bugün

Takılı kalmasam bile özlüyorum . Babaannem hep geçmişi anlatırdı ve ben onu yaşlandıkça anlıyorum.
geçmişe bağlı olmalı,bağımlı değil.
sadece mutsuzluk ile alakalı geçmişte takılı kalmak değil, iyi anılarla geçmişte takılı kalmakta, bir geçmişte takılı kalmak boyutunu teşkil eder. bu sorun mu değil mi tartışılır. ama pekte tartışılmaz. çünkü geçmişte takılı kalmanın sonu yoktur. yani geçmişte takılı kalırsanız ve ileriye dönük bir amacınız olmazsa orada kalırsınız. yani bu da pek iyi olmaz. aklıma süper baba dizisinde rasim baba'nın fikoya söylediği söz aklıma geldi. şöyle demişti. yaşanmışlıklar da bir kazançtır. hatıraları zaten kimse alamaz elinden. demişti.
Şimdiyi kaçırmak ve şimdiden zevk alamamaktır.
Bu bir hastalık ve ben en büyük hastasıyım.

24 saatin 10 saatini geçmişte yaşıyorum. Böyle giderse elli yaşıma vardığımda gerçekte kaç yıl yaşamış olacağım diye bir problem yazsam matemetikçiler bile isyan ederdi.

Güzel anlarımı beynimde başa sarıp oynatmaktan kendimi alamıyorum. O anlarda çalan şarkıları dinlemekten kopamıyorum. Bugünüm dediğim şey sadece bedensel aktivitelerimden ibaret. Kafam hala o günlerde.

Bir diziyi bin defa izlemek gibi. Bir daha başka dizi izlemek istememek gibi.
hatadır. hayatı zehir etmesinin dışında erken ölüm nedenidir.
geçmişten ders al ileriye bak.
Unutkanlığımın arttığı günlerde geçmişte kim ne yaptıysa kocaman bir defter aldım oraya yazıyorum bir ara kombinin üstüne not halinde yazıp asıyordum.
(Yok canım ne takılacağım çokta umrumda zaten)
eksileyen galiba defterde adı geçen biri fndkdkskwkwkwkwk
çimendeki ihtişam, çiçekdeki mutluluk anlarını hiçbir şey geri getiremese de, kederlenmek yerine geride kalanlardan kuvvet alacağız.

william wordsworth'den alıntıdır, tercüme edilmiştir.
eğer geçmiş size iyi geçirmiş ve acısını hala hissediyorsaniz hayırlı olsun.
24 saatin 25 saatini geçmişte yaşıyom ben sen ne diyon!
aslında buna dair bir film var: abre los ojos/vanilla sky.

--spoiler--
kahramanımız bir kaza geçirir ve yüzü dağır.yakışıklılığını ve özgüvenini kaybetmiştir.artık eski ihtişamlı günleri geride kalmıştır.neticesinde aşkı sofya'yı da kaybeder. intihar etmeyi düşünürken l.e. isimli bir firmanın aracılığı ile bedeni dondurulur; beyni ise lucid dream programı ile eski günlerdeki güzel anıları ve bu anılar etrafında dönüp duran "yeni" anıları yaşayıp durur.
-spoiler--
Işte benim lanetim.
Her şeyin ilacı zaman diyorlar ya yalan.Asıl ilaç boş vermek, o anda takılı kalmamak. Yıllar önce söylediğim bi şey, sevdiğim insan, yapıp pişman olduklarım ve yapmayıp keşke dediklerim ilk günkü netliğiyle canlanıyor kafamda. Bazen kendimi ve geçmişte karşılaştığım insanları affetmek çok güç oluyor benim için.
Bünyeye zerre faydası olmayan, her olumlu unsura veya güzelliklere mesafeli durmaya yol açan hastalıklı davranış.
Geçmişten ders almak, tecrübelenmek evet ama takılı kalmak bambaşka bir vahamettir.

Aman haaa!
Sakın!
geçmişle hesabını kapatamayanların hayat boyu süren kıvranışıdır.

hepimiz koşmak zorunda değiliz ama manzaranın tadını çıkararak yürümek, şimdide kalmak en güzeli. geçmiş asla değişmeyecek. hatta geçmişte kaldıkça gerçeği daha da farklı algılamaya başlamak olası. proust'un deyişiyle "geçmişteki şeyleri hatırlamak onları olduğu gibi hatırlamak anlamına gelmeyebilir." bize atılan güller ve taşlar, o sahneden hiç silinmeyecek belki. ama kötü anıları anımsamak da o taşları yeniden yeniden kendi yüzümüze fırlatmamızdan farksız. öyleyse geçmişi sahneden almak, yerine iyisiyle kötüsüyle "şimdi"yi koymak lazım.
4 Haziran, 1992 persembe gününe Beni ıșınlasınlar, bașka da bir șey istemem.
moral bozukluğunu geçmişin güzel günlerinden, çocukken, gençken severek dinlenen şarkılardan güç alarak dağıtmak için yapılandır. zararsız hatta rahatlatıcıdır.