bugün

Karısının onunla ilgilenmediği her an diye taımlanacak entry,erkekler ilgi bekler asla unutmamalı...
eşi uyuduktan sonra.
erkek hep özgür hisseder evli olsa da olmasa da bu onun doğasında vardır.
cebinde parası olduğu andır.
karısının evde olmadığı andır. ender rastlanır.
annesinin akşam yemeğine misafirliğe geldiği andır.
karisinin yaninda oldugu her an. *
tuvalette olduğu andır hepsi bu...
iş gezisine çıktığında telefonun çekmediğine, hatların yetersiz olduğuna inandırdığın andan başlar, taa ki telefon çekesiye ve hatlar yerine gelesiye kadar. ayrıca, 'ailen özlemiştir, hayatım' diye, bayramda, seyranda gönderdiğiniz vakit. sevinç gösterisini abartıp, çok zıplayıp da kafayı tavana vurmayın yalnız. arada nefes almak iyi gelebilir.
zorla evlendiyse her an özgürdür, fakat evlendiği kişiyi gerçekten seviyorsa işte asıl özgürlük o an başlar.
(bkz: yaz bekarı)
hiç bir an değildir, tuvalette huzur bulduğunu düşünse de eşi dalar içeri ve hadi geç kalıyoruz diye makyaj yapmaya başlar yada çamaşırları makinaya atar. evli adamın özgürlük neyine ki zaten..
öyle bi an yoktur esasen ama kişi kendisini tutsak hissettiği an zaten evli değildir dolayısı ile tamamen özgür olması kısa bi konuşmaya bakar.
eşini canavar olarak görenler, bedava sex için evlenmiş erkeklerin zor bulacağı andır.
karısı ile kavga ettikten sonrası anlar. sinirlenmiş gibi soğuk bir duruşla kısa süreli bir özgürlük kopartılır.
evliliği aşk ve sevgi olarak değil, özgürlüklerini elinden alan bir kurum olarak gören erkekler ve kadınlar oldukça, kolay kolay bulunamayacak olan anlardır.

bir şeyi görev icabı yapmak zaten hayattaki tüm hevesi söndürür.

eşine aşık olmasa da "o benim çocuklarımın anası" diyerek onu konumlandıran erkek, tam da açlığın ne olduğunu, şükretmenin ne olduğunu kavramayarak, sadece sevap ve görev için oruç tutan insanlara benzer.
evli bir erkek aşık olduğu için evlidir zaten, ve karısının gözlerinde hapis değil özgürdür.
evden çıkarken parmağından yüzüğü çıkartıp cüzdanın herhangi bir köşesise koyduktan sonra eve dönünceye kadar ki her andır. o yüzüğün o kadar ağırlığı vardır ki orda, parmakta durduğu sürece özgürlükle pek anlaşamazlar.
evliliğin esaret olmadığı akıl edilebilirse, nefes alınan her andır.
esaret, kişinin kendi beyninde başlar ve yine orada biter.
öyle bir an yoktur efendim.
aslında istediği her andır.
özgürlük derken? diye sorulması gereken erkektir öncelikle.. ben bilerek ve isteyerek evlendim ama yine de kendime ait bi yaşam alanım olsun diyen erkekse karşılıklı güven olgusunu yerleştirebildikten sonra haklı erkektir ki aynı hakka kadın da sahiptir.
ha yok ben evliliği özgürlüğümün kısıtlanması olarak görüyorum diyorsa ne bok yemeye evlendin diye kendisine sorması gereken erkektir.
karısının annesine gittiği 2 günlük haftasonudur.
aşkım mahpushane,
içinde sen varsın,
saçların parmaklık
gözlerin gardiyan olsun...
(her sevgi,her birliktelik,her evlilik,her yaşam bir tutsaklıktır)
boşandıktan sonra. *
(bkz: aldatmak)
evli bir erkek sadece belli zamanlarda kısmi olarak özgür kalabilir. o nadir anlarda da yapacağı şey bariz olarak bellidir.

kadın-hayatım ben bu gece annemde kalacağım!

2 dk sonra

-mahmut! olm birayla pizzayı kap gel akşam maç izleyelim hanım annesinde! (ahanda bu kadar)