bugün

yagmurlu bir gunde gormustum seni
ustunde cubuklu formalar vardi
bir anda vuruldum asik oldum ben
hayatin anlami siyah beyazdi
aramaktır. aklıma çok severek okuduğum bir kitabı getiren ve tavsiye etmemi sağlayan başlıktır. (bkz: oruç aruoba - olmayalı) kişinin yaşamının anlamına dair klasik ve kusursuz oruç aruoba tanımları içermekte olup insanı sevk eder..düşünmeye..düşünmeye..
sevgilidir. o olmayınca alınan nefes bile gereksiz gelir, şu hayat bitse de artık gitsek gibi bi ruh halinde olur insan, sonra o gelir hayatın rengi değişir.
yaş itibariyle degişebilen höde.sırasıyla
aile,okul arkadaslıkları,öss,sevgili,iş,evlilik,cocuklar...tabi bunların arasına bilerek parayı ve saglıgı eklemedim cunku onlarsız hayat zaten var olmaz!
hayatın anlamı hayatın anlamsızlığında gizlidir.*
(bkz: mc donalds gibisi yok)
hayatın anlamı ... hiç bir anlamı olmamasıdır ...
herşey neticesi ile bilinir.madem hayatın neticesi belli "ölüm" gibi bir son bizi bekliyor. O zaman hayatın anlamı ölümün arkasında saklı.
insan hep düşünür, bulmaya çalışır hayatın anlamını. kimileri "şudur budur" diye yanıtlar, kimileri "anlam falan aramayacaksın" der. ama aslında herkes için farklıdır anlamı hayatın. ama büyük laf etmek isteyen insanlar için bulunmaz laftır vesselam. konuşma bu lafla başlarsa insanlar kulak kesilir sanırlar. gerçek öyle değildir. acıyı ilk keşfettiğin anda saklıdır hayatın anlamı. ufacık cocukken elinin sobaya değmesi sonucu oluşan acı değildir bu, öyle bir acıdır ki uzun süre bir şey düşünemezsiniz, o anda iki seçenek sunar size bu çektiğiniz anlık ya da sürekli acı: ya kaçıp gideceksiniz (bkz: 27 yaş) ya da devam edeceksiniz hayatınıza size dayatılan herşeye boyun eğerek.

bu boyun eğme insanı her an öldürebilir başta ama sonraları nasır tutmuş bir yara gibi bir parçası olu hayatın. kaşımaktan vazgeçer, aklına getirmemeye çalışırsın. artık sen hayatın anlamını bulmuşsundur.

bu kaçıp gitme öylesine bir istektir ki zapt edilmesi çok zordur. bastırdıkça (yani kendi içine kaçtıkça), karanlığa gömülü bir şekilde yaşamaya başlarsın. sürekli kendini düşünür, kendinle yaşar, kendinle konuşursun. eğer öte dünyaya kaçıp gittiysen (muhtemelen 27'inde) hayatın anlamı gözlerinin kapanmasını istemekten başka birşey değildir. kaçıp gitmeye fiziksel bir yaklaşım getirenler içinse durum farklıdır. onlar kendi boyunduruklarına girmeyi göze almış özgür ruhlardır. onlar için hayatın anlamı hesap vermemektir.

hepsinin ortak noktası ise en büyük acılarını keşfettiklerinde bulmuş olmalarıdır hayatın anlamını ki bu onların daha ilk acısıdır.
altına bircok madde sıralanabilinecek hede
aşk,huzur,özgürlük
gerçi bu hayatın bize faydası yoktur
amma ona darılmanın manası yoktur
ganimet bil ömrü, boşa geçirme
çünkü ömrün namaz gibi kazası yoktur

ömer hayyam
hayat bostur, hersey fanidir, doal olarak anlamida yoktur. seklinde yorumlanabilinecek hede... *
birini cok sevmişsindir ama uzaktır hep, imkansızdır senin için. en yakınında olsa bile dokunamamışsındır, gözlerine durup uzun uzun bakamamışsındır mesela. arkana bakmadan koşarak uzaklaşmışsındır hayallerinden...korktuğun için...mecbur kaldığın için...hep hayalde kalacaktır!uzaktır ama hayatın anlamıdır senin için ve bilirsin ki dokunamadığın noktalardan gelir hayatın anlamı...
bir ömür boyunca peşinde koştuğumuz. adına hayat dediğimiz bu büyük boşlukta bir şekilde dolduduğumuz algısal ukteler bütünü. kimi maddesel şeylere itaat etmeyi bir görev bilirken kimi de oyunu * kuralına göre oynayıp manen anlam taşıyan şeylere itaat eder..
(bkz: para)
(bkz: tanrı)
(bkz: aşk)
(bkz: sevgi)
(bkz: umut)
(bkz: kin)
bu bir seçimdir. örnekler çoğaltılabilir. özgür(!) irade girer devreye; "aslolan benim anlam değil!" der. bu noktadan sonra yapabileceğimiz tek şey seçimlerimizin iyi ve kötü tüm özelliklerini benimseyip kabul etmektir. fazla sorgulamamak gerekir, detaylarda boğulmadan, seçimlerle mutlu olabilmek için..
doğarsın, ölürsün, çürürsün. önemli olan sana verilen zamanı iyi değerlendirmektir.
küçük çocukların anladığını sanabildiği hede.
9 yaşında çocuk; babasını çok muhteşem sanırmış.
14 yaşına gelince; ya babam iyi de şurası çok eksik falan dermiş.
20 yaşında falan; babam da bir şeyden anlamıyor falan dermiş.
35 yaşında; babam anlıyor da, da sı var falan dermiş.
50 yaşında (tabi baba da vefat ediyor); keşke babam yanımda olsa, meğer ne çok şey biliyormuş falan dermiş. (bkz: ya ya)
bunun gibi bir şeydi, yaş ve laflar sallanmış ama öz korunmaya çalışılmıştır.
anlam zıtlıklarla kazanılır. bu yüzden hayatın anlamı da ölümdür. sadece zaman geçiriyoruz ölene kadar, bir şekilde, hepimiz.
insanın en üzgün olduğu anlarda bile yaşadıklarına küçük bir tebessüm etmesidir.
(bkz: birdenbire hayatımın tümü oldun)
(bkz: gecelerime gün gibi doğdun)
(bkz: gidersen bir gün biri üzülür çok)
(bkz: adı lazım değil baş harfi ben)
hayatın anlamı kimine göre para, kimine göre mutluluk,kimine göre şu,kimine göre bu,fakat herkes için geçerliliği olan bir şey vardır ki o da aslında herkesin bildiği,istediği bir şey,aşık olmak ve korkmadan sevmektir ,hep sevmek.
hayatın anlamı yoktur, hayata yüklenebilinecek anlamlar vardır.
(bkz: aşk)
(bkz: para)
(bkz: aile)
(bkz: sağlık)gibi..
aslolan aşktır hayatta. gerisi, lâf ü güzaf*
(#973740)
sorgulanmasi sonucunda sifira sifir elde var sifiri insana yasattiran mana.
anne, baba ve kardeşlerle çok mutlu bir aile yaşantısı sürmek.