bugün

(bkz: susam sokağı izleme isteği)
geleceğe duyulan özlemle eşdeğer olan bi tür özlem çeşidi.
"bazen bir fısıltı çıkar
bağırmaya çalışınca
tek bir umut bile yok mu
insan geçmişle yaşayınca" * *
(bkz: insanın büyüdüğünü anladığı an)
bilinmeyenin verdiği korkuyla beslenen, yapılamayanların verdiği pişmanlıklarla harlanan özlem duygusudur. bazı anların yaşanırken değil de geçtiğinde değer kazanması ile farkına varılır. belki çok mutlu dakikalardır ve hayallerde tekrar tekrar yaşanarak o keyif tekrar alınmaya çalışılır. belki de geçmiş, daha önceden açılmış strateji oyunu haritasıdır. gelecek ise karanlıktır alabildiğine. bu yüzdendir bir kısım insan için geçmişte yaşamak. tehlikeli bir özlem olur bu fazla kaptırıldığında. geleceğin mimarı olunmalıdır geçmişin kölesi değil demişler.
zaman zaman gelip sizi yoklayan lanet şey. rüya olsun, şarkı olsun, koku olsun buna yardımcı olurlar.
gün boyunca sürer, ertesi gün geçer.
gericiliktir.
hep duyulucak özlem.
(bkz: çocukluk)
hatalar ve pişmanlıklardan sonra bastıran duygudur.
hiç bitmeyecek olandır.
mutluluğu bulmaktır bazen bazende hüzün olur, hatırladıklarınla ve hatırlıyamadıkların arasında kalınır ama en sonunda güzel anılar kalır akılda geçmişten kalan...
liseden mezun olup üniversiteye girdiğin zamandır. ya da dostunu kaybedince, "keşke geriye dönüp o hatayı yapmasaydım.." dediğiniz anda duyulan özlemdir.
kabettiklerinin geri gelmeyeceğini anladığında insanın bastırmaya çalıştığı duygudur.
zamanın dur durak bilmeksizin akıp gitmesiyle yitirdiğimiz çocuksu duygularımıza ihityaç duyduğumuz an hissettiğimiz özlemdir.
Daha önce de yazıldığı gibi hiç bitmez.
hadise olduğu anda yaşadığın hisse bi özlem benim dediğim; heyecansa yaşadığın, hatırına geldikçe "lan ne güzeldi bee" diye içlenmeler, ya da hatırladığın her boka "hey gidinin bee" diyişler bundan; yani bi hüzün geliverir bana o andaki hissime mukabil. misal lostu yemiş bitirmişim iki gecede, her anında bi stendhal syndrom a meyledivermişim, e bunu kalkıp heycannan anlatıyorum kankama, sona yaşadığım duyguyu bi daha yaşıyamıycam, o pezevenk yaşıcak diye bi içlenme geliyo bana, imreniyorum adama: "lan göte bak negzel de heycandan geberecek, tüyleri diken diken olcak her sahnede, ibne, sikiim senin belanı" diye hırslanıyom herife; nası özlüyorum o anı ben, bi daha bi daha yaşayıversem ya o anı diye geliyo aklıma (bu sefer helada değil). hatıra dedikleri şey de bu oluyo ya herhal, hani yaşadığın anların hissi bi anlam kazandırıyo hadiseye, öylece düşünüp hisleniyon, her hissi bi daha bi daha yaşayası geliyo insanın. hayat güzel şey vesselam; benzer noktadan hareketle misal, seviyorum en sevdiğim kızın bana yaşattıklarını, özlüyorum; it gibi ağlattıklarını da. hala da gözlerimin dolması hatırladıkça bundandır, yaşadığın hisse bi özlem.
yaşananlar iyi olsada kötü olsada insanoğlunun içinde her zaman var olan özlemdir.
aynı zamanda şiir de yazan bir uludagsozluk yazarının,bir şiiriyle karşılık vereceği başlıktır. şöyle ki :

ŞiMDiKi ZAMANLAR

Hiç bir şey aynı değil şimdi.
Ne sabahları doğan güneş,
Ne de geceleri beliren ay.
Her şey değişmiş ister istemez.

Dedim ya hiç bir şey aynı değil.
Aynı olan tek şey değişim.
Daha doğrusu değişim denen şey de,
Geriye gidişin yeni tanımı.
Ama eskilere doğru değil,
Eskitene doğru.

Her yapılan tek amaca yönelik,
Yani herkesin yaptığına.
Ama kimse ne yaptığının farkında değil,
Yoksa hiç böyle olurmuyduk?

Hiç bir şey aynı değil şimdi.

Ne her gün yediğimiz ekmek,
Ne de onu alıp,eve dönerkenki tadı.
Ya da o kısacık mesafede ,
Karşımıza çıkan candan dostlarımız.

Dedim ya hiç bir şey aynı değil.

Ne yaptığımız kahvaltı anlamlı,
Ne de kahvaltı da anlattıklarımız.
Sadece karın doyurmak maksat,
Sadece yarını bugünden satmak.

Ne bir gayemiz var,
Ne de dilimizden düşmeyen bir şarkımız.
Ah o eski şarkılar...
Ne güzeldi onları dinlemek,
Sevdiğimiz birine dinlettirmek için,
Gösterdiğimiz çabalar,
Ne güzeldi değil mi?

Her işte bir emek vardı eskiden,
Her işte bir hayır,bir saflık vardı.
Şimdiki gibi safsatalık değil.

Hiç bir şey aynı değil şimdi.

Ne soluduğumuz hava,
Ne de içtiğimiz su.
Her şeyin kökünü kurutan insanoğlu,
Doğal olan her şeye bir kulp takmış.
Süslemiş püslemiş her şeyi,
Sanki böyle güzel değilmiş gibi.

Hiç bir şey aynı değil şimdi.

Ne gördüğümüz hayal,
Ne yaşadığımız hayat.
Aynı olan tek şey zaman,
O da son anlarını yaşıyor artık.
Hey gidi koca dünya,
Biz sana böyle ne yaptık?

E.Faruk ÖZDEMiR
21.04.2007
(bkz: bozburun)

ortaçgil muhteşem anlatmıştır. sözleri şöyledir:

Boz taşlar önümüzde
Cebimizde yalnızlık var
Şu dümdüz büyüyen gecede
Tek dostumuz yakamozlar

Kimsesiz koylar ortasında
Herbiri başka siyah bu dağların
Güneşi yolladık bütün renklerle
Oyuncağıyız artık alışkanlıkların

En küçük bir ses bile sanki gökgürültüsü
içim kıpır kıpır, deniz kıpırtısız
içim kıpır kıpır, deniz kıpırtısız

Kokuların şarkısı başlar
Ne çocuk sesi ne kent uğultusu gelir
Miş'li geçmişte sorunlar saklanır
Aya dokunmanın tam zamanıdır

En küçük bir ses bile sanki gökgürültüsü
içim kıpır kıpır, deniz kıpırtısız

Gece giderek yayılmaktadır
Yıldızlar herkese göz kırpmaktadır
Güzellikler paylaşılmak ister
Sevdiğim uzakta, belki uyumaktadır

En küçük bir ses bile sanki gökgürültüsü
içim kıpır kıpır, deniz kıpırtısız
geçenlerde uzun zamandır görüşemediğim çocukluk arkadaşımın bi mesajı beni çok etkiledi;
-'küçüklük ne kadar güzeldi; sewdiğin çocuğu öp kaç.. aşk şarkılarını dinlemek yok. kutu kutu pense oynarken ne kadar mutluyduk. saklambaçta birbirimizin yerini söylemeye çalışırdık;; şimdi saklandığımız yeri kendimiz bile bilmiyoruz.. düştüğümüzde dizlerimiz kanıyordu, şimdi ise kalbimiz..reddedilme korkusu yoktu, çünkü bi kere ağlasak bizim olurdu; şimdi günlerce ağlıyoruz ama bizim değil başkasının oluyor..'

ne güzel ifade edilmişti; ki bu saturları okuyunca geçmişime duyduğum özlem burnumun direğini sızlattı..
geleceği karartmaktan başka bir işe yaramaz. bırakın geçmiş geçmiş de kalsın.
şimdiki akılla tekrar 18'likkenki zihinsel güç ile fiziksel sağlığa ve görünüme sahip olabilmeyi istemektir.
islamcıların asr-ı saadeti , kemalistler'in inönü , turancılar'ın osmanlı özlemi gibidir. hep güzel olan ve bir daha geri gelmeyecek olandır yani.
geçmiş geçmişte kalmıştır.bi dahada gelmiyecek düşünsenize bi daha cocuk olamıyacaz.vaktin kıymeti iyi bilinmeli.su zaman su an bi daha yasanmıyacak geçmişe özlem duyarken geçmişin hatalarından ders almalı gelecege güvenle bakmalıyız.geçmişin hatırı kalır sayfalarınıda kalbimizin en güzel yerinde saklamalıyız.geçmişe takılı kalırsak eger hayattan lezzet alamayız.geçmiş geçmiştir gelecegi bilemeyiz. yasadıgımız tek an su andır su anı en güzel şekilde yasamalıyız.

ne cocuk olabildim nede oyle biri işte.
geçmiş "geçmiş" olduğu için özlenir.bu günlerin de bi gün "geçmiş" olacağını bilmek geçmişe duyulan özlemi fazla kafaya takmadan "şimdi" yi yaşamayı gerektirir..ama yine de sizi şimdi "pek sallamayan" ergen kardeşinize her baktığınızda eskiden peşinizden ayrılmadığı sizi hayranlıkla izlediği mecburen de olsa sokak park bahçede geçirdğiniz saatler aklınıza gelir.
aslında geçmişe özlem duyulmamalıdır...
cünkü her insanın kendi içinde bir zaman makinası vardır.
anılarımız bizi geçmişe götürür,
hayallerimiz ise geleceğe...

zaten ben eminim geçmişe geri dönsekte gelecegi muhakkak özliyecegizdir...
aynı küçükken büyük olmayı istemek,büyüyünce küçük olmayı istemek gibi...