bugün

"elleri getirin elleri
diyorum, bir şeye karşı koymaktır günümüzde aşk."
"Saatlerimize bakıyoruz hiç yoktan
Çok uzaklara bakmaktır, diyoruz, durmadan saate bakmak"
UÇURUM

Bir agaç sürüsünün üstünden
Çok agaçli bir agaç sürüsünün üstünden
Kesilmis limon dilimleri gibi düsüyor günes
Votka bardagimin içine
Benim olmayan bir sevinç duyuyorum.

Kesiyorum durdugumuz yeri ortasindan
Ey görünüs! seni bir yerinden hiç anlamiyorum
Dibimde degil ayaklarimin, damarlarinda
Derinligini orda tutan, orda harcayan
Uçsuz bucaksiz bir uçurum.

Zamanla degil, bir yerde
Benim olmayan bir seyle yaslaniyorum
Geçiyorum ilk seklimi tüketerekten
Agir agir yanan bir tugla harmanini
Billurdan sarkaçlariyla.

Kalbim, sersemligim benim..
MASA DA MASAYMIS HA

Adam yasama sevinci içinde
Masaya anahtarlarini koydu
Bakir kaseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasini koydu
Pencereden gelen isigi koydu
Bisiklet sesini çikrik sesini
Ekmegin havanin yumusakligini koydu
Adam masaya
Aklinda olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
Iste onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onlari da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanindaydi gökyüzü yaninda
Uzandi masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranin dökülüsünü koydu
Uykusunu koydu uyanikligini koydu
Toklugunu açligini koydu.
Masa da masaymis ha
Bana misin demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandi durdu
Adam ha babam koyuyordu.
"Masa da masaymış ha" diyerek şiire bakışımı tamamen değiştiren edebi mucit.ikinci yeniciler in en realist şairi.
metin altıok; şair'e selam durmuş memleket oteli'nde!

sorularım var sana
duyulsun bilinsin diye,
bir şairin nedir gittiği.
önce şuna cevap ver;
ruhi bey dediğin de
sahi kimin nesiydi?

senin tenine giydiğin,
günlerden sökülüp
yeni baştan örülmüş,
o uğursuz ürperti;
düğüm düğüm tersiyle
neyin kefaretiydi?

ve bir ömür boyunca
özellikle akşam vakitleri,
elin içkilere giderken
mendilinde kan sesleri.
söylesene çaresiz
içinde kıpraşan neydi?

sadece ürpertiler mi,
sevgili edip sen öleli
adını ne koyarsan koy,
oteller de değişti.
bir kenti kullanmanın
unutuldu tüm inceliği.
hiçbir şiirine "buda fena değilmiş" diyemediğim muhteşem şair.
sadece masada masaymış ha adlı şiirinin bilinmesinden ve kendisinin de sadece o şiirle anılmasından şikayet edermiş.
"Bir sure bakisiyoruz karsilikli
Ben uykudan uyanir uyanmaz
Benimle siir gibidir bu
Tam karsimda ama yazilmamis
Durmadan bileniyor aklimda"
Ne çıkar siz bizi anlamasanız da
Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar
Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.
bitti o sevda kesildi çığlıkları martıların
su gibi bitti, suya karşıt gibi bitti
itti kıyıyı adına deniz dediğimiz şey
unuttuk ikimiz de her türlü yetinmezliği
kaybetti kumarda gözlerim
kaybetti kumarda gözleri.

bir koru rüzgarlandı göğüs boşluğumuzda sanki
uzaklaştı ağaçlar birbirlerinden
yakınlaştı ağaçlar birbirlerine
yani... her soluk alıp verişimizde bizim
bir mekik gibi kalbin
bir mekiği gibi kalbim
işleyip durdu bu yitikliği yeniden.

ne kaldı
farkında mısın bilmem
gündüzler..
gündüzler biraz azaldı.

Edip Cansever
EY !..

Bu böyle kimin gittiği? Sen dur ey!
Belki de ellerimiz mi? biraz ince, biraz da çok kelimeli!
Bu sanki niye durduğumuz mu?
Ay, pencere, göz! Siz git ey!
Kim bilir neyi saldığımız bu da, yalnızlığımız gel
Yırtıcı kuşları mı gözlerimizin, onlar mı bu sürüylen
Yoksa onlar mı işte seninle sevişme biçiminde
Oysa sevgimiz yerde, kara sevda sen uç ey!
Sen usul, ben yavaş, kime yaraşır bu sessizlik
Kim biner bu gemiye insandan kıyılar yapılırken
Yetmez mi dalgası vursundu azıcık gözlerimize
Gözlerin gözlerime, siz bak ey!
Su sen de olmasan insan çıldıracak mı
Hiç yoktan bir yerlere mi gidecek belki
Olsun neresi olursa, git karanlık ama git
Gecemizde duranı sen kal ey!
Benim bu çok elli, bu çok gözlü delişmen
Çok bildim sana yaraşır olmayı günlerce
Şunu sevdim, şuna özendim, şununla yetindim sonunda
Ben miyim şimdi nerede, ben çok ey!
Bir ağaç sürüsünün üstünden
Çok ağaçlı bir ağaç sürüsünün üstünden
Kesilmiş limon dilimleri gibi düşüyor güneş
Votka bardağımın içine
Benim olmayan bir sevinç duyuyorum.
Kesiyorum durduğumuz yeri ortasından
Ey görünüş! seni bir yerinden hiç anlamıyorum
Dibimde değil ayaklarımın, damarlarında
Derinliğini orda tutan, or...da harcayan
Uçsuz bucaksız bir uçurum.
Zamanla değil, bir yerde
Benim olmayan bir şeyle yaşlanıyorum
Geçiyorum ilk şeklimi tüketerekten
Ağır ağır yanan bir tuğla harmanını
Billurdan sarkaçlarıyla.
Kalbim, sersemliğim benim...*


Edip CANSEVER
ÖYLEDiR

Her sevda başlangıçtır bir yenisine
Öyledir, her yoğun günün sonu
Ezip geçer yalnızlığın burukluğunu.

Sen ki kendinden uzak binlerce tepedesin
Bir kentin alınışını seyreden, onurlu
Eski bir askerle içicesin.

Kent alındı, gece, şehrayin
Uzandın bitkin yatağına
Şurup dursa da dışarıda
Bıkkınsın, içindeki şenliği itersin.

Sürekli utkulardır mutluluk
Sustukça duruldukça yitersin.

Sabahtır sümbüller açmış çadırında
Ellerin bir başka kentin varışlarında.
söyledim miydi sana
bir düş olduğunu onun
ödünç aldığım
iki beklenti arasında bir düş
onunla en yakınken uzanıyorum senin yanına
onunla iç içeyken sarılıyorum sana
çekilince ondan özlüyorum seni
çünkü sen,
sen benim sevmemin başlangıcısın olsa olsa...
Şiirler yazdım, kitaplar okudum
Elimde bir bardak aldım, onu yeniden oydum
Derinlerde kaldım böyle bir zaman
Kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan
Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları
Söyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum
insanın insana verebileceği en değerli şey yalnızlıktır...
edip cansever
Bir plak gibi dönüyor gökte mavilik
Sesi asağıda, çok aşağıda
Üstünde bir duvarın. Duvarsa
Dondurma yiyen bir çocugun eli sanki
Taşmış akıyor
Öpüyor toprağı kanatan, nar çiçeklerini.

Öpülüyorum bembeyaz çimlerinde yalnızlığımın
Sonsuzluk yarın.
küçük iskender'in en sevdiği şair.
*
cemal süreya'nın "her şeyin fazlası zarardır ya fazla şiirden öldü edip cansever" dediği şairdir.
''soruyordun
ilkyaz iste
uyanıp bir bahçeyi dinliyoruz
tenhalık böyle'' dizelerine sahip, beni bende bulduran bir şair.
bir papatya ne kadar uzağı görebilirse
o kadar yakın kalplerimiz birbirine
kıl gibi ince istanbul yağmurunun altında
esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
ben ruhi bey nasılım ... vazgeçemediğim. ruhi bey gibi olmak isteyeşim,belki de hayata serzenişimin sorumlusu. anıların, yalnızlığın, düşlerin en anlamlı şairidir. Aslında benim için hayattır.

'Sanki hiç kimselerin kullanmadığı bir gün kalmış bana.' ( bilmez miyim hiç )
'Bir ölü nedir ki bir ölüm nedir
Acıyla kirlenmektir, acıya sevinmektir.' (cenaze kaldırıcısı adem)
canını sevdiğim...