gözlüğün kırılması

top çarpması ya da yumruk gelmesi gibi sebeplerden dolayı gözlüğün kırılması.

apartmanın beşinci katından, annenin attığı bozuk paranın, gözlük camına isabet etmesi ile ortaya çıkan hadisedir. olayda gözlük camları gözün içine dolmuş, annenin çenesi ise, önceleri üzüntüden, sonraları da başarısından dolayı hiç kapanmamıştır.

(öpüyorum anne)

tehlikeli bir olaydır. tüm riskine rağmen özellikle lise yıllarında haftalık rutinim haline gelmişti.

genelde top çarpınca kırılır. top oynarken çıkarmak gerekir fakat çıkardığında topu göremeyen numarası ilerlemiş hastalar için bu imkansızdır. gözlükle oynadıkları zaman gözlükleri kırılır.

gözlüklü insanın kafasına vurulmaz lafını bilmeyen arkadaş çevresi de bu olayın en büyük sebeplerinden birisidir. gelirler şaka yapacağım diye, küt diye vururlar, gözlük küt diye uçar.

herşeye rağmen güzeldir. silmek için ulaşılması imkansız yerler vardır gözlüklerde. oraların temizlenmesi için cam değiştirmek gerekir, bu işe yarar. kırılan camın yenisi pahalıdır.

çözümü parmak kalınlığında plastik çerçeveleri olan gözlükler takmaktır. estetik değildir. ayrıca gözü yorar, tartıda ağır çekersiniz.

tartı demişken, tartı üzerinde kilomu öğrenmek için aşağıya baktığımda gözlüğüm, gözümden düşüp kırılmıştı bir keresinde. annem kızmıştı, ki bu geneli için böyledir. ebeveynler kızar. onu hatırladım.

olur olmaz zamanlarda gözlüğün kırılmasıdır. 2,5 miyop 1,5 astigmatın varsa büyük sıkıntı veren durum.

bir ara yastıga yakın yerlere bırakmayı huy edinmiştim. çünkü bağımlısın ve sabah uyanınca ilk işin gözlüğü takmak olacak. 1-2 defa bu şekilde kırdım. uyanınca gözlük nerde lan telaşıyla yastığın üzerine abanarak uyanmaya çalışınca çıt sesilyle irkildim * işin yoksa doktora git gözlük yaptır yine. durduk yere bir sürü para ver...

en ilginç olanı askerde geldi basıma. efendim bilindigi üzere gecen agustos ayında 335 kd. olarak askere gittim. malum acemilik mıntıka ve içtima demek. mıntıka için ayırdılar bizi. bir adet man kamyonun peşinde gidiyoruz, patika yolun sağ ve sol tarafında kesilmiş-biçilmiş dal budak, ot vs kamyona atıyoruz. nasıl becerdiysem gözlüğü düşürmüşüm işin garibi belli bir müddet bunu farketmedim. tabi git komutana ağla gözlüğüm gitti diye. komutan merak etme yavrucum şimdi buldururuz diye kamyonu dçküldüğü yerde bir bölük askere arattırdı ama nafile bulunamadı.

son olarak dün gece, çek yatı açıyorum (hiç huyum değildir) gözlüğüde çıkarıp sehpanın üzerine koymusum, sen sehpa ibne uyarsana beni abi çekyata çok yakınım bi sakatlık çıkabilir diye. ama nerde o insaniyet. çek yatı açtım açılınca haliyle genleşti bu pezevenk ve bırakınca gözlüğün bir kısmı sehpanın üzerine denk geldi, ve o acı ses duyuldu. çıt. şimdi yarım gözlükle sözlüğe yazıyorum. yarın yeni cam taktıracağım. gitti yine 100 kağıt.

edit: harf eklikliği.

gözlük takan biri için birisinin sarılırken yanağını gözlüğüne yapıştırmasından bir kademe daha kötü olan felakettir. giden paraya mı yanarsın, miyopla astigmatın bir araya gelip dünyanı birbirine katmasına mı? tabelaların üzerindeki yazılar kaybolur, C'ler O olur. O derece kötüdür.
başıma gelen en kötü gözlük kırılması da basketçi geçinen 1.90'lık odunun güç gösterisi esnasında basket topunu tüm gücüyle yüzüme atması suretiyle gerçekleşmişti. o gün bugündür soğudum spordan anlatmam sözlük.

gözlüğün vidasını penseyle sıkarsan oluşabilecek durum.

gözlerinin biri 3.75 biri de 3.50 miyopsa depresyona girme sebebidir. başıma küçükken top sevdası dolayısıyla defalarca gelmişliği vardır. allah o durumun belasını versindir.

şayet vizeler öncesi son gece yaşanmışsa, geçici olarak yüze bantlanarak sorun çözülebilir.

gordon freeman da nereden düşerse düşsün gerçekleşmeyen olaydır. nasıl kırılmadığı merak edilmiştir.

allahım korusundur. el, kol ne demekse benim için gözlük odur. ben onsuz sadece bir yanılsamayım. ne gelenleri tanırım ne selam verenleri. üstelik hocanın yüzündeki pürüzleri bile görmem. tahtada yazanlara anlam vermeye çalışşam da beyazlara boyanmış kara tahtaya ne anlam verilebilir ki? karalamadır resmen. sen karşımdaki! nereye bakıyosun? işte ben gözlüksüz buna cevap veremem.
şimdi anlıyo musun beni? sakın o gözlüklere bi daha dokunayım deme...

13-14 numara kavanoz dibi ise gözlük, cidden zor. *

insanı hayattan soğutan vaziyettir. keza hiçbir varlığı doğru düzgün ayırt edememeye sebebiyet verir. *

eğer okurken takılan gözlük ise sorun yaratmamaktadır fakat görme işlemini sağlayan (ileri düzeyler için) araç ise vahim durumdur.

eğer gözün bozukluğu 0.25 falansa ziginize takmayacağınız olaydır, 4-5 sene önce kırıldı bi daha da almadım, takmadım gözlük.

yenilenene dek hayatımın bittiğine işarettir.

Lens öyle mi? Değil.

güneş gözlüğü ise sinir bozucudur. hele ki boş bulunup yan koltuga koymussanız üzerine de bakmadan birisi oturup kırdıysa daha bir sinir bozucu olur.

Bir arkadaşımın travmatik anısını hatırlatan olaydır.

Yatılı lisede okuyan bir arkadaşımın kalın metal gözlükleri vardı ve hiç sevmiyordu. Babası da ısrarla yeni gözlük almıyordu. Bi bayram öncesi arkadaşım gözlüğünü en üst kattan yere attı, ortadan ikiye ayrıldı gözlük, böylece babasının yeni gözlük alacağını düşünüyordu.

Bayram dönüşü gözlüğün tam ortasında koca bir kaynak vardı.

Evet tam da az önce başıma gelen olay. Sanırsın gözüme bişeyler oldu öyle acı çektim.. Bi köşede ağlıyorum şu an aynısından nasıl bulucam bilmiyorum.

insanı yas tutmaya kadar götüren berbat olay.