bugün

bir konu hakkında, topluluktan birinin yırtık dondan çıkar gibi atlayıp dile getirdiği itici soru.ayrıca ülke olarak türban ya da benzeri konularla ilgili olarak hoşgörüden, din, vicdan ve ibadet özgürlüğünden bahsederken aslında bu kavramlara ne kadar da uzak olduğumuzun göstergesi.
bu soruyu soran kişi karşısındakine müslüman olması konusunda gizli bir baskı yapmaktadır aslında.bilinçaltında bu ülkede yaşıyoruz, türküz ve elbetteki müslüman olmak zorundayız gibi bir düşünceyle hareket eder bu sorunun sahibi.çoğu zaman da soruya muhatap olan kişi gereksiz yere savunmaya geçer.çok nadiren de olsa "müslüman olduğumu nereden biliyorsun" şeklinde karşı taaruza maruz kalan soru sahibi kişi "allah seni ıslah etsin" tarzı bir ifadeyle çenesini kapatır.
elbette bu ülkede doğduk diye, türküz diye, anamız babamız nüfus cüzdanımıza islam ibaresini koydurttu diye yaşantımızı ona göre yönlendirmek zorunda değiliz.hiçbir surette çok bilmiş geçinen insanların küstahlıklarına maruz kalmayı kabullenmek zorunda da değiliz.eğer bu ülkede gerçekten din ve vicdan özgürlüğü varsa önce, çoğunluğun kendi kabul ettiği egemen dinle baskı kurmaktan vazgeçmesi gerekir.işte bu konuda umutsuz olanların sayısı azımsanamayacak kadar fazladır ki bu nedenle de bu ülkede laiklik konusunda çok hassas davranılır.
(bkz: bi kere o eli indir)