bugün

hiç unutmadığını yalnızca senin bildiğin anların, eşyaların, zamanların, anlamların üzerine boş bulunup kendini açık ettiğin anahtar cümledir hiç unutmadım ki.
elbette bu başlığı trollük olsun diye 'sözlük yazarlarının hiç unutamadığı anlar' olarak açabilir, anketin dibine vurabilirdim, lakin önemli olan bizatihi anın ne olduğu o anın o eşyanın o dokunuşun o gülüşün o düşüşün adı rengi dili sözü neyse artık önemli değil o şeyin ne hissetirdiği üzerine kafa yormak istedim.

doblo'nun arka bölmesine sermişiz kilimi, arkadaşlarla kumlaya gidiyoruz, o yaz üniversite bitmiş, avarelikte melankolizmde umutsuzlukta zirve yapmışım, altı sap hayal edin, günü birlik denize gidiyoruz siz düşünün gerisini.
o yıllarda metal kutularda çeşit çeşit sakızlar yeni çıkmış, kız arkadaşıma her gün sırf o çok seviyor diye belki şirin gözükmek kaygısıyla, paradan altı sıfırı henüz yeni atmak üzereyken 1.000.000 tl'ye çilekli sakız alırdım, tavşan gibi kemirirdi kerata... ilk öpüştüğüm kızdır kendisi, ağzı dudakları silme çilek kokusu.. nasıl köpek gibi özlüyorum, nasılda ayrılmışız, nasılda başka şehirlere savrulmuşuz, kazancı bedih ciğer kebabı nasıl olur görsün o derece içim yangın yeri..
arif hayvanı doblonun camından dışarıya bakan kafamı kendisine doğru çevirerek daha ne olduğunu anlamadan o sakızlardan ağzıma attı, erol taş gibi gülerek denize giden hayvan güruhu psikolojisiyle gülmeye başladı... neyse sakızı ağzımda bir iki çevirmemle sanki kokusu değmiş yüreğime, sanki yine o pasaklı öğrenci evinde benim gönlümün muradını, emanını, yarasını, dermanını, kollarıma alıyormuşum gibi hissetmemle böğüre böğüre ağlamam bir oldu...
çocuklar arabayı sağa çekti.. beş tane sap altında şort, ayağında terlik yanımızdan vızır vızır arabalar geçerken böğüre böğüre ağlayan diğer adama bakıyordu... tabi onlara ne olduğunu anlatmam, sabah poğaçalarıyla çaylarımızı içerken olabildi, sanki bir şey olmuş sanmışlar öyle öküz gibi ağlamakta neymiş denize gidecekken.. bi araba küfür yedim çocuklardan. akşama kadar geçtikleri taşağı anlatmıyorum bile...
bir çilekli sakız hikayesidir, kim sorsa o sakızı 'hiç unutmadım ki' diyeceğim. siz neyi 'hiç unutmadınız ki'?
Ölüm döşeğinde, evlatlarına "umarım iyi bir baba olabilmişimdir, yapamadıklarım için, bağışlayın" dediğini hiç unutmadım ki canım babam. iyi ne demek! Muhteşemdin! Benim babam, aslan babam...
gecenin bir saatinde ansızın gelen uyyr msun? mesajına verilecek cevaptır.