bugün

Eksilerde olan kalitedir.
Tirubunde olan hasara gore taraftar kalitesini olceceksek, besiktasa hacize gideriz.
Olmayan kalitedir. Çoğu maganda. Basketbol maçı izlemeyi bile bilmezler. Zaten çirkefler yenilince hem çirkef hem saldırgan oluyorlar. Evet.
Tartışmak bile anlamsız.

görsel
Futbol teröristleri.
görsel
Futbolum cingeni, başarısını satın alan, başarısızlığını birilerinin canına mal eden, tek yapabildiği "gossoy gossoy combombom" diye tükürük saça saça böğürmek olan, ucuz holigan,elit görünümlü ayak takımı, basit oluşum.

Yenildikleri için sizi katledebilirler. Çünkü tek hücreli canlılar. Düşünemiyorlar, sadece hareket ediyor, saldırıyor, uefa deyip tükürük sacıyorlar.
(bkz: aynı başlığa defalarca entry giren mal)
Turkiyenin en leş taraftar kitlesidir.

Bunu tuttuğum takımdan bağımsız olarak tarafsız olarak söylüyorum.
Sikerler öyle işi.

3 sene önce fenerbahçeliler tarafından bıçaklanan bir galatasaraylı olarak şunu söyleyebilirim; topluluklar değil kişiler şerefsizdir.
3.kalite.
Yerlerde gezer. Ezik kalite. Evet.
(bkz: burak yıldırım) özetler nitelikte...
maicon geldiğinde : pepeden daha iyi len mq.
maicon gidince : nasıl kakaladık ama araplara qweqwe.
Olmayan kalitedir. iyi gün taraftarı hepsi. Evet.
Tribün liderlerinin tarikat şeyhleriyle mafya babalarıyla ortak imparatorluk kurma peşinde olduğunu göreükten sonra kaliteden bahsetmek komik tabi.
serdar aziz gs'de iken: en iyi yerli stoper.
serdar aziz fb'de iken: nasıl kakaladık ama. sittirsin gitsin.
Evet kalite paçamizdan akiyor ahahaha lan bir kere oytun gibi insanlar yok biz de bu bile kalite göstergesi.
8 takımın imza attığı bildiriye 17 tokom omzo otto diyerek kafa ütüleyen kanser bir toplum. bunlar hele sözlükte falan takılan kısmı, bunların daha çomar versiyonlarını siz tahmin edin artık.
DERiN FUTBOL iZLEMEYECEK KADAR KALiTELi OLAN KiTLEDiR.

EMBESiLLERE GÖRE OLAN SPOR PROGRAMLARI BiZE TERS ZiRA.
kendileri düz dünyacı olup ama spor programı izleyenlere laf atacak kadar "wead-head" kitle.
Anlatmaya gerek yok görüyorsunuz.
ülkede futboldan anlayan kitledir.
öyle kalitedirki içip için karı kıza sarkan metrobüsün camlarını kırıp karı kızı taciz eden kalitedir. net...
(bkz: sana giren girdi artık çabalayıp durma)
Benim çevremdekiler (ki yaşı kırkını geçkin insanlardan oluşuyor çoğu) doksanlardan itibaren gsnin prim yaptığı zamanlarda karılı kızlı ortam varsa en iyi yerlerden maç için yer ayırtır maç ayağına karıya kıza yürümek için aportta beklerler, çoğu maçı bile izlemez, iki tane tezahürat bile bilmezdi. işlerine gelmediği zaman, kötü oldukları sezon "yeaaaaaaaaaa fitbol ne kadar banal bişey yeaaaaaaaaa..." ya da "hala fitbol mu seyrediyorsunuz yeaa" cümlelerini duyabiliyoruz. Şimdi bu gelenek kendi başkan ve yöneticileri tarafından da bizzat devam ettiriliyor.

Bu camianın kazandıkları başarıları "kutu satma" mefhumu ortaya çıkmadan önce milli bir olay gibi gören toplum, bu kutuları satmak için kin ve nefrete ve dahi düşmanlığa sevk edilince işler önce bi değişmeye başladı. Kutu satmak için birbirini desteklemek değil; ölümüne kin gütmek gerekirdi çünkü. Centilmenlik ancak çooook seyrek görüldüğü zamanlarda bir William Wallace miti gibi olurdu; haftalarca konuşulur, gündem yaratır ve özlem duyulan bir olgu olduğu nidalarıyla bu kaosu yaratan yayıncı şerefsizlerce kuruyuncaya, içi boşaltılıncaya kadar sömürülebilirdi.

O zamanlarda topyekün desteklendiklerini unutan bu andaval tayfa öteki sarışın kardeşinin kendini "cumhuriyet" ilan ettiği zamanki kibir ve ukalalığa gömüldü zamanla. Sandı ki Türkiye ve Türk futbolu kendilerinden oluşuyor... Ama anlaşıldı ki bileğinin yetmediği yerde keseleri, keselerinin yetmediği yerde de duaları devreye giriveriyordu.

Türkiye'nin Galatasaray'ını bir rüyaya sürükleyen; Hatemoğlu takım elbiseli, emekli albay traşlı teknik adamı Signor Terim oldu bir anda. Olduğu anda da yaptığı her hareketten, her jest ve mimikten anasından Stefano Bemer'lerle, Aubercy'lerle doğduğu izlenimi yaratan; transfer olduğu ülkenin filmlerine hayranlığından olsa gerek üç tel saçını briyantinle geriye yatırarak Don Terim'e dönüşen bir figür oluştu... işte o andan itibaren şu an tartışmaya başladığınız konuyu doğuran değişim başlayıverdi. O Türkiye'nin Terim'inin görgüsüzlüğü futbolculara da yansıdı, çığ oldu büyüdü ve durdurulamaz bir magandalığa dönüştü.

Oysa biz onu Emre Belözoğlu'na tokadı çakıp elinden lüks arabasının anahtarını aldığında sevmiştik. O zaman harbiden "Godfather"dı çünkü. Sporcusunu ve taraftarını iyiye yönlendiriyor ve rol model oluyordu.

Sonra yer altı ve tarikatlar da dahil olmak üzere aldıkları destekler, verdikleri rüşvetler ortaya çıkmasına rağmen kalitesizlik, teknik-taktik ve analitik düşünme yoksunluğu ve "kazanmak için her yol mübah ulan" anlayışının giderek yozlaşan yeni jenerasyonlara yansımasıyla ahan da bu tribünler çıktı ortaya.

Ben şu an hangi takımdan olurlarsa olsunlar kızmıyorum artık bu tribünlere. Ne için orada olduğunun bilincinde olmayan aptal sürüler haline dönüştüler bana göre.

Ama illa derseniz ki "başlığın altına yorum yapman gerekiyor", o zaman size rahatlıkla şunu söyleyebilirim:

Galatasaray taraftarı 1991 yılında otobüs durağında beklerken sırf boynunda Beşiktaş atkısı olduğu için otuz kişi tarafından dövülerek öldürülen mühendis Oktay'ın, 2002 yılında da iki Leeds United taraftarının katilleridir.

Aralarından Alparslan abi gibi değerli insanları çıkartmış olsalar bile (en azından bizim dönek kebapçı amigo gibi değildi rahmetli) genel olarak toplumda statü olarak nerede duracağını bilemeyen, fransızlıkla lümpenlik arasında gidip gelen boş bir topluluktur.

Beni okuduğunuz için teşekkür ederim.
Kalite yoktur. Küfürler edip gönderdikleri Ergin atamanı şimdi başka takımla Fenerbahçe’yi yendi diye öve öve bitiremiyorlar. Fenerbahçe hastalığına kapılmışlar. Allah şifa versin. Evet.