bugün

Ulu Allah (c.c) Hazret-i Musa'ya (a.s) bildirdi ki; "Ya Musa! Eğer benim sana sözümün, diline, içinden geçenlerle ruhunun bedenine, görme gücünün gözüne ve işitme gücünün kulağına olan yakınlığından daha yakın olmamı istiyorsan Muhammed'e (s.a.v) çok salat-ü selam getir."
-çok yüz veriyorsun.
Koluyla beni sardı ve alnıma bir öpücük kondurdu.
>Hush Hush-Çığlık<
"Onlar;
Bizi, yine bizden korumak icin zorla otoriteye itaat ettirmek icin kusandiklari joplari, kasklari ve zirhlari, kallkanlari olan cani beyinsiz robot surusu"

Anarsizm: George Woodcock.
Bu dil çelişkilerin bütünlüğüne kök salar.
bu nedenle-Tıpkı(Türk Ermeni ilişkileri) kitabımda yaptığım gibi - bu kitabında bütün net gelirini- Lütfen kabul edilmesi ricasıyla-iTHAF'ımda belirttiğim(Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı ile Mehmetçik vakfına) armağan etmeye karar verdim.

m. sadi koçaş.

ankara-şubat 1990
lan sırf kitap okuyorum pozu kesmek için şöyle tripli tripli işlere giriyorsunuz ya. ağzınıza dıpayasım geliyor.
bana okuyor sanki pezevenk.
üç beş sene sonra böyle boş işlerle uğraşacağıma derslerime çalışsam istanbul benim olurdu diye kafanı duvardan duvara çarpmayasın genç?
(bkz: sana ne)*
En pahali odayi isteyen bir adamın hayvanı olamaz mı hiç ?
film, new york'un güzel yörelerinde avcı tarafından kovalanan ursula andress'e döner.
nihayet şu kanaate vardım ki, ona kimsenin ihtiyacı yoktur. (hürriyet aşkı) saatleri ayarlama enstitüsü.
mila, tüm duyuları alarma geçmiş halde, olduğu yerde kalakaldı. sonra bir silah sesi duyuldu.
trene yetişse bile, patronunun bir öfke nöbetine yakalanmasını önleyemezdi, çünkü onu karşılamak için saat beş trenini beklemiş olan ve mağazanın ayak işlerine bakan görevli, onun treni kaçırdığını çoktan patrona haber vermiş olmalıydı.
şayet benden borç almış olsaydı veya benimle evlenip paramın üstüne konsaydı bunu anlayabilirdim ama hosmer paradan hiç söz etmemişti.
"Üçüncü mola yerine geldikleri zaman sabah olmuştu."
(bkz: bir gencin acıklı öyküsü)
(bkz: tolstoy)
orta asyanın kurak olmasının en büyük sebebi şüphesiz bölgeyi çevreleyen dağlar ve okyanuslardan uzaklığıdır.
"istanbul'da bir Yasin efendi vardır."

(bkz: Turgut Uyar) (bkz: büyük saat)
yüzünde insanı hayret,hatta hiddete sevk eden o sarsılmaz sükun vardı.
Parsons, Winston ın gerçek bakanlığı'ndan iş arkadaşıydı.
"bu can alıcı baskı yanlışına değinmeden edemeyişimin bir nedeni de, can yayınları'ndaki eski çeviride, o yanlış basımlardan biri temel alındığı için olsa gerek, aynı hatanın tam yirmi dokuz basım boyunca sürdürülmüş olmasıdır"

edit: bu başlıkta yazan kişilerin yaptığını "entellik" olarak değerlendiren uzmanımıza selam ederim. başkaları hakkında yargıda bulunmak ne kadar kolay değil mi?
"içeride bir kadın vardı. Başka bir kadın gibiydi. Ama silah tutuşundan belliydi ki ölü bir kadındı."
Umarım tütün kokusundan rahatsız olmazsın.
kompozisyon sınavlarında, 'giriş, gelişme, sonuç' bölümlerine, kağıdın temizliğine, sağdan-soldan üç santim, yukarıdan-aşağıdan dört santim boşluk var mı diye baktılar, not bu tuhaflığa göre verilirdi; bu uygulamaya da devam ediyorlar 'yönetmelik' saçmalığını bahane göstererek.
bir müslümanın da ayet yazmasını bekleğim cümledir.