bu işte değil aslında, her tarafta..varlığın belki o kadar önemsenmedi ama gidişinden sonra hiç bir şey eskisi olmayacak, en azından olmamasını diliyoruz hrant dink.. rahat uyu soğuk toprağın altında, seni vuran mahluklar rahat yaşayamayacak güneşin altında..
türkiye'nin geleceğine atılan kurşunlardan bir tanesi de dink'e isabet etti, ruhu şad olsun...
"güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce" demiş son yazısında, inşallah bundan sonra özgür olur ruhu.
hayatını adadığı halkların kardeşliği davasını hayatını vererek gerçekleştiren yüce insan.

(bkz: hepimiz ermeniyiz)
(bkz: hepimiz hrant dink iz)
neredeyse vasiyet niteliği taşıyan tüyler ürpertici son yazısında kendisinde güvercin ürkekliği hisseden fakat sonunda ama bilirim ki bu ülke güvercinlerine kıyamaz diyen merhum yazar. her ortamda ısrarla türk olduğunu dile getiren birine sıkılan kurşun, ülkenin bütünlüğüne asayişine özgür düşüncesinin temellerine sıkılmış bir kurşun olarak kabul edilir. ruhu şad olsun.
Şanar Yurdatapan'ın Hrant Dink ile ilgili basın açıklaması

Hrant'ın arkasından bir yığın gözyaşı dökülecek, düne kadar 'Vatan haini' diye saldıranlar da gözyaşı dökmekte başı çekecekler, öyle görünüyor.

Çok şey yazılıp çizilecek, sizler de yazacaksınız kuşkusuz. Şu an için sadece birkaç basit hatırlatma yapmak istiyoruz, gözden kaçabilme olasılığına karşı. Eğer bilginiz dahilinde ise, tekrar için özür dileriz.

Hrant ve AGOS'a yoğun saldırılar, Sabiha Gökçen ile ilgili yazı üzerine başlamış, aynı yazı dizisinin sonunda yeralan bir cümledeki 'Pis Türk kanı' sözcüğü tam ters yorumlanarak Ülkücüler tarafından 26 Şubat 2004 günü AGOS önünde bir protesto gösterisi yapılmıştı. Bu gösteride Hrant Dink açıkça tehdit edilmiş, 'hedef' olarak gösterilmişti.

iki gün sonra, bir grup insan hakları savunucusu, AGOS gazetesine 'Birimizin Derdi Hepimizin Derdi' olarak anılan destek ziyaretlerinden birini yapmış, bununla da yetinmeyerek Şişli Savcılığına suç duyurusunda bulunmuşlardı.

Bu suç duyurusu sonunda bir dava açıldı. Bu bizi hem şaşırttı, hem de sevindirdi. Ancak kimsenin ilgisini çekmeyen bu dava 'ırk farklılığına dayanarak halkı birbirine karşı kışkırtmak..' suçundan değil, 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasını çiğnemek'ten açıldı, öyle olunca da sadece 'açılmış olmak'la kaldı.

Ama Kerinçsiz ve arkadaşlarının ihbarı ile açılan dava bildiğiniz olayları doğurdu ve ceza ile sonuçlandı, ceza ertelendi. Yargıtay 9. Dairesi, başsavcının bozma istemine uymayarak cezayı onayladı. Başsavcı suçun oluşmadığını söyledi ve davanın esastan bozulmasını istedi. Ama Yargıtay Ceza Genel Kurulu bu itirazı 6´ya karşı 18 oyla reddetti. Böylece, Dink hakkında verilen mahkumiyet kesinleşti.

TCK'nın 301. maddesi hepimizin 'böyle adalet' hakkında belirtebileceğimiz görüşleri ağzımıza tıkamaya yarıyor. Ama mızrağı çuvala sığdıramıyor.

Şişli Cumhuriyet Savcılığına verdiğimiz 'suç duyurusu' metnini yineliyoruz. Burada yapılan iş 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'nın ihlali değildir. Herkes gibi Ülkü Ocakları mensupları da, 'önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız' gösteri yaparak görüşlerini barışçı bir biçimde dile getirmek hakkına sahiptirler. Buradaki suç, eski ceza yasasının ünlü 312. (yeni TCK'nun 216.) maddesinde belirtilen 'halkı birbirine karşı kışkırtma' suçudur. Bu madde hep amacının dışında islami basına ve Kürt konusunda yazı yazanlara karşı kullanılmıştı. 40 yılın bir günü doğru kullanılabilecekken o da olmadı.

Yarın öbürgün Hrant'a kurşun sıkan tetikçi veya tetikçiler belki bulunabilecektir. Ama bu kadar tahrikten sonra tetikçi aramaya bile gerek kalmaz çoğu kez, aynen Akın Birdal suikastinde olduğu gibi. Ve asıl 'azmettirenler' devam ederler yeni provokasyonlar üretmeye.

Susurluk örtbas edildi, Şemdinli örtbas edildi, bari Hrant cinayetinin izini sürebilelim.

Sabrınız için teşekkürler...

Şanar Yurdatapan
Şanar Yurdatapan'ın hrant dink'e yapılan saldırı hakkında ülkü ocaklarına karşı savcılığa verilen şikayet.

ŞiŞLi CUMHURiYET SAVCILIĞINA

ŞiKAYET EDENLER: Abdurrahman Dilipak (Gazeteci, Yazar), Hasan Mollaoğlu (Avukat), Hürriyet Şener (iHD istanbul Şubesi Başkanı), Lütfü Yılmaz (Avukat), Ragıp Zarakolu (Yayıncı, Yazar), Şanar Yurdatapan (Müzisyen), Zübeyir Perihan (Mezopotamya Kültür Merkezi Başkanı)

MAZNUN:Levent TEMiZ (Ülkü Ocakları istanbul il Başkanı)

SUÇ:TCK 312

SUÇ TARiHi:26 şubat 2004

SUÇ MAHALLi:Şişli Halaskargazi Caddesi, AGOS Gazetesi Önü

OLAYLAR: 26 Şubat 2004 Perşembe günü Ülkü Ocakları Başkanı Levent Temiz, AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'i tehdit ederek, 'Hrant Dink, bundan sonra bütün öfkemizin ve nefretimizin hedefidir, hedefimizdir,' dedi.

istanbul Ülkü Ocakları üyesi bir grup, MHP Şişli ilçe binası önünden 'ya sev ya terket', 'kahrolsun Asala' sloganları atarak, Pangaltı'da bulunan AGOS Gazetesi binasına doğru yürüyüşe geçti. Gazete binası önünde grup adına açıklama yapan Ülkü Ocakları istanbul il Başkanı Levent Temiz, Agos Gazetesinin yayın politikası ve bazı yazarlarıyla toplumsal barışı bozacak arayışlar içerisine girdiğini iddia etti. Temiz, 'Türk milletinin onurunu zedeleyecek yaklaşımları şiddetle kınıyoruz. Gazete yazarı Hrant Dink yazdığı bir yazıda 'Türkten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan Ermenilerin Ermenistan'da kuracağı asil damarında mevcuttur' diyor. Hrant Dink bundan sonra, bütün öfkemizin ve nefretimizin hedefidir, hedefimizdir' diye konuştu. Grup açıklamanın ardından sloganlar eşliğinde MHP Şişli ilçe binasına doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş esnasında yolun trafiğe kapanmasına halkın tepki göstermesi üzerine tartışma polisin araya girmesi ile sona erdi.

Ülkü Ocakları istanbul Şube Başkanı Levent Temiz ve bir grup ülkü ocakları üyesinin yaptıkları eylem ve ifadeler ile;

TCK 312. maddesinde yazılı '.... ırk.....farklılığına dayanarak , halkı birbirine karşı kamu düzeni için tehlikeli olabilecek şekilde düşmanlığa veya kin beslemeye alenen tahrik etme' cürmünü işlemişlerdir.

Gerekli soruşturmanın yapılarak haklarında kamu davası açılmasına karar verilmesini dileriz.
19 ocak 2007 tarihinde genel yayın yönetmeni olduğu agos gazetesinin önünde kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce öldürülen gazeteci. allah rağmet eğlesin.
ölümüne en bi çok üzülen kişilerden biriyim. gerek ülkemizin çok zor bir sürece gireceğinden, gerekse kendisini sevmemden/takdir etmemden mütevellit. şimdiye kadar yazılmış, çizilmiş. aynı şeyleri tekrar etmenin anlamı yok. pragmatik açıdan yaklaşırsak en azından ölümünün bazı şeyleri değiştirmesini umuyorum. olay saatinden itibaren internet başındayım. ilk başlarda hakkında yapılan olumsuz yorumların büyük kısmı silinmiş, önemli bir kısmı da editlenmiş. "ermeni lan bu, 'diğerleri'yle aynıdır kesin", "bak bak bak türk'ün boşalacak zehirli kanı ermeni'yle mi dolcakmış ne öyle bi'şey demiş" türevi binlerce yorum okudum. ama sanırım biraz araştırılmış ve hak verilmiş kendisine. "daha önce niye okumadınız"ların, "gündemi niye takip etmiyorsunuz"ların hiçbir anlamı yok artık. ama en azından büyük bie çoğunluk kendisini tanıdı, bu da bir şeydir.
daha önceki entrylerimde belirtmiştim "başımız sağ olsun diyemem" diye. artık gönül rahatlığıyla diyebilirim;
"başımız sağ olsun"
ve "daha da önemlisi";
"ülkemize geçmiş olsun..."
geçenlerde ölmüş gazeteci yazar. ölmüş ancak ölümü çok ilginç bir zamanda olmuştur. ölmeden bir önceki gün recep tayyip erdoğan mit müsteşarıyla bir görüşme yapmış, akabinde amerika dış işleri bakan yardımcısı ile görüşmüştür. bugün bir gazeteci anlatıyorki, bir zaman önce hrant dink ile beraber bir vali yardımcı ile görüşmeye çağrılmışlar. vali yardımcısının yanındaki adamlar hrant dinke "böyle yazmaya devam ederseniz öldürülürsünüz" demiş. bugün anlıyoruz ki uyarıda bulunanlar istihbaratçılarmış. görünen o ki hrant dinkin ölümü dış politikada türkiye yi zora sokar, iç politikada ise hükümeti yıpratır; hatta ülkeyi erken seçime bile götürür. peki tükiye nin böyle bir yola çekilmesi kimin işine gelir?
akp hükümetinin 301. maddedeki ısrarıyla, kerinçsiz ekibinin ve bazı kemalist güruhun kışkırtmalarıyla bu ülkede koskocaman bir karanlığa sebep olmak isteyenlerin hedefiydi. ölümü beynimin içinde farklı fikirler dolaşmasına sebep olmuştur . dış güçler ya hani bu ülkeyi karanlığa sürmek isteyen kesim, ne gerek var ki biz içimizde yeterince düşmanız zaten ne gerek var ki dış güçlere, biz birbirimiz öldürmek için yeterince sebep buluyoruz zaten, ama ölen birisinin arkasından da hemen amerika,israil,kgb, pkk mutlaka bir katil buluyoruz. ama hiç çuvaldizi kendimize batırıp arkadaşım kasıtlı bir şekilde bu adamı hedef yaptık diyemiyoruz.
son günlerde tanıdığım adını ölmesinden önce duymadığım insan ama Allah rahmet eylesin dememek ayıp olur
türklüğü aşağıladığı söylendiğinde gıkları çıkmadı, vatan haini ilan edildiğinde herkes sessizdi, mahkemelerde saldırılara uğradığında kimse savunamadı..
evet, öldürüldü. adını hiç duymamış olan insanlar vardı bu ülkede. adını bilenler de vatan haini diyordu kendisine. o, gıkı çıkmayan, sessiz kalan, savunamayan satılmış medya en şaşaalı manşetleri atmak için yarışmaya başladı. eski görüntüleri derhal arşivlerden çıkarıldı. haber programlarında, yazdıkları seslendirildi, baştan sona...
bir insan öldürüldü, bir gazeteci, bir ermeni, bir türk vatandaşı.. artık mühim olan kimin daha çok bağıracağı.. menfur sözcüğünü kim daha çok tekrarlayacak?..
" turk 'ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, ermeni 'nin ermenistanla kuracağı asil damarında mevcuttur. yeter ki bu mevcudiyetin farkında olunsun " yazısı yanlış anlaşılmış insandır.
o bu yazısıyla yıllardır türkiyede, ermenilere olan nefretin dolu kanın boşaltılması yerine temiz yani iyi düşünceli kanın gelmesi için ermenistanın uğraşmasıyla gelecek olan asil kandan bahsetmiştir. Fakat bunları ülkemizdeki faşistler anlamamıştır. Allah rahmet eylesin denilecek kişidir.
hain bir saldırı sonucu öldürülmesiyle akıllarda,
"demokrasiyle yönetilen bir devlet olan türkiye de daha kaç kişi düşüncelerinden dolayı tehditlere maruz kalacak, birilerinin! canı yanmasın diye daha kaç kişi susturulacak, serseri mayın gibi ortada dolaşan kaç gencin daha beyni yıkanacak ve birer ölüm makinası haline getirilecek?"
sorularının yeniden hatırlanmasını, acı bir şekilde sağlayan ermeni asıllı türk yazar.
2004 yılı şubat ayında istanbul valiliği'nde hrant dink'le yapılan görüşmede kendisinin sabiha gökçen'in ermeni olduğunu söylemesi üzerine 'böyle yazıların bazı kendini bilmezler tarafından yanlış anlaşılabileceğini ve kendisine zarar verebileceklerini' söylemesi ve ardından hakkında dava açılmaya başlanması, tehditler ve protestolarla kaşılaşması da ilginç bir nokta!

(bkz: hrant dink in son yazısı)