bugün

en güzel sallama yerimizden(soylemiyorum siz anlayın) cıkardıgımız, yazdığımız, üzerine oynadığımız şeyler. insanın hayal gücünde saklı.
aklın en çocuksu kurgusudur, yeşil çayırlara baktığında at binen şövalyeler görebilmektir, ufuktaki tepelerden bir ejderha havalandı diyebilmektir. masallarda yaşamayı arzulayanların edebiyatıdır.
hayal gücüne dayalı masalı andıran bir kurgu türü. Ayrıca bilimkurgudan farkı teknoloji içermemesi değildir. fantastik kurguda da Orklar ellerine lazer silahlarını alıp savaş uçağı kullanabilmektedir. (bkz: warhammer 40k)

bilim kurguda olaylar doğa kanunlarına uygun ve gelecekte belki gerçekleşebilecekken, fantastik kurguda herhangi bir sınırlama ve olayların nasıl gerçekleştiğini mantıklı bir şekilde açıklama derdi yoktur.
Tercüme edilirken yazıldığı dilde anlamı olan bütün kelimelerin (özel isimler dahil) tercüme edilmesi gerektiğini savunanların olduğu edebiyat alanı.
Türkçe'de karşılığı olmayan "undead", "undeath" gibi kelimelerle tercümanlara soğuk terler döktüren edebiyat alanı.
edebiyatın en küçük üvey çocuğu denilebilecek, görece yeni ve eleştirmenlerce yazın dünyasına dahil görülmeyen tür.
frankfurt okulu düşünürlerinin popüler kültür , kitle kültürü ve kültür endüstrisi gibi kavramlardan bahsettiği sırada doğuşunu gerçekleştirmesinde bunun payı vardır muhakkak.
kültür endüstrisi kavramı , sanat eserinin 'kendinde şey' olma özelliğini ve yapaylığını yitirip ; toplumun taleplerine göre şekillendirilen ticari metalara dönüşmesini anlatır.
bu bağlamda rock, jazz, metal müzikten tutun fantastik edebiyata, süper kahramanlara kadar 'talep doğrultusunda şekillendirilmiş veya talebi kendisi şekillendirmeye çalışan' endüstriyel tarzlar sallantıdadır.
bunun açıklaması kırsaldan kente hızlı göç ve endüstrileşme sonrası folk kültürünü, yaşayışını, eğlencelerini kaybeden eski çiftçi yeni kent işçisinin ve küçük burjuvanın ; daha önce aristokrat sınıf tarafından benimsenen sözümona 'yüksek sanat' ile haşır neşir olmaması ve yaşam koşulları , içinde bulunduğu telaş, yaşamak için çalışma zorunluluğu vb. içerisinde bu derece yapay bir üretimden zevk alamıyor olması olarak açıklanır.
bu durumda kente göçmüş, geleneksel eğlence ve dinlence malzemelerini artık terk etmiş bu topluluğa yeni bir şey vermek gerekiyordu. böyle tüketicinin zevklerini şekillendirme ve daha sonrasında bu zevkin oluşturduğu talebe hitap etme şeklinde kendi kendisini doğurup meşrulaştıran bir 'popüler kültür' anlayışı oluştu.

bu popüler kültür de hangi ülkeden ve yıllardan olduğu hangi akımda olduğu çok fark etmeden genelde hızlı tüketilebilir, duyguları hızlı tetikleyen ve söndüren, deşarj edici nitelikte eserleri kapsıyordu. burada kitle kültürü denen kavramı ayırmak gerekir. kitle kültürü olumsuz bir kavram değildir. kitlenin kendi talebi ve ihtiyaçlarını karşılayabilecek, duygulanımlarını dış dünyayla etkileştirmesine olanak tanıyacak bir sanat fena değildir . sorun sanatın metalaşması, birbirinin benzeri, çok satana göre yeniden şekillenen modaya ayak uyduran kitapların, filmlerin, şarkıların etrafta fink atmasıdır.

yani mesela güncel bir örnek vampir kitapları serileri, ya da romantik-gerilim kitapları, çok satan diye yol kenarına tezgahı açılan korsan tezgahındaki kitaplar vb. bu perspektiften baktığımızda def leppard ile demet akalın arasında sandığınız kadar büyük bir fark yoktur, chopin dinlemedikten sonra.

gelgelelim konumuz fantastik edebiyata, kurgu popüler kültürün en önemli parçası; insanları gündelik telaşeleri içerisinde oyalayıp nefes aldıracak , rahatlatacak; işyerlerindeki, şehir hayatındaki yabancılaşmalarını unutturacak bir şeyler sunuyor. bu bağlamda kültür endüstrisinin bir parçası gibi görülmekte haksız değil.
bu yönden baktığımızda yüzüklerin efendisi serisinden başlayarak, game of thrones'a kadar pek çok yapım ve yapıt gerçek sanat eseri, gerçek kitap kıstasına alınmayabiliyor .
tabii ki bu sınırın nerede olduğu oldukça belirsiz, bir yapıtı 'edebi' kılan özellikler, 'gerçek' sanatı gerçek kılan estetik, içeriksel ya da düşünsel özellikler neler olabilir gibi soruların yanıtlanması gerek öncelikle. ama mesela klasik bir bestenin caz uyarlamasını yapan bir piyanisti, ya da metinlerarası'lık sayesinde edebiyat kültlerine biçimsel ve sözsel gönderiler yapan post-modern yazarları hangi tarafa koyacağımız belirsiz.