bugün

murathan mungan'nın metis yayınlarından çıkan ve 10 öyküden oluşan kitabı.
Murathan Mungan' ın kadınları, erkekleri ve kadın-erkek ilişkilerini irdeleyen öykü kitabı.
murathan mungan ın 10 hikayeden oluşan yeni kitabı.
daha önce kendisini okudum mu hatırlamıyorum ama kitapçıda dolaşırken birden kitabını alıverdim.
hikayeler güzel bir çırpıda okuyor insan. bazı yerlerde etkileniyorsun da hatta. çok güzel betimlemeler, evet ya dedirten çok güzel gözlemler var. ben kendisini pek tanımadan, tercihleri konusunda fikir sahibi olmadan önyargısız bir şekilde okudum kitabı. çok beğendiğimi söyleyebilirim. tavsiye edilir.

ancak eleştirilerim de var tabi ki. bir kitap eleştirisi yazabilecek yetkinlikte görmüyorum kendimi ama hisssettiklerimi anlatmaya çalışabilirim. bence bir yazarın kitabında kendisini bu kadar ele vermesi çok hoş bir şey olmamış. yazar kitaptaki son ve en müthiş hikaye olan geçici keskinlikler i yazdıktan sonra karar vermiş bence kitabı yazmaya. ve bunun içinde daha önceden yazıp yarım bıraktığı bazı hikayeleri sonlandırıp kitabı derlemiş. özellikle bir kaç hikayede, yazarın uzun bir süre ara verip tekrar yazmaya oturduğunda, kendisini hikayeyi bitirmek zorunda hissettiğini hissediyorsunuz. dolayısıyla, bir hikaye kitabı okurken, yazarın hikayeleri dışındaki gerçek dünyaya ait düşüncelerini öğrenmek, bir nebze de olsa rahatsız ediyor sizi. yani şahsen ben okurken, hikayeleri onları yaşamayan birinin yazdığını hissetmeyi sevmedim.

bu ufak sayılabilecek olumsuzluğun yanında hikayeler gerçekten bence hoş. özellikle finaldeki hikayeden, kurgusundan ve aşk ı anlatımından etkilendim.
içindeki en güzel hikayelerden biri "ansızın her şey" olan murathan mungan kitabı.

--spoiler--

Ona, ilk romanını imzalatmıştım. "Sizi ilk bununla tanıdım" dedim.

"Doğru bir başlangıç," dedi "Ben de ilk bunu yazmıştım."

--spoiler--
herkesin okuduğu yerde en az bir kere "evet tam da hissettiğim gibi" dediğini tahmin ettiğim her zamanki dudak büktüren usta hikayelerden oluşan kitap.
"geçici kesinlikler" adlı son hikayenin kahramanıyla birlikte aşkla uçuşa geçebiliyorsunuz istanbul semalarında. ve nickimi alırken şahsıma ilham şeysi olan "dedenin kulak cinleri" nin geçtiği hikaye "yedi kapılı kırk oda" nın son hikayesi olmasıyle, bu kitabın son hikayesinde "masal cini" nin geçmesi tatlı bir tesadüf olsa gerek. abartmak gibi olmasın annemin kalburabastısı gibi.

bak inanmazsan ne diyor;

"o gün aslında bana değil, salonunda asılı duran aynada kendisine baktığını, kendisinden nefret edecek kadar uzun bir süre baktıktan sonra hıncını almak için aynaya indirdiği o yumrukla birlikte çıtırdayarak içine gömülen aynada benim masal cini gibi ansızın uyanmış olduğumu sonradan anlayıp öğrenecektim"..

her ne kadar benimki yanlış yazılmış olup ilk bakışta italyanca gibi dursa da bu tesadüfün tadını bozduğuna pek inanmam, hahahayt der geçerim kısaca hatta.
okumuşumdur aylarca oneydilan ı vaneydilın olarak ve sonradan gülmüşümdür kendime götümle çünkü. *
Kitapta yer alan ' Ansızın her şey' adlı hikayeden bir alıntı;

--spoiler--
Ani ölümler karşısında en sert biçimde hatırlanıyor gövdenin kırılganlığı. Onun ölümüyle birlikte varlığım eksildi gözümde. Zavallı ve değersiz şu gövde sanki artık kullanılmayan eskimiş bir silahtı. O yaşarken bir kez olsun ona dokundurmamış, ondan esirgemiş olduğum için bir hayıflanma, bir yazıklanma değildi yalnızca, ruhun gövdelenmesinden cismin anlamına kadar uzanan binlerce kapı içimde hiç susmayan bir tartışmaya açıldı.
--spoiler--
Bugün okumaya başladığım ve ilk hikayeden oldukça keyf aldığım bir eser.
Eldivenler adlı hikayeden alıntıdır.
--spoiler--
Birinin her şeyinin merak etmeye başlamak aşkın ilk göstergesidir bana göre. galiba bazı kadınlar tam da bu noktada kocalarının ceplerini karıştırmaya başlıyorlardı.
okurken evet bende boyle hissetmistim nerden biliyor bunlari dedirten kitaplardan.
Murathan Mungan'ın öykülerden oluşan kitabı.Bu yazarımızı bu kadar geç keşfettim için üzgünüm.Okumamı sağlayan buradan 'kitap önerisi' başlığından bir arkadaşın entrysi idi.Sağolsun.kitaptan da şöyle ufak bir alıntı bırakalım.şu üç cümlede kendi çocukluğunu,gençliğini, yetişkinliğini bulacak çok kişi olduğunu düşünüyorum.

hayatı,annesinin gözleriyle gören bir çok çocuk gibi o da yıllarca annesinin gözleriyle baktı babasına.geceleri muayenehanesinde tek başına karanlıkta oturup radyo dinleyerek içki içen adamın yalnızlığını hissetti belki;ama anlamadı.babasını anlaması için büyüyüp erkek olması gerekti.