bugün

duran iki cisim düşünüldüğünde, bu iki cismin birbirlerine uyguladıkları çekim kuvveti, cisimlerin arasındaki uzaklığın karesi ile ters orantılı, cisimlerin kütleleri ile doğru orantılı olmasıdır.
atmosfer tabakasını dünya nın çevresinde tutan kuvvet. bizim uzay boşluğuna uçup gitmemizi engelleyen kuvvet.

(bkz: çekim sabiti)
gezegenlerin düneş'in çevresinde dönmesini sağlayan kuvvet, uyduların gezegenlerin çevresinde dönmesini sağlayan kuvvet.

(aslında tam olarak sağlamaz. ama bağlantısı vardır. karmaşık bir mekanizması vardır bunların.)

(bkz: dairesel hareket)
(bkz: merkezkaç kuvveti)
newton'un çalışmalarından biri olan ve genel ismiyle kütle çekimi olarak anılan çekim yasasıdır. kuvvetin temelinde yatan nedenler mikroskobik boyutta ve atom altı parçacıları bir arada tutan zayıf ve kuvvetli bağlardan kaynaklandığı düşünülmektedir. temel olarak herhangi bir düzlemde bulunan iki cismin birbirlerine kütlelerin çarpımıyla doğru orantılı, uzaklarının karesi ile ters orantılı olarak etki eder. bu yasadan hareketle kepler'in newton'dan 1 yüzyıl önce attığı ve ampirik bir çalışma olan gezegenlerin hareket prensibi de kuramsal açıdan doğrulanmıştır.
klasik fiziğin babası newton'un fiziksel evrenimizi açıklamak için belirttiği kurallar bütünüdür. atom ve atom altı parçacık çalışmalarıyla artık "evrensel" olmadığını bildiğimiz bir yanılsamadan ibarettir.
kütleler birbirini çekmez, kütlelerin uzay-zamanda yarattıkları bükülme, kütleleri birbirine yakınlaştırır. uzay-zamanda doğrusal hareket eden bir kütle, bu bükülmeye kapılıp yolunu değiştirecektir.
peki bu kanuna göre dünyanın kütlesindeki en ufak bir azalma çekim kuvvetini ve bu çekim kuvvetinin azalmasından dolayı güneş ile olan mesafeyi azaltması gerekmez mi? dünyadan atılan her uydunun veya her nesnenin dünyanın kütlesinde bir azalmaya sebebiyet vermesi ve bu azalmanın dünya ile güneş arasındaki mesafeyi değiştirmesi gerekmez mi?
aynı kutuplu mıknatıslar birbirini itiyordur . yasada istisna vardır.
https://www.youtube.com/watch?v=MTY1Kje0yLg
menzil'den sonrasını okumadım. pis tarikatçılar!
Evrendeki bütün maddelerin birbirine kütlelerinden ötürü kuvvet uyguladığı söyleyen Newton kanunudur.

Formülü: Fçekim=g.m1.m2/r.r 'dir.

g: gravity çekim sabiti
m1:birinci maddenin kütlesi
m2:ikinci maddenin kütlesi
r: aradaki uzaklık

olarak ifade edilir.

Evrendeki 4 temel kuvvetten menzili en uzun kuvveti en zayıf olandır. bence bu kadar yeter. SAnki buraya kadar okudunuz. (bkz: swh) (üzgün surat)
einstein'ın genel rölativite teorisinin aksine kütleçekimin sonsuz olduğunu ve mesafenin karesi ile ters, kütleçekim kaynağının kütlesi ile doğru orantılı söyler. yani newton mekaniğine göre dünya'dan ne kadar uzaklaşırsanız uzaklaşın etkisi azalsa da kütleçekiminden kaçamazsınız. dünyanın merkezinde ise kütleçekimi ivmesi sonsuzdur. üstüne dünya üzerindeki bir kum tanesinin bile evrenin en ucundaki bir cisme uyguladığı çekim kuvveti vardır. tabii bu o kadar küçüktür ki evrenin diğer ucundaki bir cismin çevresindeki cisimler bu kum tanesinin uyguladığı çekim kuvvetinin önüne geçer. bu durumu ay'a doğru giden bir insanın bir süre sonra dünya'nın çekim kuvvetinden çok ayın çekim kuvvetine daha fazla maruz kalmasına benzetebiliriz.

işin ilginç yanı ise şu: newton yasalarına göre yeryüzeyindeyken yaklaşık 10 m/s^2 kadar bir çekim ivmesine maruz kalırsınız ancak çekim ivmesi saniyede 1 planck uzunluğuna düşecek şekilde dünyadan uzaklaştığınızda dünya'nın size uygulayabileceği maksimum çekim mesafesine ulaşmış olursunuz. artık bu noktadan sonra uzaklaşırsanız yasalara göre saniyede 1 planck uzunluğundan daha az bir çekim ivmesine maruz kalacaksınızdır. bu ise teorik olarak imkansızdır çünkü 1 planck uzunluğundan daha küçük ölçekte fiziksel uzayın bir tanımı yok. bu yüzden burada kuantum kütleçekim teorisi devreye giriyor. büyük ölçeklerde etkili olan kütleçekim ile küçük ölçeklerde etkili olan kuantum mekaniği yasaları birleştirilmeye ve tek bir teori oluşturulmaya çalışılıyor. şimdiye kadar böyle bir şey yapılamadı. cern'de hala graviton parçacığı bulunmaya çalışılıyor. graviton ise einstein'ın kütleçekim teorisinde olmayan bir kavram, aksine newton yasaları ile alakalı bir şey çünkü kütleçekimi einstein'a göre doğanın kuvvetlerinden biri değil, sadece uzay-zaman bükülmesinin bir sonucu.

yani kısaca kütleçekim konusu hala tartışmalı.

basit bir örnek olarak evrende sadece dünyanın ve kendimizin olduğunu varsayarsak, newton yasalarına göre dünya'dan ne kadar ışık yılı uzaklaşırsak yerçekimi ivmesi saniyede 1 planck uzunluğuna düşer diye merak ediyorsanız aşağıdaki formülden bakabilirsiniz. newton'un kütleçekim yasası planck ölçeklerinde geçerli olmadığından ötürü normalde bu formül kullanılamaz ama yine de sadece bu formülü kullanırsak sonuç bu oluyor:

görsel

edit: bu arada sonuç 16.6 ışık yılı değil, 16.6 trilyon ışık yılı. müthiş bir uzaklık.