bugün

Hadislerin tamamına yakını güvenilir ve sahih rivayetlerden geldiğine inanılan, kaynağından yani Hz. Muhammet'den en erken 200 yıl sonra toparlanmaya başlanmış ona isnat edilen söz ve fiillerdir.

200 yıllık boşluk araya 4,5 ayrı kişinin girmesi, rivayete dair kusurlu insan hafızasıyla müdahil olması demektir. Hadislerin toplanmasına dair menkıbelerde oldukça titiz davranıldığından bahsedilse de güvenilirliği şaibelidir. 1. Elden kaynak nazariyesiyle bakılamaz. Güvenilirlik payı diğer kaynaklara göre daha düşüktür.
hadislerin ispatı kütübi sitte yazarları tarafından yapılmıştır. hadisleri yalanlayan zihniyet kuran-ı kerim i de yalanlamaktadır. özellikle ehli beyt e uygun olarak yazılmış kuran-ı kerim diye bir kitap gösterdi bir arkadaş. kuran-ı kerimi kafalarına göre yazmış adamlar. bu hadis yazan alimlere, ehli sünnet vel cemaat mesheplere sahabeye osmanlı padişahlarına aklınıza ehli sünnet kim geliyorsa ateş püskürüyor herif ağzına geleni sayıyor. hatta ve hatta orada bulunan ekibe sizi hak yola çağırıyorum gibi laflar etti. küfür üzeresiniz gibi şeyler söyledi. bu kadar da inanmış mevzuya.
Aslında büyüklerimiz, Hz. Muhammed s.a.v in sünnetlerini, söylediklerini önündeki nesillere doğru aktarsaydı hadise gerek kalmayacaktı. Ama onun sünneti gittikçe azalıyor ve unutuluyor. O yüzden birçok güzel ve doğru davranışı gerçekleştiremiyoruz. Yoksa kuran bize yeter.
insanı kafir edecek cümle. hepsi derseniz mütevatir hadisler de işin içine girer. tam da mübarek ayın son günü, şeytanlar mesaiye erken başlamış.

--spoiler--
Nisa-59 “ihtilaflı bir işin hükmünü Allah’tan (Kur’andan) ve Resulünden (Sünnetten) anlayın!”
--spoiler--

--spoiler--
Nisa-80 “Kim Peygambere itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.”
--spoiler--

--spoiler--
Haşr-7 “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan da sakının.”
--spoiler--

--spoiler--
Nisa-113 “Allah sana Kitab’ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir.”
--spoiler--

kitap kur'an, peki hikmet ne sapkınlar?

--spoiler--
Nisa-65 “Aralarındaki anlaşmazlıkta seni hakem tayin edip, verdiğin hükmü tereddütsüz kabullenmedikçe, iman etmiş olmazlar.”
--spoiler--

--spoiler--
Ahzab-36 “Allah ve Resulü, bir işte hüküm verince, artık inanmış kadın ve erkeğe, o işi kendi isteğine göre, tercih, seçme hakkı kalmaz.”
--spoiler--

--spoiler--
Araf-157 “O Peygamber, güzel şeyleri helal, çirkin şeyleri haram kılar.”
--spoiler--

--spoiler--
Tevbe-29 Kendilerine kitap verilenlerden, Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Resulünün haram ettiği şeyi haram tanımayan ve hak dini (islamiyet’i) din edinmeyen kimselerle; zelil bir halde kendi elleriyle (boyun eğerek) cizye verinceye kadar savaşın.
--spoiler--

--spoiler--
Araf-158 “Allah’a ve ümmi nebi olan Resulüne iman edin!”
--spoiler--

--spoiler--
Enfal-20 “Allah’a ve Resulüne itaat edin!”
--spoiler--

--spoiler--
Ahzab-21 “Resulullahta sizin için (uyulması gereken) güzel örnekler vardır.”
--spoiler--

--spoiler--
Fetih-13 “Allah’a ve Resulüne inanmayan (kâfir olur) kâfirler için de çılgın bir ateş hazırladık.”
--spoiler--

--spoiler--
Bakara-269 Allah, dilediğine hikmeti verir. Hikmet verilene de, çok hayır verilmiştir.
--spoiler--

--spoiler--
Bakara-151 “Size kitabı, hikmeti getiren ve bilmediklerinizi öğreten bir Resul gönderdik.”
--spoiler--

bundan kat be kat fazla hadis de var ama hadisi inkar eden adama hadisten örnek vermenin manası yok. cehennem azabı Allah ile rasulünü, kur'an ile sünneti ayıranların üzerine olsun.
hepsi değil fakat büyük bir bölümü yalandır. geçmişten günümüze kadar din adamları -yani sozde din adamları- yahut islama zarar vermek isteyen insanlar bir yerlerinden hadis uydurarak büyük bir bilgi kirliliğine sebep olmuşlardır. burdan sonra bize düşen aklımızı ve kuranı kullanarak neyin doğru neyin yanlış olduğunu saptamak. sen hadisin doğruluğunu yanlışlığını arastirmadan direkt alırsan yanlış yoldasın demektir hatta dinden bile saptirir bu sizi. ayrıca namazin nasıl kilindigini hz. muhammed bize anlatarak şöyle böyle kılın dememistir zaten kendisi kılmış insanlarda ona bakarak yapmışlardır hadis ile karıştırmamak gerekir.

özet : kuran ile çelişen hadisler yalan hadistir. biraz araştırma yaparak hangi hadis doğru anlaşılabilir.
Peygambersiz islam, islam değildir.

-hadisleri ortadan kaldırdınız mı, ortada din kalırmı ?
-bugün hadislere yalan uydurma diyenler, yarın kuranı da muhammed uydurdu diycekler emin olun.
-Hadis demek, Rasûlullah’ın vahye dayanan sözleri demektir. islamiyet’in bir parçası değil tamamı demektir; çünkü Peygamber efendimiz Kur’an-ı kerimi açıklayarak, islamiyet’i bize bildirmiştir. (Şunlar âyet-i kerime, şunlar hadis-i kudsi, şunlar helaldir, şunlar haramdır) demiştir. Bunları da, Allah-u Teâlâ’nın emriyle söylemiştir. Rasûlüllah’ın bildirdikleri delil olmazsa, ortada din kalır mı?
Hadisler yani Peygamber Efendimizin bildirdikleri delil değildir demek, Kur’an benim için delil olamaz demektir; çünkü böyle söylemek, Kur’an-ı kerimin, (Rasûlüme itaat edin, onun bildirdiklerine uyun) emrini inkâr etmek olur. Yani islamiyet’i yıkmanın başka bir yolu olur.
Müslim’de olan bir hadis, Buhari’de olmayabilir, Buhari’de olan bir hadis de, Müslim’de olmayabilir. Kütüb-i sitedeki diğer hadisler de böyledir. Birinde olup ötekinde olmayan hadisler, elbette olur. Hepsini bir hadis âliminin kitabına yazması gerekmez. Ashab-ı Kiram bütün hadisleri bildirmişlerdir. Hadis kitapları bir bütün olarak ele alınınca, dinde hiçbir eksik hükmün kalmadığı görülür.
Kur’an-ı Kerim, hadis-i şeriflerle açıklanarak, dinimizde eksik bırakılan mesele kalmamıştır. Namazın rekâtları, farzları, vacibleri, namazı bozan hususlar gibi çok şey, Kur’an-ı kerimin emrine uyularak, hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Hadis-i şerifleri delil saymamak, Kur’an-ı kerimi delil saymamak olur. Hadis-i şerifler delil olmazsa, her şeyin hükmünü Kur’an-ı kerimde nasıl buluruz ki?
Hadislerin delil olmasını inkâr edip, (Yalnız Kur’an delildir) diyenler kesinlikle samimi değildir; çünkü Allah-u Teâlâ, (Yalnız bana tâbi olun, yalnız bana itaat edin) buyurmuyor. (Rasûlüme de itaat edin) buyuruyor. Eğer hadisler, eksik olsaydı, Allah-u Teâlâ, (Dininizi tamamladım) buyurmazdı. Hadislerin eksik olup olmadığını hâşâ Allah-u Teâlâ bilmez mi? Peygamber Efendimize uymak gerektiğini bildiren birkaç ayet-i kerime meali şöyledir:

‘Rasûlümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!’ [Haşr 7]

‘O Peygamber, güzel şeyleri helal, çirkin şeyleri haram kılar.’ [Araf 157] (Allahü teâlâ, haram kılma yetkisini Resulüne de vermiştir.)

‘Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.’ [Nisa 13,14]

‘Biz her Peygamberi, kendisine itaat edilsin diye gönderdik.’ [Nisa 64]

‘Allah ile Rasûllerinin emirlerini birbirinden ayırıp ikisi arasında bir yol tutmak isteyen kâfirdir.’ [Nisa 150,151]

‘Kur’anı insanlara beyan edesin, açıklayasın diye sana indirdik.’ [Nahl 44]

Buradaki beyan etmek, âyet-i kerimeleri başka kelimelerle ve başka şekilde anlatmak demektir. (Huccetullahi alel-âlemin)
Bu konudaki birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir:

‘Cebrail aleyhisselam, Kur’an ile beraber, onun açıklaması olan sünneti de getirdi.’ [Darimi]

‘Bana Kur’an-ı kerimin misli kadar daha hüküm verildi.’ [i. Ahmed]

“Yalnız Kur’an’daki helal ve haramı kabul edin” diyenler çıkar. iyi bilin ki, Peygamberin haram kılması, Allah’ın haram kılması gibidir.) [Tirmizi, Darimi]
arkadaşlar şimdi gelelim esas meseleye aşağıdaki link ten takip edebilirsiniz.

Peygambersiz islam kimin projesi? | Paralel Din Nedir?
https://www.youtube.com/watch?v=iciSSaI8qD0
ey ümmetim! ileride sizden ayrılıp benim sözlerimi inkar edenler çıkacaktır. siz iyi belleyin ki, ben allah gibiyimdir.
[sahih-i conductus, 6/186]
-Sünnet’in ve Hadislerin inkarı, ulusal boyuttaki inkarcılığın, dünya ölçeğinde ise siyonizmin bir projesidir.

-Bugün bu inkârcı ideolojinin eski yıllardaki olduğu kadar gücü yok. Gücünü büyük ölçüde yitirmiş durumda. Bu nedenle açıkça Ehl-i Sünnet’e saldıramıyor, cephe alamıyor.

-Tıpkı Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem döneminde güçsüz kalan müşriklerin Medine’ye gelerek “münafıklık” yaptıkları gibi, bugün de bazı kimseler(!) orda, burda, şurda, o forumda, bu forumda, yüzer gezer gibi Kur’an müslümanlığı adı altında Müslümanları Ehl-i Sünnet’ten yani Islam’ın ana yolundan ayırarak güçsüz bırakmanın gayreti içerisinde.

-Güçlerini yitiren inkârcılar, bunu önlemek için son şans olarak, metin itibariyle farklı yorumlara müsaid olan Kur’an ayetlerini kendi hayat tarzlarına uydurmakta görüyorlar.

-Bunu gerçekleştirebilmenin yolu da hiç kuşkusuz Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in Sünneti’ni/Hadislerini devre dışı bırakmaktan geçiyor.

-Amaç islam'ı yok etmek, refuze etmek; kafalarına göre yeni ve light bir din icat etmek..

-Önlerindeki en büyük engel ise Muhammed Mustafa(Aleyhisselam)'ın ta kendisi.
benim de desteklediğim siyonist ideolojinin müslüman dünyada ki en önemli projesi. islamın özüne dönmesidir.

ayrıca kurancılığı kadir mısıroğlu videolarıyla yanlışlamaya çalışanlarla, yok ''kuranda kuran yeter yazıyor'' gibi şeyler yazanların karşılaştırılmasıdır. kuranda peygamberi dinleyin de yazıyor. yani edebiyat da yapılıyor olabilir. (o da neyse... açık açık peygamberin dediklerini yapın yaz işte kardeşim, niye edebiyat yapıp mümin kardeşlerimizle uğraşıyorsun?)
-kuran, peygamber, siyonizmin keyfine göre hareket etmez.
-islamın özü zaten muhafaza altındadır. (“Hiç şüphe yok ki o zikri, Kur’ân’ı Biz indirdik, onu koruyacak olan da Biz’iz.”(Hicr,15/9)
-asıl olan siyonist kafalı mümin geçinen lerin islamın özüne dönmesidir. kime neye niçin alet olduğunu bilmeden / yada bilerek isteyerek, bilinçli ve kasıtlı olarak nefislerine göre yaşamaya çalışanların, kuran ve sünnete uymalarını istemek kötü bi şey olmasa gerek.
-edeb, edebiyat kelimeleri yüklendikleri anlam ve kavram itibariyle, dine saldıranlarla, bügün peygambere ve hadislerine, yarın kitabına, daha sonra dinine saldıranlara gerekli tüm cevapları, içtenlikle cesurca vermeyi gerekli kılar. biliyorsan konuş, bilmiyorsan sus ve dinle. merak ediyorsan sor.
hepsi denemez ama çok büyük kısmının yalan olduğu doğrudur. bu zaten normaldir mesela en basitinden bizim destanlara bi bakın yüzyıllarca her anlatan biraz götten uydura uydura ne destanlar çıkmış ortaya.
buna en güzel örnek de istanbul için söylenen hadislerdir. hepsi demek yanlış olsa çoğu kolpa ve uydurmadır. en bilinen uydurma hadis de istanbu hadisidir.
Kütüb-i sitte (Arapça: الكتب الستة‎, Farsça: صحاح سته), Altı kitap anlamına gelmektedir. Ehl-i Sünnet tarafından en sağlam hadis kaynakları olarak kabul edilmektedir.
Din bilgi­leri alanında Kurân-ı Kerim'den sonra en güvenilir kaynak bunlardır. Peygamberimize ait hadisleri en doğru olarak bunların derlediği kabul edil­mektedir. Bu altı kitabın tam isimle­ri ve müellifleri şöyledir:

Sahih-i Buhari (صحيح البخاري), Muhammed b. ismail el-Buhârî (V. H. 256/870), el-Câmiu's-Sahih.
Sahih-i Müslim (صحيح مسلم), Müslim b. el-Haccâc el-Kuşeyrî en-Neysâbûri (V. H. 261/875), el-Câmiu's-Sahîh.
Sünen-i Nesai (النسائي سُنن), Ebû Abdurrahman Ahmed b. Şuayb en-Neseî (V. H. 303/915-916), es-Sünenu'l-Kübrâ.
Sünen-i Tirmizi (سُـنَن الترمذي), Ebû isa et-Tirmizî, Sünenû Tirmizî.
Sünen-i Ebu Davud (سُنن أبو داوود), Ebû Dâvud Süleyman b. el-Eş'as es-Sicistânî (V. H. 275/888), Sünenû Ebî Dâvud.
Sünen-i ibn Mace (سُنن ابن ماجة), Ebû Abdullah Muhammed b. el-Kazvinî (V. H. 275/888), ibn Mâce di­ye meşhur olmuştur. Eseri Sunenû ibn Mâce.
Bunlardan ilk ikisine, Buharî ve Müslim'in Sahih'lerine "Sahihân" adı verilir. Bu hadîs mecmualarının her biri değişik özellikleri ile meşhur olmuş­lardır. Meselâ Kur'an'dan sonra is­lâm fıkıh, hukuk ve ahlâkının en sağ­lam dayanağı kabul edilen Buhârî'nin Sahîh'inde fıkhî malumat çoktur. Ebû Davud ise Sünen'inde özellikle ahkâm hadislerini toplamaya özen göstermiştir.
Şüphesiz ki bu muteber altı hadis kitabının dışında sahîh hadisleri top­layan başka eserler de mevcutur.
Hadislere inanmamak peygambere uymamak demektir. Ve kafir eder. Bunu diyen bir kere hadis kitabı okumamıştır. Buhari müslim i aç oku bir iki tane belki dinin mantığına ters var onlarda kabul edilmiyor zaten. Gerisi gayet sahihtir. Bir hadisi rivayet edenin ravisinin ravisinin ravisinin ravisi bile bilinir. Ve tüm bu raviler de güvenilir ise o kitaba girer. Hadis usulü bilmez ravi nedir bilmez hadisler yalanmış. Yav allah ın hidayet vermediğine biz hidayet edici değiliz.
Kütüb-i Sitte'yi oluşturan kitaplar ve özellikleri:
-1. Buhârî ve el-Câmiu's-Sahîh'i: Ebu Abdullah Muhammed b. ismail el-Buhârî[73] 40 yıl süren ilmî seyahatler esnasında toplamış olduğu engin hadis malzemesini 16 yılda tasnif ederek, "el-Câmiu's Sahîhu'l-Müsnedü'l-Muhtasar min Umûri Rasûlillahi (s.a.s) ve Sünenihi ve Eyyâmih" adlı eserini yazmıştır. Hocası ishak b. Rahuye'nin, "Rasûlüllah'ın sahih hadislerini muhtasar bir kitapta toplasanız" tavsiyesiyle hareket eden Buhârî, 600.000 hadis arasında seçtiği 7275 hadisi, 97 kitap ve 3400 den fazla bab'a (alt bölüm) yerleştirmiş, konuları geldikçe aynı hadisi bir kaç yerde daha tekrar etmiştir. Bu nedenle, mükerrerler dışındaki toplam hadis sayısı 3-4 bin civarına inmektedir. Buhârî, tercüme denilen bab başlıklarında konuyla ilgili âyet ve hadislerden iktibaslar yapar, âlimlerin ve bazan kendisinin görüşlerine yer verir Tecrid'i de tercüme ve şerhiyle, Diyanet işleri Başkanlığınca basılmıştır.
2. Müslim'in el-Câmiu's-Sahîh'i: Ebu'l-Hüseyn Müslim b. Haccâc[74], 300.000 hadis arasından seçerek tasnif ettiği kitabına, "el-Camiu'l-Müsnedü's-Sahîh" ismini vermiş, mukaddimede tasnif metodunu açıklamıştır. Buhârî'nin yaptığı gibi bab başlıklarında bilgi vermemiş, hatta, bab başlığı dahi tanzim etmemiş, sadece "bab" demekle yetinmiştir. Bugün eldeki Müslim nüshalarında bulunan bab başlıkları, eseri şerheden imam Nevevî'ye aittir. Müslim kitabına, mevkuf ve maktu hadisleri almamış, muallaklara ise çok az yer vermiş, hadisleri konularına göre bölmemiş, hadisi en çok ilgili olduğu yerde nakletmiş, metin ve sened olarak benzerlerini bir arada ve kısaltarak tekrar etmiştir. Bu yönüyle Müslim Buhârî'den daha derli topludur. Bu ve benzeri özelliklerinden dolayı bazı âlimler (mesela Mağribliler) Müslim'i Buhâri'ye tercih etmişlerdir. Müslim'in Câmi'i, 54 kitap, 1322 bab, mükerrerler dışında 3033 hadis ihtiva etmektedir. Kadı iyaz ve imam Nevevî başta olmak üzere pek çok âlim Müslim'i şerhetmiştir. Müslim, sade, metin ve şerhli olarak türkçeye tercüme edilmiştir.
3. Tirmizi'nin Câmi'i: Ebu isa Muhammed b. isa et-Tirmizi'nin[75] Cami'i, es-sünen ismiyle de maruftur. Devrin âlimlerinin tetkikine sunulan ve takdir edilen Sünen-i Tirmizi, 46 kitap, 2496 bab ve 4000 hadis ihtiva etmektedir. Hadisçilik açısından Müslim'e, fıkhu'l-hadis (hadislerde bulunan çeşitli hükümler) yönünden de Buhârî'ye ait özellikleri, onlara yakın ölçüde kitabında toplayan Tirmizi, bab başlığı altında hadisleri sıraladıktan sonra şu işlemleri yapar; hadisin sıhhat durumunu (sahih, hasen, zayıf, hasen-sahih, garib...), ravilerin durumunu, varsa seneddeki illetleri, hadisin diğer tariklerini, sahabilerin o konudaki başka rivayetlerini, bu hadislerle ulemânın nasıl amel ettiğini, ittifak ve ihtilaflarını... açıklar. Hadislerden istifade için çok faydalı olan bu açıklamalar onları, amel edilebilir hale getirir. Tirmizi üzerine de pek çok şerh yazılmış ve eser türkçeye tercüme edilmiştir.
4. Ebu Davud'un Sünen'i: Ebu Davud Süleyman b. Eş'as es-Sicistânî'nin[76] kitabı, ahkâmla ilgili hadislerin tasnif edildiği Sünen türünün en güzel örneğidir. Kitabına, 400.000 hadis arasından seçtiği 4000 hadisi aldığını, bunların da dört hadiste özetlenebileceğini belirten Ebu Davud; sahih, hasen, leyyin ve amel edilebilir derecedeki zayıf hadisleri Sünen'ine aldığını söyler. Kitabında zayıf hadislerin mevcudiyetini kabul eden Ebu Davud, muhaddislerin ittifakla terkettikleri herhangi bir hadisi Sünen'ine almamıştır. 40 kitaptan oluşan Sünen'e pek çok şerh yazılmış, eser türkçeye de tercüme edilmiştir.