bugün

anlamanın pek güç olduğu bir mantıktır. hadislere itibar eden ehl'i sünnet tayfasının ne düşündüğünü anlamak için bir sıra soru soracağım. bakalım sırasıyla, doğru düzgün yanıt verebilecek bir kişi çıkacak mı aralarından?

1- kuran'daki hükümlerle çelişen hadislere itibar etmenizin, kuran hükümlerinin o hadisler yoluyla nesh edildiğini iddia etmenizin sebebi nedir?

2- allah neden nesh edeceği ayeti, aynen kuran'da belirtildiği gibi, yerine yeni bir ayet getirerek nesh etmesin de hadis yoluyla nesh etmeyi tercih etsin?

3- kuran'da neshin yolu "unutturma" ve "yerine başka bir ayet getirme" olarak açıklandığına göre, ayetlerin veya hükümlerinin hadis yoluyla nesh edilebileceğini söylemek "allah nasıl nesh yapacağını ifade ederken eksik söylemiş, biz tamamlıyoruz" demeye getirmek değil midir?

4- eğer dine, kulaktan kulağa aktarılan ve ancak 200 yıl sonra kaleme alınmaya başlanan hadislerle hüküm eklemek muteber bir yol olsaydı, kuran'ı "korumanın" nasıl bir mantığı olurdu? değil mi ya, allah, üstelik de geçmişte "gönderdiği" kitapların tahrif edildiğini söylerken, neden artık yenisini göndermeyeceğini söylediği dininin hükümlerinin tahrife açık bir yolla aktarılmasını istemiş olsun ki?

5- akılla, mantıkla, bilimle çelişen hadislere itibar etmenizin sebebi nedir? (bkz: kertenkele öldürmenin sevap kazandırması/#28187446)

6- birbirleriyle çelişen hadislere itibar etmenizin sebebi nedir?

7- hadisleri muteber saymak için uygun bulduğunuz ana yol olan "rivayet zincirinin tam olması ve ravilerin güvenilir olması" yolu güvenilir bir yol mudur?

a- peygamberin sahabilerinin ve sonradan gelenlerin kimler olduğunu bilen bir kimse, kendi uydurduğu hadise kolayca bir rivayet zinciri monte edemez mi? hiç yaşanmamış bir olay mıdır?

b- ravilerin görünüşte dini hükümlere uygun bir hayat sürmesini yeterli güvenilirlik kriteri olarak görmek makul müdür? aralarında emevilere hizmet eden, peygamberin torunlarıyla savaşan, geçimi emevilerin kapısından olan bir çok kişi yok mu?
anlam verilemeyen mantıktır, oysa kuranda gayet açık olduğunu hatta anlasınlar diye bilinçli olarak açıklandığı yazar. kuranın başka bir referansa ihtiyacı yok ama bundan emek yiyenler var tabi.

ya da kuranda açık olduğunu söyleyenler bile tartışmalı olabilir.

ey muhammed!) biz kur'ân'ı senin dilin üzere kolaylaştırdık ki, onunla allah'tan korkup sakınanları müjdeleyesin, inat edenleri de korkutasın. (meryem/97)

işte biz onu (kur'ân'ı) böylece, apaçık âyetler olarak indirdik. şüphesiz allah dilediğini doğru yola eriştirir. (hac/16)

ve allah âyetlerini size açıklıyor. allah, (işin iç yüzünü) çok iyi bilir, tam bir hüküm ve hikmet sahibidir. (nur/18)

allah, size kitab'ı (kur'ân'ı) açıklanmış olarak indirdiği halde, ondan başka bir hakem mi arayayım? kendilerine kitap verdiklerimiz, o kur'ân'ın, gerçekten rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. o halde sakın şüphe edenlerden olma. (en'am/114)

elif-lâm-râ. bu öyle bir kitaptır ki, âyetleri muhkem kılınmış, sonra da herşeyden haberdar olan hikmet sahibi allah tarafından âyetleri ayrıntılı olarak açıklanmıştır (hud/1)

suçluların tuttuğu yol açığa çıksın diye, âyetleri işte böyle genişçe açıklıyoruz. (en'am/55)

kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye yıldızları sizin için yaratan o'dur. şüphesiz biz, bilen bir toplum için âyetleri geniş bir şekilde açıkladık. (en'am/97)

de ki: "o'nun üstünüzden ve ayaklarınızın altından azab göndermeye, yahut sizi fırkalara ayırıp kiminizin kiminize hıncını tattırmaya gücü yeter". bak, âyetlerimizi nasıl inceden inceye açıklıyoruz ki, onlar iyice anlasınlar. (en'am/65)

işte rabbinin doğru yolu budur. şüphesiz biz, hatırlayıp ibret alan bir kavim için âyetleri geniş bir şekilde açıkladık. (en'am/126)