bugün

tabipler toplansa tüm dünyadaki,
melekler çıkıp gelse dahi, görülen rüyadaki,
şarabımı doldursa cennetten çıkma saki,
kırığı geçiremez peydah olan kalpteki.

öyle bir yaradır ki bu yanık desen değil,
kudretli depremlerden kalan yarık desen değil,
en büyük günaha şahit tanık desen değil,
daha otuz demeden, virane oldu gönlüm.
görsel
o geceyi, gözlerinin içinde yağmuru dinleyerek yazacaktım.
sen mutluluktan ağlayacaktın ki,
ben sana susayacaktım..
gelmedin..
—şimdi o yağmur, kim bilir hangi bulutta saklanıyordur—

o geceyi, seninle baş başa yıldızların altında yaşayacaktım.
sen öyle güzel parlayacaktın ki,
ben sana ışık olacaktım..
gelmedin..
—saçın karışmamışsa sakalıma, ölüdür gerçek yüzü gecenin—

o gece, seninle aynı pencere camına alnımı dayayacaktım.
sen buğudan kağıt olacaktın ki,
ben resmini yapacaktım..
gelmedin..
— hedefi ıskalayan zaman, böyle gecelerde parçalar camları—

ama sen o gece iyi ki gelmedin biliyor musun, iyi ki gelmedin..
gelsen mutlaka yağmurların yağacak, yıldızların parlayacaktı..
ama zamanın şaşıran rotası, bir punduna getirip canımın içi
bir başka zaman bu şiiri, bana yazdırmasa da sana yazdıracaktı..
bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"o olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
demeyeceksin işte.

yaşarsın çünkü.
görsel

yine bir kitap kafede dergilere bakarken karşıma çıktı.
son sayfada.

ve inanılmaz beğendim.

belki de sırf şiir yazabilmek için aşık olmak istiyorum.
bencilce.
ama herkese faydası var.
En sevdiğim şiirdir, haydar ergülen'e selamlarımla.

iki şehri var gecenin, biri gözümde
tütüyor, birinin dumanı üstünde yağmur
gibi çöken siste, bana bu uykusuz
şehri niye bıraktın, göze alamadığım
bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin,
gece değil istediğin hayli karanlık
bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak
hevesindesin! Gözlerini anlıyorum henüz
bağışlayabileceği gözleriyle çarpışmadı kimsenin;
gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır,
ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir,
öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak,
sis değil, uykusuzluk değil, iki uzak
şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim :
Biri hepimizle gözgöze gibi hala uykusuz,
biri sis içinde kirpiklerine kadar açık,
bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile,
gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde

Kimsenin kimseye gözü değmiyorsa, şiir niye ?
...
Diyorum ki hepimizin bir gizli adı olsa gerek
belki çocuk ve ihtiyar, belki kadın ve erkek
hepimiz, her birimiz gizli bir isimle adaşız
yoksa şimdiye kadar hesapların tutması lâzımdı
hayatımıza kendi adımızla başlardık
bilmediğimiz bu isim, hesaptaki bu açık
belki dilimi çözer, aşkımı başlatırım
aşk yazılmamış olsa bile adımın üzerine
adımı aşkın üstüne kendim yazarım.
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Azıcık okşasam sanki çocuktular
Bıraksam korkudan gözleri sislenir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Hayır sanmayın ki beni unuttular
Hâlâ arasıra mektupları gelir
Gerçek değildiler birer umuttular
Eski bir şarkı belki bir şiir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Yalnızlıklarımda elimden tuttular
Uzak fısıltıları içimi ürpertir
Sanki gökyüzünde bir buluttular
Nereye kayboldular şimdi kimbilir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir

Attila ilhan.
(imkansız bir aşk)

Seni düşündüm yine, utandım.
Ayıp sayılırdı çünkü seni sevmek.
Seviliyor olmasaydın eğer,
Seni istediğim gibi düşünmekte özgür olurdum.
Hiç de çekinmezdim düşünmekten seni.
Seni düşünmek istedim,
Bu sefer tüm korkulara, utançlara meydan okuyacaktım.
Yine yapamadım.
Aldım ellerini öptüm.
Islak nefesinle bana sokuldun,
Sessiz kelimeler döküldü dudaklarından.
Nefes nefes Seviyordun beni
Hiçbir şeyi bu kadar gerçek yaşamamıştım.
Ruhumu sana teslim ederken
Gökyüzüne kaçışını seyrettiģimiz balonların hafifliģince yükseliyorduk sanki.
Tonlarca ağırlığıma ne olmuştu?
Nasıl başarmıştı bunu sevgin?
Nasıl öğrenmiştin böyle sevmeyi?

Naçizane.
görsel
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman.
görürler nasılmış, neymiş kahraman.
yer ve gök su vermem dediği zaman,
her tarlayı sular arkımız bizim.

gideriz nur yolu izde gideriz.
taş başırda, sular dizde gideriz.
bir gün akşam olur biz de gideriz.
kalır dudaklarda şarkımız bizim.
"ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...
sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
sular mi yandı? neden tunca benziyor mermer?
bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,
kızıl havaları seyret ki akşam olmakta..."

ahmet haşim
gözlerimden öptü,
ellerimden öptü, ellerimden.
avuç içlerimden öptü.
unutabilir misin şimdi?
ben ölsem,unutamam.

sabahattin ali
kalbimin üstünde bir sızı hissettim bu sabah,
açık kalan penceredendir diyemedim,
aniden uyanıp, "ne de güzel bir gün" göremedim.
dün gece rüyamda gördüm seni.

gözlerim kara kara bakıyor yere,
pınarlarım kurudur, lakin ağlıyor her zerrem,
öyle bir derde düşmüşüm ki yok çarem,
dün gece rüyamda gördüm seni.

aşkın yarası dedikleri, anladım ki sonsuz, ebedi,
bu satırların şahidi de martın 4ü olsun,
işte bugün bunca dökük olmamın tek sebebi,
dün gece yine rüyamda gördüm ben seni.
Sen gidiyorsun ya işine yetişmek için, saçlarını, gözlerini, ellerini,
neyin varsa toplayıp gidiyorsun ya, her seferinde bir şey unutuyorsun sıcak,
Termometrede yükselen çizgi çizgi,
kim bilir nerelerde soğuyorsun.

Senin gözbebeklerin var ya kadın kadın gülen,
insan insan bakan gözbebeklerin,
Beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta,
Beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder.

Ne gelirse onlardan gelir bana,
Çalışma gücü, yaşam direnci,
Mutluluk gibi kazanılması zor,
Mutluluk gibi yitirilmesi kolay.

Bir açarsın ki mutluyum,
Bir kaparsın her şey elimden gitmiş..
(bkz: bak corona geliyor selam veriyor)
Ne hesabını veremeyeceğim bir günüm oldu ne de vicdanımı lekeleyen bir geçmişim....
Ne hissettiysem onu söyledim, onu yaşadım.
Yaşadığım bir tek andan bile pişmanlık duymadım.
Asla keşkelerim olmadı.
Hiçbir zaman kendimle vicdan mahkemesi yapmak zorunda kalmadım.
Karşıma bazen gerçek yüzler, bazen sahteler çıktı ama olsun ben yine sadece hislerimle yaşadım.
Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim, ya da asla birini severken karşılığını beklemedim.
Dostluğuma değer biçmedim, sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim.
Sevdiysem sonuna kadar gittim,bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim.
Bazen çok kırıldım, bazen belki de kırdım.
Ama hata insana mahsustur dedim. Affettim, af diledim.
Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yine de affettim.
Onlar belki beni saflıkla yargıladılar.Belki de içten içe sinsice güldüler.
Ama asıl unuttukları şuydu. Ben aldanmadım.
Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar.
Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için...
Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için...
Oysa ben hiç insan kaybetmedim.
Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar.

Can Yücel
haberin var mı taş duvar?
demir kapı, kör pencere,
yastığım, ranzam, zincirim,
uğruna ölümlere gidip geldiğim
zulamdaki mahzun resim.
görüşmecim yeşil soğan göndermiş,
karanfil kokuyor cıgaram,
dağlarına bahar gelmiş memleketimin...

ahmed arif
Biz insanız çok şükür
çok şükür biliriz,
ilacımıza
umudu katmasını
yaşamak gerek diyerek
ayak direyip
dayatmasını
Hastalar,
kardeşlerim
iyileşeceksiniz
Ağrılar, sızılar dinecek,
Yumuşak, ılık bir yaz akşamı inecek,
ağır yeşil dalların ardından rahatlık.
Listen to Evet,isyan - ismet Özel (Mustafa Bayrak) by Mustafa Bayrak on #SoundCloud
https://soundcloud.com/mu...ismet-ozel-mustafa-bayrak
sen geçerdin sokaklar sara saçardı.
ben bayılırdım. kokuna üstelik. baştan aşağı çiçek kokardın desem, ne klişe. ama öyle işte.
ama içimde bir umut işte; belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma.
sokaklar sara saçardı , ben kaçardım. ne kadar korkuyorum hasta olmaktan.
ardından özellikle. hani bakacak kimsem yok diye değil.
sensiz zaten tüm bağışıklık sistemin çökük.

yanımda sarmısak, -sarımsak mıydı yoksa, dönüp bakamayacağım kadar karışık imla- bayılırsam koklatsınlar diye ardından.

gözlerime perde inerken, annem tülleri suya bastırıyor, çoktan çekmiş pantolonlarım.
ayaklarımdan itibaren, üşüyorum.

-Ah muhsin ünlü.
Ben razı değilem hicrana gama
Garip gönlüm haldan hala salan var
sabavetten beri bir yol gözlerim
El zanneder bu ahvalde yalan var

Der Sümmanı Ya Rar gönlüm hoş eyle
Ya sabır ver ya bağrımı taş eyle
Ya bir çift kanat ver ya da kuş eyle
Tez ulaşam dost bağında talan var

Sümmani.
görsel
"ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
sevmek için güzele mi bakmalı?
çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
solması için gülü dalından mı koparmalı?
pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
saçlar bağ, gözler silah, gülüş kurşun olamaz mı?"