bugün

"köpek gibisin, gidemiyorsun işte, hemen geri dönüyorsun"

kavgalarımızdan birinde ettiği sözdü ve haklıydı, ilk sevdiğim, her şeyi ilk yaşadığımdı, sürekli kavga ederdik, sürekli beni ezerdi, bir kez dahi olsun kapıyı ardından kapatıp çekip gidemedim, yapamadım, kıyamadım. insan sevdiğine nasıl kıysındı çünkü.

ne mi oldu sonra ? beni 24 yaş büyük biriyle aldattı, evlendi ve ikiz çocuk sahibi oldu.
böyle ayrılsak mı ayrılmasak mı zamanlarında şey demişti; ''ben onu değil seni tercih ettim''

yavşağın biriydi o, berkecandı*, berkecan öyle şey yapmaz, sadece arkadaşız dediği biriydi, arkadaşıydı güya, bense 3 yıllık sevgilisi, gece uyurken üşümesin diye yorganın hepsini onun üstüne örten, susadım dese yatağımdan kalkıp suyunu getiren, ağlasa ağladığım gülse güldüğüm sevgilisiydim, oysa beni bu 3 sene sonunda sikindirik bi adamla aynı tercih listesine koymuş ve beni seçmişti, vay bee, sanki çok bi maharetmiş gibi seni seçtim diyo, pikaçu muyum lan ben, heralde 3 yıllık sevgilinin yanında olmalısın, ha sen onu tercih yapıyosan o da senin ayıbın ne deyim.

sonra ayrıldık işte, o berkecanla çıkmadı ama bizden de bi cacık olmadı.

dünya kadar emek harcadığınız insan gün gelince sizi, kendisi için hiçbir değeri olmayan, günübirlik insanlar için tercih sırasına koyuyorsa hiç uğraşmayın, bırakın onu seçsin, seçsin de görsün ebesinin amını.

neyse ya 2 yıl oldu, sikitir edelim. hepinize selamlar sayın sözlük yazarları.
elindeki beni gösterip "aa ben burada mıyım?" diye sorduğumda elini önce başının üstüne sonra da kalbine götürüp "sen buradasın ve burada" demişti. arkasından da yüzük parmağını gösterip "eğer elimde olacaksan baş parmağımda değil burada olacaksın" diye eklemişti.
bir gün kavga ettiğimizde telefonda ağlayan sesiyle seni köpek gibi seviyorum deyişini unutamıyorum. Ondan bana kalan tek şey bu zaten sanırım.
'Seni ben istesem anam istemez'.
"Senden başka kimseyi sevip de evlenemem" demişti. 2 sene sonra yolda bebek arabasıyla gördüm.
Lise yıllarında çok tatlı, çok naif, çok çok güzel çıtkırıldım bir sevgilim vardı. Kızın ağzından bir tane salak kelimesini bile duymamışımdır hiç kötü söz söylemezdi. O benden sonra okula servisle geliyordu. Onu okulun kapısında karşılayıp servisten alırdım, sınıfına bırakırdım. Yine böyle bir gün sabahın 7 si. Her yeri sis basmış göz gözü zor görüyor. Servisin kapısı açıldı orada bekliyorum. Yanıma geldi. '' Kim sis attı oç '' dedi. O gün gülmekten karnıma ağrılar girdi. O günden sonra her sisli havada sis kalkana kadar gülerek dolaşırım, sis kalkınca da gözlerim dolar. Dışarıdan birisi görse ne der bilmiyorum .
sözü unutulmuyorsa eski sevgili olmaya daha zamanı var demektir.
"En son yapacağım şey seni üzmek. Eğer seni üzersem bana bu lafımı hatırlat." Hatırlatmıştım boş boş baktı yüzüme.
sana katlanıyorum desem hakaret etmiş olurum, ben seni kabullendim böyle seviyorum. demişti.
Kesin havalı bir şeyler söylemiştir ama şimdi pek çıkaramadım.
"o kadar ahımı aldın ki elbette çıkacak. inşallah benden sonra gelen kız sana çektirir."

unutmadım aradan aylar geçti kimseyi yanaştırmadım yanıma da. sonra geçenlerde rüyamda gördüm kanser olmuş kafası 3 numara traşlı ben tam önünden geçerken bana sesleniyordu "hiç mi allahtan korkmadın beni getirdiğin şu hale bak" diyordu üzütünlü bir yüzle. sızladı içim.
'neler hissettiğini anlayabiliyorum. bir zamanlar ben de birini senin beni sevdiğin kadar sevmiştim'

o günden beri iyi değilim.
"Ben sanada güvenemeyeceksem bu hayatta, yaşamamın anlamı yok." dedi masadan ağlayarak gitti. Arkasından gidemedim, gitme seviyorum diyemedim. Üstünden üç ay geçti o cafede nişanlandı...
Sen benim için bulunmaz hint kumaşısın demişti en son hindistana gitti herhalde.