bugün

herkesin bu ülkede yaşayıp sokakta caddede iplememesidir.
hoşnut olmadığımız hayatın milyonlarca insanın hayali olması.
hastanelerde Can çekişen binlerce insan var.
soğuğun ortasında gunluk devriyesini gerceklestiren copcunun kaldirm diplerini temizlerken. Herhangi bir liselinin copcunun gozunun onunde yere çop atmasi.
ülkenin anasını bellediler.
Eşi hamile olan arkadaşımın karşıdan karşıya geçen bir adama çarpması. Adamın bir süre hastanede direnmesi ama sonuçta ölmesi.
Adamın ailesinin çok fakir olması, ailenin kan parasına razı olması. Arkadaşımın bir hafta içerisinde saçlarının dökülmesi, vicdan azabından intihara teşebbüs etmesi. Hamile eşinin defalarca hastaneye kaldırılması.
asgari ücretin 900 küsur lira olması.
her şeyin bir gün bitecek olması .
onca çatışmaya girmiş sert duruşlu iş hayatı aile yaşamına yansımamış direkt entegre olmuş bir babanın, kendi babasının mezarında çaresizce ağlamasını izlemekti belkide bu hayatın çok acımasız olduğunu anladığım andır. Masum bir çocuk olmuştu babam o an. Ne yapacağımı bilemedim gittim baska mezarlara su dökmüştüm.
Ayak serçe parmağının koltuk kenarına vurması...
5 dakika sonra ölürüz kim bilir.
Dört duvar arasında sessizce ölmeyi beklemek.
fatura ödeme günü gelir geçer cepte yeteri kadar para yoktur. sağdan soldan gelecek olan da.
bazen cevap yoktur. sadece kabulleniş vardır. gülümse. devam et.
her şeyin kaybedilecek olmasına karşın kazanmaya çalışmak.
istisnasız (bkz: istanbul trafiği)
''nefret ettiğiniz insanların yaptığını yapmak''

nedir bu anlatayım;

dün hastaydım ben sözlük. işe gitmedim. malum zaten entry de az girdim evde olduğum için. yatıp istirahat ettim.

neyse arkadaşım aradı. naber vs havadan sudan konuştuk. sıkıldığımı söyledim.

''tosbik'' dedi, ''shameless diye bi dizi var izliyo musun?'' dedi.

''yok'' dedim ben de. ''nefret ederim hatta böyle dizilerin müptelası olanlardan'' dedim.

dilimi sikeyim.

açtım izleyeyim dedim 1. sezon 1. bölüm (evet daha önce hiç izlemedim yani) ulan sardı bayağı. baktım 2. bölümü de açtım izliyorum. üç, dört derken beşinci bölümde patlamış mısır yemeye başladım. ne de olsa evdeyim aq yapacak bir işim de yok kenetlenmiş izliyorum...

kafayı şöyle bi kaldırayım dedim baktım gözlerim ağrıyor. ben eskiden nba live 2004 oynarken bu kadar bağlı değildim bilgisayara. neyse sonra kafayı tekrar dayadım arkaya devam ettim izlemeye. bu arada dizi nasıl içine çekiyor bir bilsen...

--spoiler--

o bar ortamı çok güzel lan mesela. renkler falan izlettiriyor kendini.

lip'in fuckbuddy'si olan sarışın kızın(karen) kaşarlıkları sarıyor bayağı.

o sarışın kızın annesi, dışarı çıkma fobisi olan kadının(sheila) hal ve hareketleri; ve üstün oyunculuk performansı...

tabii ki bizim pis moruğun(frank) başından geçen maceralar. yok dayak yiyor, sarhoş olup yerde uyuyor falan eğlenceli.

--spoiler--

amına koyim ya.

ya ne bileyim; ''ahahah dizi mi izliyon yarram ahaha'' diye dalga geçtiğim insanlardan ne farkım kaldı şimdi?

1. sezon 7. bölüme kadar bitti. bundan sonra da izlerim gibi geliyor.

üzgünüm amk.
ilkokulda bir arkadaşım vardı. annesi vefat etmişti nedenini bilemiyorum şimdi ama kısa bi süre sonra anneler günüydü,anneler günü yaklaşıyor white ?
evet
ama ben en çok neye üzülüyorum biliyor musun?
annemin yağmur yağdığında ıslanmasına!

bu anı her hatırladığımda, anneler gününde, babalar gününde içimi burkar belki de daha fazlası!
sen her şeyi doğru ve hakkıyla yapmaya çalışırken bazı şeylerin inadına yanlış gitmesi. belki de yaradan dengede olmasını istiyor bazı şeylerin, bilemiyorum ama kendimi bildim bileli bu böyle.
hiç yakın arkadaşımın olmaması..
lisedeyiz o zaman. erkek yatılı. kız sayısı eksilerde. 0 bile değil. Akşam, sınıfta, takribi otuz erkek. olmuyor abi ders mers hikaye. porno getiren de yok, çok dardayiz. internet paketi olan bir arkadaş, e250den seks hikayesi okumuş, kalanlar olarak dinlemiştik. aklıma geldikçe üzülüyorum lan. hikaye hala aklımda.
1)çocukların, yaşlıların hatta insanların muhtaç duruma düşmesi ve elden bir şey gelmemesi.

2)yanlış zamanda gelen doğru insan kavramı.
Asla sevdiğimiz gibi ve sevdiğimiz kadar sevilmeyiz.
Kalabaliklar icinde yalnizliktir. Afilli soz kasma cabasi bi yana gercekten ic burkar. Herkes suretten.ibarettir ruhu yoktur bak.yine kastim ama.oyle be sozluk insanlar cok yabanci tuhaf ustelik onlar gibi olmadi bekliyolar ben farkliyim amk dedikce hem de.
hala ne için bunca sıkıntıya katlandığımızı anlamıyorum, niye yaşıyoruz. Ya da niye birilerine faydalı olmaya çalışıyoruz. Yani çok iyi biri olarak hatırlansam ne, çok kötü biri olarak hatırlansam ne ? Hatta hatırlanmasam bile, ne önemi var ki ? Insan neden üstün olmak istiyor anlamıyorum, üstün ölmek, öldüğün gerçeğini değiştirmiyor ki .