bugün

2 temmuz 1993 tarihinde sivas ilinde gerceklestirilen katliamdan yarali olarak kurtulmasina karsin komadan cikamayarak hayatini kaybeden turkce sairi.

(bkz: bir aciya kiraci)
kumdan kaleler 'evde yoklar' şiirine beste de yapmıştır,iyi ki de yapmıştır...
kucaklıyor beni metin altıok
aldırma diyor gülerek
yaşamak görevdir yangın yerinde
yaşamak insan kalarak
2 temmuz 1993 günü din tacirleri tarafından yakılan madımak oteli'nden ağır yaralı olarak kurtulmuş, 9 temmuz günü hayata gözlerini kapamış şair, ressam, aydınlık bir yüz.

insan dediğin saçaktaki
güvercinin farkında olacak
ve bir çiçek açacak kendince
bu aşk var ya bu aşk;

dikkat!
yangında ilk kurtarılacak.**
"Sevmeye başlayınca birini
Kendimi yıkıp yeniden kurarım
çünkü;
Bu yeni bir aşktır
ve temeldeki yerini mutlaka alacaktır.
Dikkat!..
Yabancıların inşaat alanına girmesi tehlikeli ve yasaktır..."

dizelerinin yaratıcısı, her şiiriyle duyguları alt üst eden, şiir sevmeyeni bile şiire aşık edebilecek kadar 'kendine özgü' şair.
izmir' li, dtcf mezunu, işçi partisi üyesi, kara kutu' nun yazarı idi.
35 yazar, ozan ve aydının yakılarak katledilmesi ve oteli ateşe verenlerden de ikisinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan sivas katliyamı sonrası komadan çıkamayarak hayatını kaybetti.

" Ben o gün öldüm gülüm,
Bir daha ölmem artık. "
-neden-
neden
hep
boş
bir
bardağa
yüksünmeden
boyun eğer
sürahi?
yanacağını önceden kehanet eden şair.güzel insan

kızının 2000 yılında yazmış olduğu şiir

kandır can veren kan dökenin de gövdesine
delik deşiktir uykusu, kan damlar döşeğine

sofrasında ekmek kanar bölününce sımsıcak
kan sızar su testisinden, ince ince dibine

kan döken kurtulamaz eline bulaşan kandan
sinekler üşüşür bıraktığı parmak izlerine

silinmez hiç bir şeyle, akan insan kanıdır
toprak bile içemez, sindiremez onu kendine

sen söyle altıok metin, dökülen sıcak kanı
ki kan sıçrasın senin de incinmiş şiirine
savrulur küller, bir geçmiş arkada kalır. kimse dönüp bakmaz gerisine ve biz sadece yananları, yakılanları şiirleriyle, şarkılarıyla hatırlarız. işte o şairlerden ve yazdığı şiirlerden biri;

bir acıya kiracı

sen ey kendiyle yetinen;
fosforun yeri gece.
ne yapar gecesiz ateşböceği?
belki anlamsız ve delice
kumrunun inanılmaz yuvası
bir direğin tepesinde.
ama boşluktur biraz da
bir kuşu biçimleyen.
bence böyle seni bilemem.

sen ey kendiyle yetinen;
ne derlerse desinler
su eğimine gidecek.
sen şaraba banılmış ekmek;
deltasıyız bütün sözlerin
ve söz sonunda bak nasıl
senle bana gelecek.

sen yarım kalmış bir aşkın
kaçınılmaz sürgünü,
katlanan göğsündeki kayaya
sen orda şimdi bir hüznü köpürt,
ben bir çocuğa su vereyim burda.
ben ki kiracıyım bir acıya

sen imzalarsın sabah akşam
defterini bensizliğin,
bense kanla öderim
kirasını kaldığım evin.
bir takvimi tersten açardık
eğer isteseydin.

sen ey kendiyle yetinen;
artık suyumuz bulanık,
bir güneş bile olsa sonunda
yolumuz kırık, önümüz karanlık
ve ağır tuğrası alnımızda
padişah yalnızlığın
ama yine de umudumuz kalabalık.
(#1990919)
aşağıdaki muhteşem şiiri her okuyuşumda ya da duyuşumda gıpta ettiğim insandır.

SARIL BANA
Bu yaşıma geldim, içimde bir çocuk hala
Sevgiler bekliyor sürekli senden.
insanın bir yanı nedense hep eksik
Ve o eksiği tamamlayayım derken,
Var olan aşınıyor zamanla.

Anamın bıraktığı yerden sarıl bana.

Anıların kar topluyor inceden,
Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne.
Ama yine de unutuş değil bu,
Sızlatıyor sensizliği tersine.
Senin kim olduğunu bile bilmezken.

Sevgiden caydığım yerde darıl bana...

metin altıok
Hüznü bol ozanlardan. çeşitli mısra oyunlarıyla şaşırttı bizleri . yandı gitti de onda şaşırmadığımız , kendisinin tahmin ettiği biçimde ölen adam.
bilen bilir uzunca tanımlara sıfatlara ihtiyacı olmayandır.. metin altıok denmesi yeterlidir..
son deyiş te "Bir şey var dokunur bana/Yüzüme uymayan iğreti adım." demesiyle beynimin birkaçbin hücresini ayırdığım insan.
(bkz: soğur cehennem bile)
(bkz: metin altıok şiir ödülü)
"Heybesinde yılan
işaretleri,
Baldıran zehiri
Yüzüğünün içinde
Ve yanında
Kav taşıyan ben;
Tekinsizim size göre
ibret için yakılması gereken."
izmir bergama doğumlu büyük şair.
sadece anlattığı şeylerle değil, anlatış biçimiyle de farklılaştırır kendini, biraz da bu sebepten farklı ve büyük şairdir.
alevler, yangınlar üstüne şiirler yazmıştır. bir acıya kiracı'yı okurken, sanki bir şeyleri tahmin ettiği sezilir, yapı kredi yayınları'ndan basılan baskısında da zaten bundan biraz bahsedilir.

kapağındaki fotoğrafını iyi betimleyen bir isimdir. bütün şiirlerini iyi özetleyebilecek bir şiir, ve bütün hayatını iyi betimleyebilecek bir kapak fotoğrafı...

sıvas'ta, madımak oteli yangınında hayatını kaybetmiştir.
Sair, Yazar
Metin Altiok kendini siire adamisti. Sair olmanin günün tehlikesini bir sis çani gibi duyurmak oldugunu vurgulayan bir sair Altiok. 13 Ocak 1991 tarihinde Cemal Süreya Siir Ödülünü aldigi gün, "Ben hayatla tam anlamiyla karsi karsiyayim. Aydin olmak muhalif olmayi gerektirir. Aydin karsi koyan insandir, kafa sallayan insan degil," diyordu.

Madimakta girdigi komadan, 8 Temmuz 93 te ayrildi aramizdan.Sivas sana verdik senden isteriz.Canli verdik, canli isteriz
şair, yazar, ressam. şeriat düşkünü bağnaz rezil insanların yaktığı o an ki başta bulunan kişilerin de söylediği şu sözler çıkmıyor aklımdan;
- toplumla askeri karşı karşıya getirmeyin. nasıl bir saçmalıktır ki adamlar çıldırmış bir şekilde oteli ateşe verirken yan tarafta askerler polisler bön bön bakıyor. kınıyoruz efendim kınıyoruz.
sezen aksu'nun, sözleri metin altıok'a ait kavaklar şarkısını söyledikten sonra "ne yazık ki bu şarkının şairi de ormanlarımızla aynı kaderi paylaştı" diyerek tüylerimi diken diken eden, rahmet ve saygıyla andığımız şair.
(bkz: yol sarkisi)
1941 bergama doğumlu şair-felsefeci-ressam.
2 temmuz 1993 sivas katliamından yaralı olarak kurtulup 9 temmuz'da aramızdan ayrılmıştır.

kucaklıyor beni metin altıok
aldırma diyor gülerek
yaşamak görevdir yangın yerinde
yaşamak insan kalarak /zülfü livaneli

--spoiler--
metin altıok ne düşünürdü?

metin altıok'u anlatmak.. şu an hiç kolay değil. eşit ağırlıktaki iki ayrı duyguyu, aynı anda ve çok yaşıyorum. metin altıok eşimdi, arkadaşımdı, dostumdu. bu yanıyla bu benim özel acım, yüreğime saplanan bir hançerin kanayan yarası. öyle de kalacak.

şairdi metin altıok!... felsefeciydi, yazardı. beyaz kağıtlara desenler çizer, dere taşlarını ince ince oyardı. güzel şevler yaptı doğrusu, zor olanı başardı. aydın bir sanatçısıydı bu güzel ülkenin. şimdi, pir sultan abdal dergisi için bu yazıyı yazarken, metin altıok'un pir sultan abdal derneği üyesi olmadığı geldi aklıma. üye olmayı düşünmezdi de. sivas'a gitti!... giderken "alevi-sünni" kaygılar, düşünceler taşımıyordu. pir sultan abdal derneğinin bu "şenliği (!)" düzenlemiş olması da metın altıok'un "muhalif" aydın kişiliğini hiç mi hiç etkilemedi. etkileyemezdi de/ pir sultan deyişlerini, türkülerini severdi, doğru. ama, şivan perwer'i de severdi, hale gür'den ege türküleri dinlemeyi de.
metin altıok böyle bir durumda ne düşünürdü sorusuna yanıt arıyorum günlerdir. üzülür, acı duyar, öfkelenirdi. olayın şoku ile önce güzelce bir içer, sarhoş olurdu. sonra da oturup aydınlık gazetesindeki "kara kutu" köşesi için şöyle bir yazı yazabilirdi:

"türkiye'nin bu gün içinde bulunduğu toplumsal ve düşünsel yozlaşma, zorunlu olarak, bir aydın sorgulamasını da beraberinde getirdi. örneğin, son zamanlarda islami fanatizmin yösterdiği tırmanışı yazar aziz nesın, türkiyeli aydınların görevlerini yapmamalarına bağladı. fanatizm hangi noktada uç vermişse, aydınların görevi, onu o noktada ezmektir' diyen aziz nesin aydınlan duyarsızlıkla suçladı, "

metin altıok böyle başladığı yazısını şu sözlerle sürdürürdü:

"... aydın olmaya giden yol muhalif olmaktan geçer. muhaliflik ise tavır koyarak yapılır, doğru adına, iyi ve güzel adına yanlışın, kötü ve çirkinin üstüne gitmeyen kişi aydın değildir. türk aydım kimi muhaliflerin başına gelenlerden ürkmüş ve neme lâzımcı bir konuma düşmüştür. bu konuma düşenler bir dereceye kadar bağışlanabilirler. ama uzlaşmacı aydınlar (bu nasıl aydınlıktır bilinmez) her türlü değere musallat olan birer kültür zararlısına dönüşmüşlerdir."

metin'in evimizde oturduğu koltuk boş şimdi. çalışma odası sivas'a giderken bıraktığı gibi duruyor. yukarda, tırnak içine alarak yazdığım satırları o'nun 24 mayıs 1993 günü yayımlanan kara kutu' sundan aldım.

evet, türkiye'li bir aydın, büyük bir sanatçıydı metin altıok...

nebahat altıok
--spoiler--
kavaklar'dan aldığı parayla evine ilk buzdolabını almış şair. eli, kalemi değil, üstü başı kanlı olandır. ilginç ki şiirlerinde "yanma" vurgusu ne kadar belirgindir...
felsefe öğretmenliğini yaptığı bingöl şiirlerinin dönüm noktasıdır..
bir çok şiiri bu küçük şehrin kaldırımlarında, rakı içmiş vaziyette kurgulanmış ve yazılmıştır..

'ah kavaklar
ardımsıra ıslık çalar..'