bugün

son kitabı aşk ile mevlana celaleddin rumi ve tebriz-i şems dostluğunu anlatan yazar.

erkek adama pembe kitap okumak yakışır mı sorusuna birçok sitede anket olduran kadın yazar.
son kitabı "aşk" ın kapak tasarımı bazı arkadaşların kaplık kullanmasına neden olmuştur. zira o pespembe kitabı mahallede, plajda elinde gezdirirsen adama neler derler neler.

görsel

(bkz: toz pembe)
türkiye nin degerlerindendir, gerçek bir aydındır, aydın tavrına hastayız, kendisine de o ayrı.
bir çılgınlık yapıp nuri bilge ceylan ile aynı filmde oynaması gereken kadındır.
dün habertürk'te saba tümer'in programında gördüğüm ve etkisinde kaldığım güzel insan. bu kadar entelektüel, araştırmacı; müthiş bir yazar olmasına karşın o vakur hali, alçakgönüllü duruşu insanı kendine daha bir hayran bırakıyor. kitapları yirmiden fazla dilde yayınlanmış uluslararası bir yazarın duruşu bu kadar mütevazı olursa o yazar gönülden sevilmez de ne yapılır?? başarısının egolarını şişirmesine izin vermemiş olması onu daha değerli kılıyor.

not: yazmadan geçmiyim; dün canlı yayında mütevazı yerine mütevazi dedi. o'nun kitaplarından birçok şey öğrenmiş biri olarak eminim ki dili sürçmüştür.

2.not: tv'de yarışma programlarına çıkıp yayında büyük gaflar yapan bir yazarım. yani olabilir insanlık hali bunlar. klavye başından ona buna sallamaya benzemez bu işler.

(bkz: yazarın kendi kendine verdiği ayar)
şafak soyadı değil aslında annnesinin adıdır iyidir, güzeldir, hoştur.

en son aşk isimli kitabı ile haftalardır çok satanlarda bir numaradır.
anayasanın 301. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle mahkemeye çıkan ancak tek celsede beraat eden, pek çok konuda duyarlı, gerçekleri görebilen, kitapları pek okunası bir yazar kişisidir.
elif şafak hanımefendi abd de çıkardığı bir kitapda türkler soykırım yapmıştır varii bişeylerler söylemişti. herkez afaroz etmişti. yıllar sonra bakıyorum ki zamanda yazmaya başlamış ne çabuk unutuyoruz bazı şeyleri.
yazdıklarını pek bilmem, bir iki göz atayım dedim ama sarmadı. öyle ağdalı şeyler sıkar beni.

misal; hüsamettin'in işten eve gitmesini anlatabilmek için; "erguvan kokulu ağaçların sarkan dallarının gölgesinde, cumbalı evlerin pervazlarında ışıkla sevişen sonbahar yapraklarının altında usulca kayıp gitti ve aşıktı" misali cümleler feci bayıyor. zaten daha güzellerini yaşar kemal yazmış zamanında.

ayrıca tvde gördüm, hiç güzel değil. ayılıp bayılınacak bir bağyan kesinlikle değil. kocası da hürriyetteki botox dudaklı eyüp can imiş.

tencere+kapak.
son çıkan aşk adlı romanında mevlana'ya amerika kıtasından getirilip anadolu'da yetiştirilmeye başlamadan 400 yıl kadar önce domates yediren yazar. muhteşem bir entellektüel birikime sahiptir, maaşallah..
1 ay bile geçmedi şu* diyaloğun üstünden:

+abi bu 'Aşk' için ne diyosun ya alsak okusak mı?
-valla al onu para da istemem o raftakilerde sayfa hataları var..
+hadi ya? (bi dakka ya) .. (lan o kadar da deil) he nasılsa bişi anlamıcaksın sayfalar eksik gedik fark etmez sana diyosun..
-ya yok, baskı da problem yok bende baskı problemi olan kitap bulamazsın bi kere bu biiiirr.. onların bazı sayfaları diğerlerine göre kısa ondan ayırmışım onları.. al al o raftan ne istiyosan alabilirsin..
+(ee ikincisi nerde?) -göz bebekleri küçülmüüş gözler kısık raftaki kitapları tarayarak- sağol ya.. bakiym şunlara bi..

ben ve benden beter arkadaşlarım elleri kolları kitap dolu pansiyona doğru giden kalabalık çeşme sokaklarında ilerlerler ler ler*...
**
bu kafayla giderse nobel alabilecek yazar. orhan pamuk'un kadın versiyonudur kendisi.
tek bir kitabını bile okumayan insanlar tarafından, 301 fetvasıyla adı çamurlara bulanmak istenmiş güzel yazar. ilk kitabı pinhandır. mevlana büyük ödülünü almıştır. akabinde pek çok kitap doğurmuştur. tanımlarına, yankılarına, empatisine hayran olursunuz. hem mistiktir hem modern. yeri gelir johnny cash i, yeri gelir şems-i tebrizi 'yi bulursunuz kitaplarında. göz gibi, kulak gibi, doku gibidir yazıları. okudukça söylemek isteyipte söyleyemediğim neler varmış bee der, biri sizin ödevinizi yapmış gibi rahatlarsınız. bit palas, araf, mahrem, baba ve piç, şehrin aynaları ... hepsi güzeldir ama, aşk başkadır bu kadının mayasıyla. sanki bütün o kitapları, bu kitaba ulaşmak için yazmıştır. okuyamazsınız, içinde bir yerde gizlenerek bitirirsiniz hikayeleri. bir de cümle kurar üstüne, deme gitsin. öyle de hayranıyım yani.

elmas bir gözdür yürek, ve çizilmeye görsün bir kere, artık hep sedefsi bir yırtıkla bakacaktır cümle aleme.

(bkz: mahrem)
aşk romanını kendi mi yazdı yoksa başkasına mı yazdırdı diye aklımı kurcalayan yazardır.
iyi yazar. cidden öyle. ama siyasi fikirleri tam saçmalık. o yüzden siyaset bilimci değil romancı kalmalı.
her nedense genç yazarlardan korkan (düşe)yazar. Virginia woolf'un aksine insanları yazarlıktan soğutma yönünde vaazler verebilen şahıstır. Ayrıca eski kelimeleri kendisi kullanır, başkası kullanınca da yadırgar. O da öyle biridir işte.
basit konu sıradışı anlatım. (bkz: bit palas)
sıradışı konu basit anlatım. (bkz: mahrem)
1971 dogumlu oldugu halde kendi yaşımdan çok yaşlı görünen son dönemlerin en iyi Türk edebiyatçılarından.
kitaplarını ingilizce yazan yazar. bu durumda okuduklarımız çeviri oluyor. erkekler, son kitabı aşk'ı pembe olmasından dolayı rahat rahat açık yerlerde okuyamadığı için siyah kapaklı olarak da bastırmaya başlamış.
materyalistlerin pek sevmediği yazar. (okunulsa bile)
millete hakaret konusundaki üstün başarılarından dolayı yazar olmaya hak kazanmış, kutsanmış kişi.
301 taburlarının Orhan Pamuk'un ardından yeni hedefi haline gelen güzel* yazar. size kitapları kim özet geçtiyse, fena keklemiş*.
Türkçe'yi açık ara en iyi kullanan yazardır,betimlemeleri harikadır.
kitaplarında dehşetengiz( ve -engiz'le biten daha bir çok sözcük) ve şekerriz sözcüklerini çokça kullanan,öyle bir kaç cümleye sığdırılamayacak kadar birikimli,çok yönlü ayrıca okuyanı kendine bağlaması 2 sayfadan fazla tutmayan kadın.
severek okuyoruz. *
ingilizce veya başka herhangi dilde yazmış olduğu kitaplarının türkçeye çevrilerinde ciddi sıkıntı yaşanan yazar kişisi.
anadilinde yazıp insanlara daha rahat anlatma gibi bir seçeneği mevcut olduğu halde ecnebi lisanında yazıldıktan sonra çeviri yoluyla anlam bütünlüğünü kaybederek ana dilinde yazılan kitapları kendisinin kötü bir yazar olduğunu göstermiyor lakin şekilci birisi olduğunu da engellemiyor malesef ki.