bugün

Demokrasiyi sandıkta değil, askerde arayan darbeci zihniyete sahiptir. Geri kafalıdır.
chp zihniyetinin özetidir. evet.
kafası hala 27 mayıs 1960'da kalmış profesördür.

(bkz: profesöre gel)
chp'nin sandıktaki iktidarsızlığı sonucunda yaşadıkları hezeyanı utanmadan ve sıkılmadan kelimelere döken birisi.

https://twitter.com/GayeU...status/352424677366435841
tabi demokrasi seçimden ibaret değildir, dünyanın tüm büyük diktatörleri seçimlerde açık ara farkla iktidar olmuştur. mübarek'te, saddam'da, kaddafi'de...

akp'liler bu liderlere siktir git derler ama, demokrasi seçimden ibaret değil deyince; aboooov postalcı.

ulan her boktan nem kapar hale geldiniz, 2 kelimenizden biri demokrasi oldu. çokta anlarsınız ya...

edit: imla.
söyledikleri algılanmamıştır. şakirt aklı işte şuna o kadar odaklanmış ki kafası: (bkz: chp yi darbe ile özdeşleştirme omurgasızlığı).

gaye usluer'in diğer tweetlerini okursanız anlarsınız, mursi'yi oraya abd getirmiştir, rte'yi de oraya abd getirmiştir. getiren abd, bir sebeple yine götürebilir. olay bu, iki cümleyi bile okuyup ayıklayamıyorsunuz.
gelen tepkiler üzerine hesabını korumaya almış kendileri. prof dr'ymiş bir de, yersen!

görsel
görsel

--spoiler--
Prof. Dr. Gaye Usluer Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Öğretim Üyesidir.

25 Mart 1957 yılında Eskişehir’de doğan Gaye Usluer, 1981 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirmiştir. 1987 yılında Enfeksiyon hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlığı alan Usluer, 1992 yılında Doçent, 1998 yılında ise Profesör olmuştur.

Usluer, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekim Yardımcılığı, 4 farklı dönemde (2’şer yıllık) fakülte kurulu ve yönetim kurulu üyelikleri, Fakülte Etik Kurul üyeliği (iki dönem), ESOGÜ Vakıf Başkan yardımcılığı, ESOGÜ Vakıf Başkanlığı, ESOGÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanlığı ve ESOGÜ Tıp Fakültesi Dahili Bilimler Bölüm Başkanlığı gibi idari görevlerde bulunmuştur.

Çalışma alanıyla ilgili çok sayıda derneğin üyesi olan Usluer, Türkiye EKMUD’nin 2006-2010 yılları arasında olmak üzere iki dönem başkanlığını yürütmüştür. Çok sayıda Ulusal Kongrede Başkanlık, Genel Sekreterlik ve Düzenleme Kurulu üyeliği yapmıştır. Halen 100 civarında derneğin yer aldığı Avrupa Kemoterapi ve Enfeksiyon Hastalıkları Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulunda tek Türk üye olarak bulunmaktadır. (FESCI: Federation of European Societies for Chemotherapy and for Infections, Executive Committee Member). 1990 yılından beri üyesi olduğu Türkiye Üniversiteli Kadınlar Derneğinde 2000-2002 yılları arasında Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapmıştır. 1992 yılından beri ikişer yıllık üç dönem Türk Tabibler Birliği Eskişehir-Bilecik Tabip Odasının yönetim kurulu üyesi ve Merkez Konsey delegesi olarak görev almıştır. 2008-2010 ve 2010- halen devam etmek üzere Eskişehir Tabip Odası Onur Kurulu Başkanlığını yapmaktadır.

2007 yılında ESOGܒde rektörlük seçimlerine katılmış, hem üniversitesinde yapılan seçimlerde hem de YÖK’de yapılan mülakatta birinci olmasına karşın 11.Cumhurbaşkanı tarafından 2. Sıradaki aday atanmıştır.

2010 yılında Türkiye Çağdaş Gazeteciler Derneği Eskişehir Şubesi tarafından , “Sağlıkta Yılın Bilim insanı” seçilmiştir.

Temmuz 2010 – Temmuz 2012 arasında CHP Kadın Kolları MYK Üyesi olarak görev yapmıştır.

Haziran 2011 Genel Seçimlerinde Eskişehir 3. Sıra milletvekili adayı olmuştur.

Halen CHP Parti okulunda usta eğitici olarak “Eğitici Eğitimi” çalışmalarına katılmaktadır.

iyi derecede ingilizce bilen Dr.Usluer evli ve iki çocuk annesidir.
--spoiler--

kaynak: http://www.chp.org.tr/?pm=gaye-usluer

2011 yılında chp, eskişehir'den iki vekil çıkarınca usluer meclise giremedi. 2011'de süheyl batum 1. sıradaydı. üstü çizildiği(partiden ihraç) için 2015'te usluer ilk sıradan vekil olma şansını elde edecek gibi duruyor.
Profesör çok doğru bir noktaya parmak basmıştır. Siyaset sadece sandıkla olmaz. Demokrasi sadece sandık demek değildir. Böyle bir konu hakkında konuşma gereği duyuyorsak zaten bu, bir şeylerin yolunda olmadığının bir göstergesidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan' ın başbakan olduğu dönemdeki konuşmalarına bakıp bir söylem analizi çerçevesinden bakacak olursak hiçbir zaman ağzından "demokrasi sandık demektir" gibi bir cümle kullanmadığını görürüz. Bunun yerine "demokasi sandıktan ibaret değildir" diyenleri topa tuttu. Bunun ne anlama geldiğini sanırım hepimiz görebiliriz. Muhteşem manevralar yapmaktadır. Bu cümlenin Erdoğan'ın zihninde uyandırdığı imge ise 27 mayıs darbesidir. Çünkü onun çıkış noktası da "demokrasi sandıktan ibaret değildir" olmuştur bir nevi. Her boku tarihsel bir gerçekliğe dayandırarak, atıfta bulunma uzmanı olan Erdoğan'ın tırnaklarını çıkarma sebebi budur.
duyumlara göre 7 haziran milletvekili seçimlerinde, cumhuriyet halk partisi eskişehir 1. sıra adayı olması artık garanti gibi.

hatta çok büyük mucizeler olmaz ise, 7 haziran sonrası vekilimiz diyebiliriz.

hayırlı olsun...
chp'nin yeni milletvekili. hayırlı olsun.
şu an trt'de söylediklerine bakılırsa sandıkla ilgili fikirlerini değiştirmiş gibi duruyor. ahahahah, yazık ya. gerçekten yazık.

halk tek parti dikdatörlüğüne hayır dedi, güzel ve aydınlık şehir eskişehir'den selamlar falan. sürekli sırıtmasına da bakılırsa, bir şey çekip yayına öyle çıkmış olması muhtemel.
CHP Milli Eğitim komisyonu Üyesi ve sözcüsü Prof. Dr.
--spoiler--

‘AKP, 14 yıldır tekli eğitimle uyutuyor’
CHP Milli Eğitim Komisyonu Üyesi Gaye Usluer, iktidarın “2019’da tekli eğitime geçilecek” açıklamasını SÖZCÜ’ye şöyle değerlendirdi: 14 yıldır söylüyorlar ama yatırım yapmıyorlar...
CHP Milli Eğitim komisyonu Üyesi ve sözcüsü Prof. Dr. Gaye Usluer, eğitimde sorunların giderek büyüdüğünü öne sürdü, okullarda tekli öğretime geçileceğini iddiasının da gerçeği yansıtmadığını söyledi. Usluer, sınıf mevcutlarının 30'a indirilebilmesi ve tekli eğitime geçileceğinin AKP tarafından 14 yıldır dile getirilmesine rağmen, bunun gerçekleştirilemediğini, şimdi de 2019'de tekli eğitime geçileceğini belirtiyorlar. Gerçeği söylemiyorlar” dedi.
Eğitimde akıl almaz olaylar yaşandığını, bunun her alanda kendini gösterdiğini öne süren Gaye Usluer, SÖZCÜ'nün sorularını şöyle cevaplandırdı:
“FETHULLAHÇI KADROLARLA iŞBiRLiĞi”
Milli Eğitim Bakanlığı'nda oluşturulan komisyona yazdırılan ya da özel sektör tarafından yazdırılıp ders kitabı olarak kabul edilenlerden 58'inde Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) bağlantılı yazarlar ya da yayınevleri olduğu anlaşıldığı gerekçesiyle bu kitapların dağıtılmadığı belirtildi. Bu durum, hükümetin yıllardır Fethullahçı kadrolarla birlikte olduğunu da ortaya koyuyor. Zamanında önlem almayan bakanlık, şimdi o kitapları imha ettirip milyonlarca liralık harcamayla yeni kitap bastırıyor. Kitapların ne zaman dağıtılacağı da hala belli değil.
SORULARI KiM HAZIRLIYOR?
Öğretmen alımıyla ilgili olarak 498 komisyon oluşturulmuş. Komisyon tamamen bu iktidar döneminde göreve getirilmiş kişilerden oluşuyor. Mülakatta çok garip sorular yöneltiliyor. Bu durumda soruları hazırlayanların yetkinliği tartışılır. Hatta böyle garip sorular yöneltenlerin öğretmenliğinden bile şüphe edilir. Rahatsız edici, farklı yorumlara yol açıcı ifadeler karşısında adaylar ne söyleyeceklerini şaşırıyor.
YILLARDIR SÖYLÜYORLAR
Tam gün eğitime 2019 yılında geçileceğini Başbakan açıkladı. Oysa, benzer açıklamalar AKP'nin iktidara geldiği tarihten bu yana yapılıyor. Bırakın tekli eğitime geçilmesini, sınıf mevcutlarının 30'a çekilmesini, sınıf mevcutları giderek arttığı gibi tekli öğretime geçilebilmesi için gerekli yatırımlar da yapılmıyor.
istanbul için 30 bin derslik gerekiyor. Zamanında okul yeri olarak ayrılan yerler elden çıkarıldığı için şimdi okul yapacak arsa bulunamıyor. Bir okulun maliyeti 4 milyon lira ise arsanın değeri 10 milyon lira. Okul sorunu göç alan illerde daha fazla. Bunlar arasında Şanlıurfa, Adana, Diyarbakır, Van, Batman öne çıkıyor. Bakanlık zamanında yatırım planlarını yapmış olsaydı, şu an tekli öğretime geçilebilirdi. Ancak 14 yıldır tekli öğretime geçileceği söylenmesine rağmen bu bir türlü gerçekleştirilmedi şimdi de 2019'a ertelendi. Bu tamamen uyutma taktiği.
YAZ-BOZA DEVAM
Anadolu liselerinin hazırlık sınıfı vardı ve öğrenciler burada bir yıl yabancı dille eğitim yapıyordu. Bu uygulama AKP döneminde kaldırıldı. Şimdi yeniden 5. Sınıfta bir yıl yabancı dille öğretime geçilmesi planlanıyor. Yani AKP döneminde eğitimde yap-boz sistemi uygulanıyor. Okullarda bugün huzur kalmadı. Veliler her yıl farklı bir sistemle karşılaşıyor.
TORPiLLiLER SINIFI
‘Proje okul' olarak belirlenen köklü okullarda şimdi de ‘torpilliler sınıfı' açılıyor. Okul yönetimi, istediği öğrenciyi ortaokula alacak ve bunlar için özel sınıf oluşturacak. Bu öğrenciler o okulun öğrencisi olduğu için Ortaöğretime Geçiş sınavına girmeden o liselere direkt geçiş yapmış olacak. Böylece, okul yönetimi üzerinde etkili olan AKP'lilerin çocukları sınavsız proje okullara yerleştirilmiş olacak.
ÖMÜR BOYU DiPLOMATiK PASAPORT
Yurt dışında okullar açılmasıyla ilgili olarak kurulan Maarif Vakfı'na AKP'li kadrolar yerleştirildi. Devlet memurluğunda emeklilik yaşı 65, öğretim üyelerinde 67 olmasına rağmen, Maarif Vakfı yöneticileri 72 yaşına kadar çalışabilecek. Milletvekillerine verilen diplomatik pasaportlar, milletvekilliği döneminde kullanılabilirken, Maarif Vakfı yöneticileri, görevleri bittikten sonra da ömür boyu diplomatik pasaport kullanabilecek. Bunların maaşları da Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek.
HEPSi iMAM HATiP OLDU
FETÖ bağlantılı bin civarındaki okuldan bazıları devlet okulu olarak açıldı. Bunların yüzde 80'i imam hatip lisesi oldu. ihtiyaç olmamasına rağmen o yöredeki okulları imam hatip lisesi olarak açıp öğrencilerin imam hatip liselerine kayıt yaptırmalarını sağlamaya çalıştılar. ihtiyaç olmamasına rağmen yeni imam hatip liseleri açılırken, Diyanet işleri Başkanlığı da Reyyan Ana Okulları açtı. 4-6 yaş grubundaki çocuklara Arapça,. Kur'an-ı Kerim, Değerler Eğitimi verilecek. Diyanetin bu görevi mi?
iHRAÇ EDiLENLERE DiKKAT
Üniversitelerde, okullarda açığa alınmalar ve ihraçları da CHP Kriz Masası olarak yakından izliyoruz. Üniversitelerde daha çok sosyal demokrat ve Alevi kökenli öğretim üyelerinin açığa alındığını ya da ihraç edildiğini gördük. Rektörler seçiminde AKP'nin adaylarına oy veren FETÖ'cülerin bile koruma altına alındığı ortaya çıktı.”
--spoiler--