bugün

engels'in ünlü kitabı.

ilk olarak 1888 yılında londra'da yayımlanan bu kitapta, hegel idealizmi ile ludwig feuerbach maddeciliği eleştirilmekte, çatışmaları felsefe tarihinin gelişimini belirlemiş olan iki karşıt görüş, madecilik ve idealizm, felsefe sorunlarına bir derece yabancı olanların bile pek az güçlükle yararlanabilecekleri bir biçimde, olağanüstü bir açıklıkla ortaya konmakta, diyalektik madeciliğin doğuşu ve ilkeleri açıklanmaktadır.

bu kitap, bilgiyi, tarih anlayışlarını, felsefeyi, yaşamdan, pratikten ayrı görmeye alışmış, bu bakımdan da, insan düşüncesi ile ilgili gelişmeleri sadece aydınların uğraş alanına özgü sayan bir anlayışta bulunanları şaşırtacak ve uyandıracak güçte bir kitaptır. hegel'in dünya görüşünün, 19. yy. almanyasının siyasal durumundaki yeri ve ludwig feuerbach'ın pratikteki anlamı, öylesine somut bir biçimde anlatılmaktadır ki, klasik anlayış içinde, erişilmez yükseklikte sayılagelen birtakım felsefi ve toplumsal görüşlerin, gerçekte ne gibi işlere yaradığını görmek, o sayfaları okuyanların kafasında unutulmaz etkiler bırakacaktır.

engels şöyle diyor:

"felsefede hiçbir önerme, hegel'in meşhur, gerçek olan her şey rasyoneldir, rasyonel her şey gerçektir, tezi kadar, dar kafalı hükümetlerin minnettarlığını kazanmış ve dar kafalılıkta onlardan aşağı kalmayan liberallerin öfkesini üzerine çekmiş değildir. var olan her şeyin açıkça kutsallaştırılması, despotluğun, polis devletinin, keyfi adaletin, sansürün felsefede saygı görmesi demek değil midir bu? oysa, hegel'de, var olan her şey mutlaka gerçek değildir. hegel'de gerçeğin vasfı, ancak aynı zamanda zaruri olan şeye uygulanır."

ayrıca

"dış dünyanın insanlar üstündeki etkileri, ifadesini beyinde bulur. burada duyumlar, itilimler, iradeler biçiminde, kısaca ideal eğilimler biçiminde yansırlar. genelikle, insanın bu ideal eğilimlere boyun eğmesi ve kendisini ideal güçlerin etkisinde bırakması, o insanın idealist olması için yeterse, normal yetişmiş her insan adeta idealist doğmuş demektir. bu durumda nasıl oluyor da hala maddeciler bulunabiliyor?" diyor ve şunları ekliyor:

"ona göre idealizm; fazilete, insanlığa ve genellikle en iyi bir dünyaya, yani başkalarına karşı gösteriş olsun diye sayıp döktüğü, ama kendisinin ancak hergünkü maddeci aşırılıklarının sonunda mutlaka başlayan karışıklık ve buhran devresini atlatmak söz konusu olunca inandığı şeylerdir."