bugün

entellektüellikle alakası olmadıgını dusundugum başlık. konusan insanın bizzat sesini duyup filmi daha samimi ve gerçekçi izlemeyi seven, yaşayan insandır.
Lostun Fox da yayınlanan versiyonunda Sawyer'ın 'yarası olan gocunur aslanım!' dediği duyulduktan sonra elde olmadan olunan insan modeli.
aslında türkiye dublajlı film kalitesinin belki de dünyanın en önde gelen ülkesi.
ama filmden filme değişiyor bu.
örneğin bir rocky, kim dublajına bir laf edebilir ki. orjinalinden sağlam bir sanat var.
ama yukardaki örnekte olduğu gibi lostvari dublajlar sinemaseverleri altyazıya itmekte.
hem daha orijinal oluyor.
dublajların çok iyi yapılmasına rağmen, ses tonlarının karakterler konuşurlarken eğreti durmasından, özellikle yan karakterlerin, çok kısa konuşması olan olan figüranların nerdeyse sokaktan geçen adamlar tarafından seslendirilmesinden mütevellit altyazıyı tercih eden insandır. isteyenler hem altyazılı hem dublajlı olarak yayınlanan house md gibi dizileri ya da gişe kaygısı olmayan bir kaç filmi izleyerek farkı anlayabilirler.
orjinal bağımlısıdır.
çeviri hatalarından bıkmıştır. orjinal hali daha keyifli geliyordur. sevdigi aktörlerin sesini duymak hoşuna gidiyordur.
film koliktir. filmde bi eleman var diyelim. kaç yaşında olsun? 5-6 yaşlarında. türkçe dublaj yapılıyor. 35 yaşında adam seslendiriyor. böhhh... one lan... acayip saçma geliyor işte... o ses tonlaması kaçıyor. rossell crowe düşünsene my name is gladyatör sözünü söylerken verdiği tonlamayı, bi dublaj bok ediyor afedersin karizmayı...
yasal olmayan altyazıları * daha dürüst bulduğundan dolayı, dublajlı film seyretmeyen insandır. doğallıktan yana olan insandır.
Seslendirmeler her filmde aynı olunca altyazılı izlemek kaçınılmaz oluyor.
en doğrusunu yapan insandır.
(bkz: türkçeyi çok seviyosanız dead poets society'de robin williams'ı nihat doğan dublajıyla dinleyin emin olun film o kadar güzel olmaz)

bakınızım baya uzun oldu ama sağlık olsun.
orjinal sesi dinlemenin çok önemli olduğunu düşünen insandır.
bence normal insandır.
ingilizcesini geliştirme çabasında olabilir, kendimden biliyorum.

hem, green street hooligans filmini, bir alt yazılı izleyin, bir de türkçe dublajlı izleyin.bakalım hangisini beğeneceksiniz, tezahüratların rezil edildiği türkçe versiyonu mu, yoksa altyazılı olanı mı?
Türkçe dublajın ne kadar vasat olduğunun farkına varan insandır.
Orjinal sesleri duymak, efekteri olduğu gibi yaşamak isteyen insandır. Ayrıca yabancı dilini de geliştirir.
"i miss you" cümlesi "hasretin beni viran eyledi" olarak türkçeleştirildikten sonra bu tanıma dahil olan insandır.
cnbc-e ve e2 seven insandır.
seslerin karakterlere oturmadığı bir dublajdansa altyazılı izlemeyi tercih eden insandır.
entellektüel mi? o ne la ? entel ne arar la ümreniyede ? ama yinede alt yazı si**r
orjinali her zaman iyidir. fakat dublaj konusunda türklerin oldukça iyi olduğunu da kabul etmek gerekir.

örnek verecek olursak; (bkz: the lord of the rings)
yabancı filmlerin tadını çıkartarak izleyen insandır.
çoğu yabancı film türkçe dublaj yüzünden çekilmez hale getirildiğinden mütevellit -hele hele bahsi geçen kişi film izlemekten pek hoşlanmayan biriyse- seçimini orijinal versiyondan yana yapan insandır.

illa entel demek için yer aranıyorsa şayet, orijinalini alt yazısı olmadan izleyenlere denebilir. (maksat gönüller rahat etsin) ama alt yazıyla izlemek için gereken tek şey okuma/yazma kabiliyetidir. abartmayın gençler.
türkiye'de yapılan dublajlar dünya klasında üst düzey kaliteye sahiptir.
fakat, çeviri noksanlıkları ve oyuncu-ses seçimindeki yanlışlıklar insanı mecburen altyazıya itiyor. hem daha orijinal oluyor.

orijinal sesinden daha güzel dublaj yapılan filmleri de es geçmemek gerekir ayrıca.
dublajlı filmleri altyazılı seyretmenin daha eğlenceli olduğunu keşfedememiş insandır.
(bkz: filmleri orijinal altyazılı izlemeyi seven insan)
bir oyuncunun konuşmasının, o oyuncunun en önemli özelliklerinden biri olduğunun farkındadır.

hollywood filmlerinde yahut çoğumuzun izlediği cnbc-e dizilerinde dublaj yapılmış bir oyuncu gördünüz mü sorarım size. göremezsiniz efendim çünkü oralarda sesi düzgün olmayan insanlar oyuncu olamıyor yani kurtlar vadisindeki polat alemdar'ın sesini başka dizilerdeki 3-4 oyuncuda duyduğunuz gibi duyamıyorsunuz.

demek ki neymiş, oyunculuk için ses önemliymiş.

bir çıkarım yapmak gerekirse; filmleri alt yazılı izlemeliyiz çünkü oyuncuların oynadıkları rolde bize yansıttıklarını tam olarak görebilmek için orjinal seslerini duymamız gerek.

bu arada fransız filmini fransızca, alman filmini almanca yani orjinal dillerinde izlemek gerekir. çünkü kullanılan dil mimik ve jestlerle uyumludur.

burdan da bi çıkarım yaparsak; altyazılı film izlemeyi entellektüellik, bilmişlik çabası olaran görenlere de sözüm şudur: ne almanca biliyorum ne fransızca ama onları da altyazılı izliyorum arkadaş. şimdi ben sorarım: bilmediğim bir lisan ile hava mı atıyorum?