bugün

Hayvanları sevmek onlara yemek vermek ve hiç karşılık beklemeden iyilik yapmak. iyilik yaptığın zaman o içimiz de oluşan huzurun mutluluğun hiç bir tarifi olamaz.
Whatsapp bildirimlerinde "2 sohbetten 137 mesaj" görmektense "4 sohbetten 5 mesaj" görmek.
Birisinin sizi düşünmesidir.
Balkona çıkınca karşıdaki dükkanın tentesinin üzerinde ufak beyaz birikintiler görmek. Pazartesi tatil olur mu ki.
Lapa lapa kar yağan günde bahçe nöbetçisi olmak. Çünkü bahçe bomboş ve tek başıma tadını çıkarabilirim 10 dakikalığına. Gırç gırç.
küçük yeğenim ilkokul 1. sınıfa başladı. abisi var 5 veya 6 ya geçti tam bilmiyorum yalan olmasın. hatta yalan olsun amk 7 desem nolur ki? 8 e geçse hem kime ne? dunkof zaten bi bok olmaz büyüğünden. ulan diyeceğimi de unuttum, olay zaten küçükle ilgiliydi.

hehh geldi şimdi aklıma. ben bu küçüğüne hep sihir yaparım. yeğenim beni sihirbaz zanneder. ne zaman ablama gitsem, aldığım çikolatayı koynundan çıkarırım. ahaha valla lan. elimi daldırırım sırtına, aaa burda ne varmış, vavvv çikolata derim. şaşırır salak. çikolata bitince üzerindeki elbiseleri çıkarıp kendine bakar, hani kıyıda köşede bi iki eti puf kalmış mı diye yoklar kendini. tatlım benim ya. geçen lapa lapa kar yağıyor... portakal, muz, elma vs. alıp yine ablama gittim. hani ablam karda kışta alış-verişe çıkmamıştır diye kardeşlik görevini yerine getireyim dedim.

neyse, çaldım kapıyı girdim içeri. verdim pazar poşetlerini oturdum çay-kek yiyiyorum. lan tamam kek için gidiyorum eve. süper yapar keki ablam. keki yerken baktım bizim ufaklığın biraz morali bozuk belli. üzgün şekilde geldi yanıma. dayı flaş bellek çıkarsana sırtımdan dedi. ne dedi bu dedim, ablam gülmeye başladı. meğer bu gta oyununa kendini çok kaptırmış. ablam da oynamasın diye flaş belleği saklamış. dayı hadi çıkar flaş belleği, gta oynucam ben bulamıyorum, her yere baktım yok dedi. dayısı ben sihirbaz değilim dedim. ama çikolata çıkarıyorsun, elma çıkarıyorsun, muz çıkarıyorsun, sandalye bile çıkardın dedi. ( sandalyeyi arkası dönükken büyük abisi verdi. boşuna dunkof demiyorum büyüğüne, masayı sırtlıyordu geçen )

dayısı flaş bellek çıkaramam. sen kendin ara kendin bul dedim. bu zaten her yeri aramış bulamamış.

lan kısa keseyim. çocuk da gitmiş google'ye ; '' bizim flaş belleğimiz nerede '' yazmış.

o yazıyı arama motorunda gördüm ya, hayatımın en masum, en tatlı, en gülümseten anlarından biriydi o an.

bu çocuk daha 1 e gidiyor ve okuyup yazabiliyor. salak değil bu çocuk. çabası yeter onun. maşallah deyin abileri ablaları. sonunda soru işareti bile vardı yazının.
Yaşam direnmektir.

görsel
bebekler ve çocuklar. zaman ayırıp, karşılarına geçin ve onları seyredin. gülümseme kendiliğinden oturacak yüzünüze.
yaşadığımız şu dünyada, inci, altın, elmas diyebileceğimiz detaylardır.
kış mevsiminde lapa lapa yağan kar.
bir kış günü dişarıda lapa lapa kar yağarken pencerenin karşısında kahve içmek. fakat şuanda yapamıyorum bunu.
konuşmayı çok az bilen bebeklerin sana hikaye anlatmaya çalışması.
hayat ile ilgili insanı gülümseten noktalardır.
örneğin; hayatın bitecek olması beni gülümsetir.
Uzakta,beş yaşlarında bir çocuk....
Belli belirsiz sesi geliyor...
O kadar samimi ve kendini kaptırmış bir halde, eller, kollar uçuşuyor.
Yüzde sevimli sevimli mimikler...
Gözünüzün önüne getirin lütfen...
''aranan numara yok''
is yerinde yabanci bir ailenin islemlerini yapiyordum. 80'lerinde bir kadin ve oglu.

Oglu tum evraklari verdi, o sirada yasli kadin kendi dilinde oglunu azarlayip surat asti.

Ogluna, sana neden kizdi dedim? Cirkin ciktigi vesikaligi bana verdigi icinmis.

Velhasil kadin 80 de olsa ayni *
Bebekler. Hangi yaşta ırkta cinsiyette olması fark etmeksizin bütün bebekler gülünce gülümsetir.
iki sene sonra benim için önemli bir sınav var. biraz önce artık bi şeylere başlayayım yavaştan diye internet üzerinden pdf kitap arıyordum. daha sıkı çalışmanın tam zamanı değil ama bu sefer dersaneye falan da gitmek de istemiyorum. kendi kendime bi kitap seti alıp çalışıcam ama fikir sahibi değilim. bu sene bitene kadar bi iki farklı yayının kitabından çalışayım da ona göre set alırım artık diye düşünüyordum. belki de ikinci el bulurum. neyse.. ararken tararken bi rar dosyası buldum, içinde okursanız sevinirim diye bi de not vardı.

****bu kitabı ülkemin çeşitli yerlerinde, kıt kanaat geçinerek xxxa hazırlanan, fedakar ve idealist xxxxxler için paylaşıyorum. biliyorum ki her biriniz ülkemizin bulunduğu koşulların değişmesi ve güzelleşmesi için çok çaba sarfedeceksiniz. bu zorlu yolda sizlerle yürüyor olmaktan gurur duyacağım.
Allah nasip eder de istediğimiz bölümlere yerleşirsek, nereden geldiğimizi, ne için geldiğimizi hiç unutmamamız dileğiye.****

siz ne güzel insanlarsınız be.. beraber çalışmak dileğile.. *
Üniversitemin temzilik görevlisi serpil abla ile çok iyi anlaşırım onu görünce her zaman mutlu olurum. normalde modumu düşürücek insanların yanında çok fazla duramam. serpil ablanın da hep gözleri hüzünlü bakar ama önemli değil ne zaman yanında olmamı isterse olurum. Geçen okula erken gittim sınavım vardı sanırım kahvaltı da yapmamıştım her zaman ki gibi. onunla karşılaştım bi arkadaşına kahvaltıya gidiyormuş beni de götürdü yanında. hayır demedım, onunlayken genellikle hayırı kullanmam. Çok yakındı misafir olacağımız ev. Hemen ayakkabıları çıkarıp içeri girdik. Serpil abla arkadaşına kahvaltıya yardım etmek için mutfağa geçti ben de salona. Salonda ilk beni karşılayan kocaman fenerbahçe bayrağı oldu. Sonra soluma döndüm ki içeride büyük boy bir yatak var üzerinde de evin sahibi aslında bu şehrin sahibi gibi oturuyordu ve radyodan gelen seler. her şey ona göre dizayn edilmişti. Evet mutfakta ki kadının oğlu. Sanırım 15 yaşında falanmış ama benım gördüğüm 25 yaşında koca bir oğlandı. Kördü ve ağır engelliydi, kırallığına birinin girdiğini farkındaydı. Ona seslendım kendimi tanıttım anlayıp anlamadığından emin değilim devam ettım. Sanki ben onun umrundaymışım gibi. BU sırada annesi ve serpil abla sofrayı hazırlamak için odaya girip duruyorlar. bu tosun ise hiç konuşmuyordu sadece biraz garip sesler çıkartıp arada eliyle kafasını yumrukluyordu. Sonra kahvaltı etmeye başladık annesi onu yatağından kaldırıp yer sofrasına oturtturdu Tosun ise ayağını annesinin ayağının üzerine attı hemencecikk hep böyle yaparmış annesine dokunmadan onu hissetmeden bir şey yapmazmış. ben tum bunları hayranlıkla izliyorum. inanın bana aralarında ki iletişim o kadar iyiydi ki. Annesi ona her zaman çok güzel bakmıştı bu çok açıktı.( annesının hitabıyla) tosunun dişleri çok güzel ve beyazdı ani kontrolsüz çıkışları olsa da annesının elini tutup bir kaç bişi söylemesı yeterliydi sakinleşmedi için. Kendi ailemi kolay kolay hiçbir zaman en iyisiyle de en kötüsüyle de kıyaslamam bundan hep kaçmışımdır versusun sonucunun beni üzeceğini bildiğimden olsa gerek. sanırım o gün bunu yaptım.
Sonuç: Biz sağlıklı 2 kardeştik. Sıradan anne sütünü emzirmek gibi görevlerini dahi yerine getirmediler. şuan çok şükür oldukça sağlıklıyım bunun içinde fazlasıyla kendime baktığımı söyleyebilirim. Ve ben 12 yaşına kadar kolumu bacağımı kaç kere kırdığımdan emın değilim. sitem değil aksine bu aileyi tanıdığıma da çok memnunum ama bu iki ayrı tabloda gördüğüm karşımıza çıkan her ne olursa olsun son sözün bize ait olduğunu kanıtlar durumda. tüm cevaplar, kararlar...

Tüm ibreler kuzeyi de gösterse (sağlık, ekonomik durum hatta ensene dayanmış bir namlu) senin güneye gitmen sadece senindir. Şuan ki gülümsememin bana ait olduğu kadar benim..
Sevdiğin insanın seni sevdiğini başkasıyla evlendikten sonra öğrenmek.
her sabah kahve aldığınız görevlinin sizi tanıması. üstelik hocam diye hitap etmesi. bugün kahve içmiyo musunuz hocam? diye sorması.

ben görünMEz değilim galiba.
sıcak yaz günlerinin çok erken saatlerinde sokaklara çıktığında yüzüne vuran ilk hava tanesi. genelde de serin olur bir üşüme gelir insana.
işte o.
bazen bir insanın hayatına gireceğine inanarak umutlanıp bir süre sonra diğer yaşanmışlıklardan farkının olmadığını ve aslında sana yaklaşamadan uzaklaştığını gördüğün, aynı zamanda şaşırmadığın o an da yüzünde olan kendini aşağılayıcı düşüncenin sebep olduğu tepki.
Dört yaşında henüz deyimlerle tanışmamış bir bebişe "sende kurt var galiba" deyip yüzünde bi an oluşan şaşkınlık, korku, tereddüt ifadelerini izlemek.
Tam dusundugum anda ondan mesaj gelmesi.