bugün

yazılmasına hiç gerek olmayan pis entry'lerin oluşturduğu silsiledir. örnekleri aşağıda mevcuttur. aslında şu an için mevcut olmasa bile ben yazdıkça mevcut olacaktır. siz bakana kadar ikincisini yazacağımı düşünerek mevcuttur diyorum. (ruh halimi anlayıp, diğerlerini okuyup okumama yönünde karar verebilirsiniz)
(bkz: beyin hucreleri olmayan kizlar) okuyunuz ve görünüz.
yağmur, üşümek, kedi ve çiçekler üzerine entry.
işte bu entry tam bir gereksizlik abidesidir. abide-i hürriyet artık sadece adı kalmış bir meydan olup şişli'de bulunur. konumuzun abide veya şişli'yle bir ilgisi yok.
yağmur yağması kötüdür. hiç bir şey olmasa insanın aklıma evsizleri getirir, yağmurdan korunamayanları ve kötüdür. aslında evsizlerin yağmurdan şikayetçi olduklarına dair somut delillerimiz yok, belki de bu bize küçük burjuva beynimizin telkin ettiği bir düşünce. ama olsun, yine de yağmurun yağması kötüdür. ama yağmurda ıslanan ve çaresiz halini gördüğümüz kedi de kötü bir görüntüdür. kedilerin, yağmurda ıslanıp titremelerinin kötü olduğunu, gönül rahatlığıyla, varsayabiliriz. hatta bu varsayım, evsizlerin, köprü altlarını mesken edinmişlerin yağmurdan şikayetçi olduklarına dair varsayımımızdan çok daha geçerlidir. çünkü, hiç kimse ya da hiçbir şey titremekten zevk almaz. zevkten titremekten belki, bir nebze... ama soğuktan titremekten zevk almaz. bu yönde bir entry gereksizdir. hele işin içine çiçek girerse ortam çok pis gerilir.
(bkz: bir boka benzemeyen entryler)
alkol, hayatın gerçekleri, ve üşengeçlik üzerine entry.
alkol tüm kötülüklerin ve zevklerin anasıdır. alkollüyken entry girmek ayıp ve dahi mekruh olduğu için bire de tutup alkollü kafayla entry girmenin ve alkollü kafaya çok matah gelen düşünceleri irade sahibi insanların olduğu ortamlarda ortaya saçmanın hiçbir anlam ve önemi yoktur. hayatın gerçekleri, zaman zaman değişiklik gösteren gerçeklerdir. o kadar çokturlar ki bu kadar olur. kadim zamanlarda, adına yaratıcı dediğiniz (ben demiyorum) elemanca parçalanmıştır. bu parçalar o kadar farklı yerlere ve nesnelere dağıtılmıştır ki -yine- o kadar olur. hayatın gerçeklerini tam olarak anlamak kimseye düşmez. diyelim dünyanın çoğunu gezdiniz, hatta kamboçya'ya bile gittiniz ve her yerdeki gerçekleri gördünüz, çözdünüz. ama sizin köydeki hasan amca'yı unuttunuz. ne oldu? o gerçekler eksik oldu. peki eksik gerçek gerçek midir? değildir. hemmen örnekliyorum. mesela hasan amca, sevmediği bir kadınla evlendirildi, kadın hasan'la evlendiğinde hamileydi ve tam bir orrrospo çocoğo doğurdu ve hasan amca da bu çocok 15 yaşında geldikten sonra her gün dövdü. dışardan bakınca ne düşünürüz, deriz ki bu hasan amca tam bir şerefsizmiş, harbi despot ipnenin tekiymiş. ama gerçek öyle mi? değil. aslında bir şeyler daha yazmak lazım bu konuda ama üşeniyorum. gereksizlik diz boyu olduğu gibi post modernizmin de içine işiyim. müsadenizle.
sigara eksikliği, tekel bayileri ve kadıköy'ün demografik yapısı üzerine entry.
sigara, hepimizin bildiği gibi, kötülüklerin teyzesidir. alkolün olmazsa olmazı, esrarın olmadı mı olmazı, eorininse uzaktan akrabasıdır. ama konunun uyuşturucularla ilgisi yok.
sigarasızlık, normal diye bileceğimiz insanları, anormal (l ince okunur) hale getirir. mantıklı hareket eden, realizmi ve pozitivizmi hayatının meş'alesi yapmış ve hatta meşgalesi (osmanlıcam iyidir ha) yapmış insanları bile yoldan çıkarır. karl marks eğer sigarasız kalmasaydı asya tipi üretim tarzını bu kadar abuk yazmazdı, o derece. aslında düşünceleri derecelendirmek de pek akıl karı değildir. ama sigarasızlık kötüdür.
sigaranızın bittiği, alkolün öksüz kaldığı gecelerde kadıköy'ün uzak tekel bayilerine ulaşmak çok büyük bir derttir. o da dert mi lan demeyin, bok yemeyin. uzak diyorsak uzaktır ve yağmur altında gördüğü titreyen kediyi eve almaya üşnenen insanlar tekel bayisine gitmek istemezler.
işte burada entrye konuk oyuncu alıyoruz; monica belluci. böyle gecelerde, yağmur altında kalmış ve sığınacak ev arayan bir monica belluci evin kapısına gelse, dese ki, bana sıcak bir yatak ve sarılıp yatacak erkek lazım. hemen sorar insan, der ki, sigaran var mı kızım? yoksa monica bile eve alınmaz.
dizginlenemeyen yazma isteği, kandaki alkol oranı ve klozet üzerine entry.
neyin üzerine olduğu pek önemli olmamakla birlikte gereksiz entry gereksizdir. kandaki alkol, hepinizin yanlış bildiği gibi, kanı seyreltmez. yani aslında alkol kanda değildir. alkol, damarları gevşetir ve kanın daha hızlı akmasını sağlar. yani kandaki alkol oranı diye bir şey yoktur. (bak bir doktor falan gelip de yok o öyle diil demesin, buldururum lan sizi, dövdürürüm, köpeklerimi üstünüze salar, lazer tabancamla kafanızı patlatırım. kaybolun lan gözümün önünden!!!)
alkol, alırken güzel, kusarken çok kötü bir nanedir. nane likörü hepten beter bir şeydir ve içtikçe insanı hayattan soğutur. öyle acı bir şey ki, isot'un üzerine jalapeno biberi koyduğunuzu düşünün işte. ya da düşünmeyin, yazın. dizginlemeyin kendinizi olum, bir kere geliyoruz hayata ve sana. şarkı vardı böyle bir tane.
(bkz: #2577595)
gereksizlik üzerine entry.
adından da anlaşılabileceği gibi gereksiz bir iştir. yazı yazmak, gerektiği için, sonucunda ödül beklendiği için, modern olmak için, bok püsür için yapılan bir iş değildir. yazı yazılır, yazı yazmak yazı yazmak içindir. gereklisi, gereksizi, dünyayı kurtaranı, özgünü, süperi, boktanı, siktiriboktanı (ki bu çok kötü bir şey) her halükarda iyidir. gereksiz entry yoktur deyip kendimle çelişip madara olmaya niyetim yok. ama gereksiz entry diye bir şey yoktur!
melisa sözen ve eti negro üzerine entry.
melisa sözen, tam dayaklık bir hatundur. az buçuk, uzaktan yakın olduğum bir hatundur. arkadaşımın teyzesinin kocasının yeğeni gibi bir şeydir. yani, istesem tavlarım olum. size yalan borcum yok, bir bakışıyla kızların aklını başından alan, tek gülüşüyle kızları ıslatna bir insanım. tükürük saçarak güldüğümü eklememe gerek var mı bilemiciiim. peki, melisa'yı tavlamama nedenim nedir?
eti negro'dur anasını satıyım. gerçi kimsenin anasını satıp da pezo ya da halk arasındaki deyişle pimp olmak istemem. ama öyle. eti negro, her karışı atalarımızın kanıyla sulanmış (yeşillik içinde) cennet vatanımızı bölmek isteyen illimünati ve dahi zuzu kabilesince vatanımıza salınmış bir icattır. şeytan icadıdır. icat edenin de, alıp yiyenin de allah cezasını versin.
hayatına anlam arayan lavuklar üzerine entry. (kadınları da kapsar, lavuk dedik diye...)
yazmaya bile gerek olmayan entry'dir. insan hayatına anlam arar mı lan? bir; hayat zaten anlamlıdır, sen bulamıyorsundur.
iki; yazasım gelmedi bu nasıl konu başlığı böyle. hayatın anlamı yoktur. hepimiz agnostiğiz lan.