bugün

ortaokul yıllarımı domine eden kitap serisidir. hatta kitap okumaya başlamamın sebebiydi. aşırı derecede sürükleyici kitaplardı ve günde 150-200 sayfa sıkılmadan okurdum. ayrıca filmleri gerçekten çok kötüdür.
büyücü.
büyüdü, büyüydü, büyüdü... bir yerden sonra büyüymez dedik durduramadık yine büyüydü, artık daha olmaz büyüyemez dedik 3d ile gösterime girecek. büyümüşüz lan.
çocukluğumuzu da beraberinde götürüyor sanki giderken. bir roman kahramanına ya da bir fantastik roman kurgusuna böyle bağlanmak, her sıkıntıda, gülümsemek istediğinde o dünyaya kaçmak... rowling bunu yaşattı yıllarca pek çoğumuza. ayrıca kaymak birası vardır kitapta, hayatımda o içecekten başka hiçbir şeyi böyle hayal edip de gerçek olmasını dilememiştim. *
bu kitabin aslında çok fazla sevilme nedeni karakterler yüzünden olduğunu düşünüyorum.

hepimizin içinde bir harry, ron ve hermione var.

harry nin cesareti, inancı, merhameti.
ron un saflığı ve komikliği yeri gelince atak yeri gelince durgun olması.
hermione nin zekası, koruma iç güdüsü ve keskin kararları.

var ya içimizde var işte.

ayrıca şuan 1. filmi tekrar izliyorum o derece manyağım.
final filminin ilkini syrettiğim harry potter ın ikinci bölümü yakında vizyonda ama ben ilk bölümü ahtırlamıyorum.
Yedi kitabının tamamamını okumuşluğum, filmlerinin yedisini izlemişliğim son filmin de sinemaya girmesini bekleyen bir kişi olarak diyebilirim ki bu seri en iyi serilerden biridir. Hep Hermione ile birlikte olacağını düşünürken sürpriz şekilde Ginny ile beraber olmuştur, bizi üzmüştür. Harry Potter okumama hastalığı olan çocuklara deli gibi kitap okutacak bir kitaptır. Araya niye Harry'nin gönül işlerini aktardım bilmiyorum ama aklıma geldi yazdım işte. Yaşı kabalaşmış kişilerin de severek okuyacağı bir kitap serisidir. insanların bu popüler okumam saçmalığına aldırmayarak okuyabilirsiniz. Agatha Christie'nin romanlarından alacağınız zevki bu seriden de fazla fazla alacaksınızdır.
bir dede olunca, torunlarıma gururlana gururlana " bizim dönemde yazıldı bu " diye anlatmak istediğim seri. eminim onlarda dedeleri gibi, harry ile gururlanarak, ron ile gülerek, hermione ile cesaretlenerek, ginny ile kendileri olmayı öğrenerek, luna ile değişik olmanın eziklik değil bir kahramanlık öyküsü olduğunu anlayarak, neville ile gerçek dostluğun aslında en derinlerde olduğunu ve sadakatin herkeste bulunmadığını anlayarak, dumbledore ile bilgeliğin tadını çıkartarak, minevra ile disiplini öğrenerek, lupin, black ve james in dostluğuna alkış tutarak, snape delikanlı adammış diyerek, droco nun içindeki ezikliği görerek, molly ile şefkati tadarak, arthur ile şaşırarak, weasley ikizleri ile koparak dinleyecekleri dillere destan hikaye.

hatırlıyorum son sayfayı okuyunca çocukluğumun bittiğini ve onlar ile büyüdüğümü o an anlamıştım. 2000li yılların en önemli olayıdır bu seri.
bugün son filmini de izledim bitti gitti artık tek yapacağımız eski kitapları alıp yeniden okumak, eski filmlerini bir daha seyretmek. beni üzen şudur ki gerçekten filmleri çok daha güzel yapılabilirdi ki inşallah bunu ilerde biri adam gibi çekmeyi kafaya koyarsa ve ölmezsek göreceğiz. allahtan son filmi 2 ye bölmüşler buna rağmen eksikleri doluyor, mesela ben özellikle zümrüdüanka yoldaşlığı ve melez prens in çok süper filmler olmasını bekliyordum, melez prensdeki dumbledore ve harry nin hortkuluk bulma sahnesi çok daha detaylı tam bir korku sahnesi olmalıydı mesela ama bunun gibi birçok şeyi birçok filminde sıradan şeylermiş gibi es geçtiler. zaten 600 sayfalık bir kitabı ikiye bölüyorken 1000 sayfalık bir kitabı( zümrüdüanka yoldaşlığı) neden 2 saate sıkıştırıp es geçtin çok kızgınım sana warner brothers çok. tabi ne olursa olsun özleyeceğiz keşke devam kitabı değil de bize kitapta açıkta kalan birçok şeyi açıklayan bir kitap daha yazsa rowling ablamız onla avunsak bir süre.
eşşek kadar adam olmama rağmen okurken kendimi kaybettiğimdir. yani başlarda eşşek kadar değildik tabi sonradan oldu böyle.
neyse son kitabını dün bitirdim aslında çok önceleri bitirirdim seriyi de filmlerin çıkmasını bekledim, öyle ki 2 part olduğu için kitabı ara vererek okudum. bu tarihe kadar da maalesef imkansızlıktan gidemedim filme ama yarın allah nasip ederse.
resmen sinir ve mutluluk krizlerine girdim girdim çıktım okurken. tamam ana karakterler çocuklar olabilir ama bir çocuk kitabı değil, zaten çocuklar o kadar anlayamaz, okuyamazlar o da ayrı.
neyse konumuza gelelim j.k. rowling deki hayal gücünün çeyreği bende olsaydı çok mutlu olurdum. ne olursa olsun bu kadar detaylı olarak bir dünya yaratmak o kadar zor bir şey ki.
çocukluk arkadaşının mahalleden taşınması gibi bu serinin bitişi. içinde boşluğu açılacak bir süre sonra unutulacak ama karşına çıktığında da çok mutlu olacaksın. öyle işte duygulandım bak.. *
http://bilemiyorumaltan.b...1/07/sag-kalan-cocuk.html
özet geç piç diyenler için:
http://www.youtube.com/watch?v=y57sYHIDP_Y&feature=share
sadece filmlerini izleyip kitaplarının katbekat güzel olduğunu duyarak 'teyze ne yazdı ki acaba?' diye her sefer düşündüren geç tanışıp da pişman olduğum seridir kendisi.
çocuk kitabı veya çocuk filmi diye siklemeyip,1 haftada tekrar seriyi en baştan almamla mükemmel olduğunu düşündüğüm seri.

star wars,lotr,back to the future serilerinden sonra en çok sevdiğim seri olmuştur.
fena halde hayranı olduğum seridir. ayrıca hayranı olmakla kalmayanlar da var;
http://galeri.uludagsozlu...om/r/harry-potter-166783/
24 saat boyunca uyutmayıp , 8 filmi ara vermeden izleten filmdir. Hayatımda ilk defa böyle bir hayvanlık yaptım sözlük. arka arkaya 8 film...
şimdiye kadar hiçbir kitabını okumadığım ve hiçbir filmini izlemediğim büyücü genç.
Çocuklara masal niyetine yazılmış olmasına karşın, çocukların izleyemeyeceği filmlere sahip kitap serisi..
(bkz: harry potterin sihirli annemin çakması olması/#12963087)
(bkz: hayri çömlekçi) potter çömlekçi demek abicim , bence oldu yani.
ilkokul iki yeni bitmişti, kitap okumayı falan da pek sevmezdim o vakitler. arkadaşımın abisi okuyordu bunu bana da verdi. önce felsefe taşını okudum hemen ardından sırlar odasını ki sadece birkaç gün sürdü bu. hayatım değişti be sözlük. artık bir muggle olduğuma inanıyordum kitap okumayı sevmiştim dilimden düşmüyordu. şanslıydım çünkü bir çoğunu aksine -filmi çekim aşamasında falandı sanırım- henüz filmini izlemeden okumuştum. kendi kafamdaki hogvarts ron voldemort başkaydı. bundan ötürüdür ki çekilen filmlerin bir çoğunu da sevmedim yetersiz buldum. büyüdüm büyüdüm okudum okudum aldığım tat hiç değişmedi. ama bitti artık. çok üzülüyorum sözlük çok.
Ulan parasızlık insana neler yaptırtıyor amk cümlesinin söylendiği hikayeler serisidir.
voldermort'un bir de küçük emrah bakışları vardır ki, yeme de yanında yat.

http://galeri.uludagsozlu...om/r/harry-potter-176735/
bugün bu kitaplar hakkında yazdığım iki yazıyı buldum. tamamen şans eseri... bu arada, bunları on beş yaşında yazdığımı belirteyim, ona göre değerlendirin...

--spoiler--
bu da bir eleştiri yazısı. dikkatimi çeken şeyleri paylaşmak istedim.

1. harry potter' da bağımsız bir yargı organı yoktur.

kitaplardan açıkça anlaşıldığı üzere her şey bakanlık kontrolünde yürümektedir. suçlular da bakanlık' ın bir bürosu olan sihirli yasal yaptırım dairesi' nce yargılanmaktadır.

büyülü dünyada yasaları koyan da, uygulayan da, denetleyen de hep bakanlıklar gibi komitelerdir. bu dünyanın yasaları diyebileceğimiz kuralları da (mesela gizlilik nizamnamesi) uluslarası büyücü konfederasyonu gibi oluşumlar koyar, aynı şekilde ülkeler de bu konfederasyon tarafından cezalandırılabiliyor (mesela fantastik canavarlar nelerdir nerelerde bulunurlar? kitabında tibet' in ceza aldığı yazıyor.)

konfederasyondaki kişiler hukuk adamları mıdır bilemeyeceğim ama bu kurallara uymayan bireyleri yargılayanlar bariz bir şekilde bakanlık görevlisi. sihirli yasal yaptırım dairesi' nin bir alt birimi olan seherbaz bürosu' ndaki seherbazlarca yakalanan suçlular bu dairedeki diğer çalışanlarca yargılanıyor; ki sihirli yasal yaptırım dairesi hemen bütün daireleri kapsayan en büyük daire. harry' nin davasından da hatırlanabileceği gibi bakan ve müsteşarı' nın hakimliğinde bile bir dava yürütülebiliyor.

2. yüksek yargı

büyüceşüra ülkenin ileri gelen büyücülerinden oluşuyor. dumbledore, alastor moody, barty crouch... ama yine de sihir dünyasındaki bloklaşma burada da var.

dumbledore' un himayetinde ölüm yiyen severus snape ceza almadan kurtuluyor, aynı şekilde lucius malfoy' un para kesesi de bir çok ölüm yiyen' i kurtarıyor. bu da yargının bağımsız olmadığını bir kez daha gözler önüne seriyor.

3. demokrasi

bunda fazla konuşmayacağım. minik bir alıntı yapacağım.

scrimgeour sihir bakanı olarak cornelius fudge’un yerine getirildi

getirildi! seçilmedi yani. oy yok mu? kişinin kendini yönetecek kişiyi seçme hakkı yok mu?


büyülü hukuk sadece miras olarak bırakılan şeylerin bakanlık tarafından elde tutulma süresini güvence altına alıyor anlaşılan. uzun sözün kısası, büyülü dünya' da hukuk yoktur.

ekleme

alıntı sahibi: çağlar boyu quidditch
yanında her zaman bir asa taşıyabilme hakkı 1692' de uluslarası büyücü konfederasyonu tarafından verildi.

alıntı sahibi: fantastik canavarlar nelerdir, nerede bulunurlar?
1750' de, uluslarası büyücülük sırları tüzüğü' ne 73. madde konuldu ki, bugün dünyanın her yanındaki büyücü bakanlıkları buna uyar.

"her büyücü hükümeti kendi bölgesinin sınırları dahilinde yaşayan sihirli canavarların, varlıkların ve ruhların saklanması, bakımı ve denetiminden sorumlu olacaktır. böyle bir yaratığın bir muggle topluluğuna zarar vermesi ya da onların dikkatini çekmesi halinde, o ülkenin büyücü hükümeti uluslarası büyücüler konfederasyonu tarafından disiplin cezasına çarptırılacaktır."

alıntı sahibi: fantastik canavarlar nelerdir, nerede bulunurlar?
uluslarası büyücüler konfederasyonu bazı ülkeleri 73. maddeyi tekrar tekrar ihlal ettikleri için para cezasına çarptırmak zorunda kaldı.
--spoiler--

--spoiler--
bu yazı yadigarlar yayımlanmadan önce yazılmıştır

çapulcular ve eski türkler

“bu yazıda arkeolojik bulgulardan yararlanılmıştır. ayrıca yazı harry potter ve ölüm yadigarları hakkında bilgi içermektedir. bilmek istemeyenler okumasın”

şimdiye kadar rowling’ in birçok mitten yararlandığı söylendi. ancak türk mitolojisiyle ilgili kayda değer bir yazılmadı. (en azından ben rastlamadım) aslında küçük bir araştırma yapıldığında çapulcuların hikayesinin birçok yönden türk mitolojisi’ ne benzediği görülür.

öncelikle size vermek istediğim bilgi eski türklerle ilgili. eski türklerin saygı gösterdikleri hayvanların başında kurt, kartal, geyik ve ayı gelir. kuğu doğan gibi bazı kuşlara da önem verirler. köpeğe ise değer vermezler. göktürkler kurttan türediklerine inanırlardı. geyikten türediklerine inanan bazı kabileler de vardı. ve eğer anadolu zamanı türk masalları’nı okursanız geyik’ in yol gösterici olduğunu görürsünüz. i̇leride bunların hepsine örnek vereceğim.

eğer harry’ i eski bir türk kabilesi ya da genci olarak görürsek, gözümüzde net bir manzara belirecektir. geyikten (james) türeyen harry kurda (lupin) saygı duymaktadır. kurt birçok kez hayatını kurtarmıştır. köpeği (sirius) sevmez(çünkü ailesini öldürdüğünü sanmaktadır) daha sonraları ayıya (sirius’ un animagus formu- ayı gibi bir köpek) önem vermeye başlar. gerçekten de ayı mitolojimizde sonradan önem kazanmıştır. anadolu’ da halkı koruyan dervişler genellikle derviş kılığındadır; harry’ i koruyan patronusu da bir geyiktir. geyik yol göstericidir. avcı delikanlılar geyiği kovalar ama yakalayamaz. geyik onları bir yere götürür.

“omzunda ateşoku’yla bir ormanda yürüyor, gümüşi beyaz bir şeyi takip ediyordu. o şey ilerideki ağaçların arasında dolanıyordu, onu sadece yaprakların arasından görebiliyordu. yakalamak için hızını artırdı ama o hızlandıkça avı da hızlanıyordu. harry koşmaya başladı ve ileride bir yerdetoynakların süratlendiğini duydu. şimdi son sürat koşuyordu ve ilerisinde dört nala koşma sesleri duyuyordu. köşeyi dönüp bir açıklığa çıktı ve-“

i̇şte başka bir hikaye. tamamını bulamadığım için özetini koyuyorum.

“avcı bir genç karşısına çıkan geyiği kovalamaya başlar; ancak bir türlü yakalayamaz. geyik bir mağaraya girer, genç de onu takip eder. mağaranın içinde geyik kaybolur. mağarayı geçen genç bir düzlüğe çıkar ve cennet gibi bahçelerde mine hatun’a rastlar”

eğer mavi kelimelere bakarsak iki hikayedeki benzerliği görürüz. şimdi de ölüm yadigarları’ ndan bir bölüm. aradan bazı cümleleri çıkardım. çeviri bana aittir. kırmızı kısımlara dikkat.

“ağaçların arasında hareket eden parlak gümüşi bir ışık belirdi. kaynağı her neyse sessiz hareket ediyordu. işık usulca ona doğru yöneldi..
… ve sonra ışık kaynağı bir meşenin arkasından çıktı. gümüş-beyaz bir maraldı, ay gibi parlak ve göz kamaştırıcıydı, karda tek bir toynak izi bırakmadan yürüyordu….
…birkaç uzun dakika boyunca bakıştılar, sonra döndü ve gitti.
“hayır” dedi harry, sesi az kullanmaktan çatlaktı “geri dön!”…
… ormanın derinliklerine kadar harry’ e rehberlik etti, harry de hızlı yürüdü. durduğunda harry’ nin ona yaklaşmasına izin verdi. konuşabilir, harry’ nin bilmeye ihtiyaç duyduğu her şeyi anlatabilirdi.
sonunda durdu. güzel kafasını bir kez daha harry’ e çevirdi, harry birden koşmaya başladı, içini kurcalayan bir soru vardı; ağzını açmasıyla (geyik) kayboldu.
…gryffindor’ un kılıcı gölün dibinde yatıyordu….”

kırmızı kısımlara dikkat ettiğimizde benzerlik iyice belirginleşiyor. rowling’ in lily’ e, dolayısıyla snape’ e, patronus olarak geyik seçmesi rastlantı mıdır? zaten harry’ e çatal boynuzlu bir geyik vermişken, niye iki kişiye daha geyik versin. hayvan mı kalmadı?

yukarıda da belirttiğim gibi birçok kabile geyikten ya da kurttan türediğine inanmaktadır; ama köpekten türediğine inanan kabile yoktur. benzer bir şekilde james ve remus evlenip çocuk yapmışlar; ancak sirius ve peter evlenmemişti.

peki öneminden bahsettiğim ama hp deki anlamından bahsetmediğim hangi hayvanlar kaldı? kartal ve kuğu. kartal ravenclaw’ un simgesi ve mitolojimizde sonradan önem kazanan bir kuştur. harry’ nin keşfettiği son hortkuluk ise ravenclaw’ un tacı. ayrıca şamanlar bu kuşa önem verir, büyü yaparken tüylerini kullanırlardı. ravenclaw’ sa birçok tılsımın mucidi kuğu’ ya gelince, o da cho’ nun patronusu.

eski türk yerleşim birimlerinde şu üç figür bulunmuş: ağzında geyik başıyla bir ejderha; kartal başlı, kaplan ayaklı at ve çatal boynuzlu geyikle dövüşen bir hayvan. bnce bu üç figür de harry potter’ da yer bulmuş. birincisi ateş kadehi’ndeki birinci görevde ejderhanın ağzından kaçan harry. i̇kincisi, kaplan ayaklar atılmış olarak, hippogriff. üçüncüsüyse voldemort harry düellosu.

biraz uzun bir yazı oldu. beğenmeniz dileği
--spoiler--
birlikte büyüdüğüm roman kahramanıdır. hatırlıyorum da 1. kitap bana 11. yaş günümde hediye olarak gelmişti. yani ben de harry de hermione ve ron da aynı yaşta hogwarts a adım atmış olduk. o yüzden roman kahramanı olsalar da onları gerçeklercesine sevdim ve hogwarts ı da gittiğim bi gece okulu gibi ( çünkü her gece yatmadan önce onun koridorlarında dolaşır, öğrencileriyle arkadaşlık ederdim ) benimsemişimdir.
çocukluk arkadaşımdır. tabiri caizse biraz cesur, biraz ukaladır. babasına benzer ama gözleri aynı annesine çekmiştir.