bugün

(bkz: yaşamak direnmektir)
bir duruma ya da olaya tepkini belli etme biçimi.
teslim olmaya ısrarla karşı koyma.
haksızlığa, onurun ayaklar altına alınmasına, sığlaşmaya, yozlaşmaya, güçsüzün ve farklının ezilmesine, suskunluğa, yargılamadan cezalandırmaya karşı durmaktır.
bu isimde jack london'ın çok güzel hikayelerinden oluşan bir kitabı var.
susmamaktır. bağırmaktır avazı çıktığı kadar.
ezilenin yanında olmak, ezenin karşısında durmaktır direniş.
pilli bebek şarkısıdır. nefistir.

http://www.youtube.com/watch?v=Hy0PkUOBges&feature=related

sayende peşinde koştuğum kendi kaderim..
düştüm boşluğum karanlığını taşıyor..
sahipsiz kalmış bir söz gibi seni sevmek..
ve çok çok önce yenilmişim sana bilmeyerek..
belki olmuş olan bu belki yalan..
her sorgu yalan sensin tek kalan..
bu akla ziyan bir armağan benim midir..
keşke pilli bebek meşhur olmasaydı şu güzelim şarkılar facebookta paylaşıla paylaşıla piç olmasıydı denilen şarkılardan yalnızca bir tanesidir.
bir şarkı bu kadar yakıp yıkmamalı insanı dedirten pilli bebek şarkısı.
''En sağlam direniş: Kalbi temiz tutmaktır.''
bazen estetiktir. http://www.youtube.com/watch?v=azWVPWGUE1M
el mi yaman bey mi yaman?

görsel
kardeşime göre; iki kişinin devişmesi eylemi.
anneme göre; yazık yahu gencecik çocuklar.
babama göre; orospu çocuğu polis.
bana göre; talcid.
DiRENiŞ DÜNYAYı ARKANA ALıP ANADOLU'YA MEYDAN OKUMAK DEĞiL; ANADOLUYU ARKANA ALıP DÜNYA YA DiRENMEKTiR.

BAŞBAKANıN SAÇıNıN TELiNE ZARAR GELSiN iŞTE SiZ O ZAMAN GÖRÜN SiViL DiRENiŞi.
mahallemizde top oynamaları engellenen çocukların toplanıp her yer taksim her yer direniş şeklinde bağıran çocukların yaptığıdır. bağzı sağ görüşlü amcalar üzerlerine hortumla su sıkıp, evlerinde fantazi amaçlı kullandıkları buhar makinelerini çalıştırdılar. çocuklar sıcakta iyi gider şeklinde suyu karşıladılar. buhar maskesi olarak yaprak kullanan çocuklar anne babasının "ne bağrınıyon len sokakta" şeklinde çığırması sonucu dövülerek evlerine alındı. her şeye karşı konuşabilmektir direniş.
bu günlerde her aydın türk gencinin mottosu.
“GEZi PARK” NE iSTiYOR!

1. “insan onurunun” üzerinde hiçbir otorite tanımıyoruz.
2. Şiddetle kazanılacak bir zafer bizim zaferimiz olamaz!
3. Biz teknolojiye karşı değiliz, ancak onu doğanın özgür ruhunu ve bedenini tamamlayan bir mücevher gibi kullanma taraftarıyız.
4. Biz “cumhuriyetin” çocuklarıyız. Kültürel algımızın temelinde “demokrasi”yatar. Bu nedenle “laiklik” bizim için sahip olduğumuz modern değerleri koruyacak olan demokrasinin en vazgeçilmez unsurudur!
5. Hiç kimse bizi hileli yorumlarla içerisine demokrasi dahil edilmeye çalışılan din öğretileri karşısında secdeye kapatamaz. Özellikle, ondaki çarpıklıkları çok iyi görmelerine rağmen, gençliğin zihnini bundan korumayan kendi menfaatleri için onu toplumda yeniden güçlü bir otoriteye dönüştürmeye kalkan hem siyasetçileri hem ilahiyatçıları hain olarak ilan ediyoruz.
6. Biz insanların yaşam kültürüne müdahaleye de karşıyız. Ancak dinin eğitim anlayışını gasp etmesine de karşıyız. Bizler kendimizi sanatta, sporda, bilimsel faaliyetlerde faaliyet göstererek gerçekleştirmek istiyoruz. Geçmişi “geçmiş” olarak öğrenmek istiyoruz, günümüzü ve geleceğimizi onun emrine verecek şekilde değil!
7. Biz eğitimde darbe değil içerik reformu istiyoruz! insanlar nasıl giyinirse giyinsin nasıl inanırsa inansın eğitimin kapıları asla ve asla onlara kapatılamaz! Geçmişte bu hatayı yapanları da asla affetmiyoruz ve onları halkını insanını gerçekten sevmemiş olan hainler olarak ilan ediyoruz!
8. Bizim yaşam tarzımızda inanç ve ibadetin karşılığı “sanat”tır. Çünkü biz bu çağda yalnızca sanatın insanı bencillikten arındırıp özgür bir şemsiye altında olgunlaştırdığına inanıyoruz. Sanat, insanlara ilkelilik, sabır, üretkenlik, farklılığa karşı duyarlılık kazandırmaktadır. Kendini tanımış, ne istediğini bilen özgüveni yüksek bireyler ötekiyle yarışmaktan ziyade asıl kendisini aşmaktan zevk alır.
9. Biz, geçmişin sömürü ve tahakküm içeren ataerkil aile yapısına karşıyız, bugünün güçlü anne ve demokrat baba modelli aile yapısına değil. Hatta bu yeni aile tipinin, bencilliğin ve yabancılaşmaların hat safhaya ulaştığı bu çağda birey için en vazgeçilmez servet olduğu kanaatindeyiz. Ancak aileye vermiş olduğumuz bu değer kadını karanlık çağların esaretlerine mahkum etmenin maşası yapılmamalıdır. Kadına kızlık zarına göre değer biçen; cinsellik, kendisine evlilik içindeki görev olarak algılatılıp seks işçisi yapılan; çocuğu erkek için doğuran araç pozisyonundaki annelikle hiçbir vatandaşlık hakkına kavuşturulmayan kadın profilini besleyen her türlü inanca, geleneğe şiddetle karşıyız.
10. Gençlerin üzerindeki Ortaçağ algılarının yarattığı esaret psikolojisi sökülüp atıldığında biz inanıyoruz ki gençler aile büyükleriyle ve akrabalarıyla daha fazla zaman geçirmeyi isteyeceklerdir.
11. Bir şekilde Çocuk Esirgeme veya Yaşlılar Evinde bulunan kişilerin yaşadığı mağduriyetlerin, çocuklara “piç” muamelesi yaşlılara” terk edilmiş değersiz moruk” muamelesi yapılmasının, temelinde de hizmet personelinin bu geçmişin çarpık değerlerini taşıması yatmaktadır. Oysa personel, hem Ortaçağ kültüründen arınmış hem kapitalizmin vahşetinin farkına varmış bilinçli insanlardan oluşsa hizmet kalitesi son derece yükselecektir.
12. Bizim esas derdimiz Tayip Erdoğan değil dünyadaki ZULÜMDÜR. O bu zulmün işlerlik kazanmasında kullanılan sadece bir piyondur. Sistemin bizi köşeye dayatması ve onun çaresizce ve bazen de (kadın konusunda) bencilce yapıştığı münafık politikaları sabrımızı taşırmıştır!
13. Biz, dünya topyekün ayağa kalkmadıkça yalnız bizim ülkemizde bir devrim taraftarı değiliz, çünkü bunun devamlılığına müsaade etmeyeceklerini görüyoruz. Ancak kapitalizm konusunda halkını bilinçlendiren, koruyan modern bir yönetim istiyoruz.
14. Eğitimde ve her alanda fırsat eşitliğine azami dikkat verilmesini istiyoruz. Vergi ve cezalarda sabit fiyat uygulaması değil yüzdeli orantısal denge gözetilmesini istiyoruz. Misal “kırmızı ışık ihlali”yapan memura da 100 tl patrona da 100tl olmamalı ceza. Herkes gelirine göre ceza ödemeli, vergi vermeli diyoruz.
15. Temel hak ve hürriyetler bahane edilerek geçmiş uygulamalardan oluşan hataların intikamını almaya yönelik Türkiye Cumhuriyeti’ni bölücü taleplere karşıyız. Bu tehdit olmadıkça insanların temel hak ve hürriyetleri en yüksek seviyeye çıkarılmalıdır. Samimiyetle çözümün bir bölünme gerektirdiğine inananlara da onun zamanının bu zaman olmadığını söylemek isteriz. Modern, güçlü ve gelişmiş bir Türkiye gelecekte sömürgeci zihniyetler karşısında daha büyük iş görecektir. Bu uğurda ben dinimden vazgeçebiliyorsam sen de milliyetçiliğinden taviz verebilirsin.

TC'nin kuruluş felsefesinde Kürtlere bir ayrımcılık kesinlikle yapılmamıştır..ben de özerk bir Laz devleti kurmaya kalksam benim de başım ağıracak kadardır herşeyin özü...iddia edilen ilk ayaklanma gerekçeleri Laikliğe karşı bu başlı başına geçersizdir bugün....aklı başında her insan iyi ki laik bir ülkedeyim diyor çünkü...diğer milliyetçilik talebi için gerekli bir sorun bulunmamaktadır..çok kapalı kalan bölgeler hariç heryerde Türkçe kullanılabilmektedir..toplum gerilmese karma bir toplum olabilmiş tüm çeşitliliği ile...ve evet Türkçeyi konuşamayan Kürt kardeşlerim özel bir eğitim desteği almalı ve onlara bazı kontenjanlar da verilmeli...bunu ötesi emperyalizme hizmettir...arkana kapitalist piçlerin desteğini alacaksın bana sosyalistlik tafrası atacaksın...en sonunda sen fakir ben fakir yaşasın ötekiler olacak..hadi sen embesilsin ama beni bu filmde aktör yapamayacaksın...anlaşılamayacak birşey yoktur.."Ne mutlu Türküm" gibii bazı karşı tarafı kaşıyıcı faşist çağda kendimizi lanet faşist Avrupa'dan korumak adına ürettiğimiz abartılı unsurlar kamusal alanlarda bir dayatma olmaktan çıkarılabilir ama her insan çok hevesleniyorsa etnik kimliğini kültürel anlamda övmeye sevmeye ve "ne mutlu Lazım, Kürdüm,Çerkezim vs. deme hakkında sahip olmalıdır ama bunların üstünde Anadoluda yaşayan halklar topluca Türk diye adlandırılır bunun en birinci nedeni Anadoluyu işgal ediyor olmandır gerizekalı...ve hakikatte hiçbir kapitalist seni sevmez...s..kmek isterr!!!...Türkiye Devleti PKK'yı muhatap alarak çözüm getiremez bu memlekete..kendine PKKyı rehber edinmiş adama ben samimiyetle yanaşamam...benim hassasiyetlerim NE OLACAK....ben gül bebek mi yaşadım bu memlekette benim de bin türlü sıkıntım var...Tüm partilerin tasfiyesini istiyorum!!! demokrasiyi işletmek şöyle dursun ülkeyi kaosa sürüklüyorlar HiÇBiRi YENi TÜRKiYEYi iFADE ETMiYOR...gençliğe güven vermiyor...TABAN DEĞiŞTi TEPEMiZDE YA GEÇMiŞiN HESABINI SORMA ÇABASI iÇiNDE TiRANLAR YA ORTAÇAĞ HAYALi iLE YAŞAYANLAR YA DA BU ÜLKENiN ÖZ EVLATLARINA TAHAMMÜL EDEMEYEN ARiSTOKRAT SOYSUZLAR VAR!!! yetttttiiiiiiiiii defolun oralardan defolun!!!!!.....
GEZi PARK’tan ilknur ÜNSAL
Lev Tolstoy'un kendisini ölümsüzleştirmek adına yazdığına inandığım harika eseri. Dünyanın belki de en iyi kitabı.
yeniden sokaklardadır. kararlıdır. tek yumruktur.

gitmeyecektir.

görsel
Türkiye'yi güzel kılan olaylardan biri. En azından bi süre bademlerden ayrılıp düzgün düşünebilen insanlarla bişeyler yapabiliyosunuZ.
Solcuların bir başka bok çıkarma faliyeti, gezi direnişi diye saçmaladıkları yetmedi şu anda da küçümen bazda mal mal eylemler yapıp adına direniş diyorlar olm siz kime neye karşı direniyorsunuz amk bu ülkenin yönetildiği yer belli siktirin gidin orda yapıyorsanız birşey yapacaksanız bunun dışında yaptığınız şeyler arkadaşlarla evde oturmaktan sıkıldık bir dışarı çıkalım dedik kategorisine girer taksimde yaptığınız şeyin inandığınız ideolojiye yada ülkede yanlış gördüğünüz uygulamaların düzeltilmesine ne katkısı oldu daha hala bilmemnere kantin direnişi ebesinin amı yarrak direnişi diye ötüp duruyorlar şunuda belirtmeliyim ki bu entry hak aramak amaçlı eylem yapan işci gruplarını hiçbir şekilde kapsamamaktadır ortada hak arama olduktan sonra her türlü eyleme saygımız var elbet.
http://24.media.tumblr.co...uelb2C9e1rqfml8o1_500.jpg
bazen sizi çocukluğunuzdan yakalar ve siz anlamını bilmezsiniz. açlığa, karanlığa, soğuğa karşı durduğunuzda herşey sizin minik yüreğinizde yavaş yavaş anlam kazanır.

kobane'deki çocuklar gibi.
Türkiye'de bu tür eylemler sadece şımarıklıktan yapılmamıştır...
Özellikle 68 Kuşağı gençlik önderleri başta Deniz Gezmiş,Yusuf Aslan,Hüseyin inan olmak üzere direnişlerini anti-emperyalist ve tam bağımsız bir Türkiye mücadelesi üzerinden kurgulamışlardır.
68 Kuşağı ve 70'ler solunun fraksiyonel mücadeleleri içerisinde yöntemsel ayrışmaları ve yanlışlıkları kabul edilebilir bir durum olsa da temeldeki anti-emperyalist duruş faşist '80 darbesine kadar değişmemiştir.
Bugün gelinen noktada ise ülkemizde "Direniş eylemlerini yapabilecek şımarıklar" (!) da kalmamıştır.
Hakim oligarşik siyasal yapılanma siyasal iktidarını önce hegemonik daha sonra otokratik bir hale sokmuş, benim güzel yurdumun necip insanı ise "Olsun çalıyorlar ama çalışıyorlar" şeklindeki sağlıksız/çarpık düşüncesini, "Dini imanı bilir bunlar" referansı ile pekiştirip, yolsuzluklar ortaya çıkınca "Yalandır yalan" diye kendini avuta dursun, Kaç-AK saraylar ve ultra lüks uçaklar ile zirve yapan totaliter eğilimin uygulayıcı kadrolarının icraatları sonucu bugün Türkiye fiilen 1936 Almanya'sı haline gelmiştir...
1936'da sandıkla ve "Milli irade" ile Almanya'da iş başına gelen Hitler'in daha sonra gittiği yol ve sonuçları bilinmektedir.
Bugün Türkiye'de de halk borçlandırılmış ve "istikrar kaybolur, kriz gelir" psikolojik algısı yerleştirilerek prangalanmış,bürokratlar haklarında hazırlanan dosyalar, yasa dışı dinleme kayıtları ile biat ettirilmiş, medya önce susturulmuş daha sonra tamamı ile "yandaş" hale getirilerek "Haber Alma Kaynağı" olma vasfından "iktidar odağının propagandasını yapma ve psikolojik savaşını yürütüme" aygıtına dönüştürülmüş, iş dünyasında Cumhuriyet tarihide görülmemiş bir sermaye transferin yaşanması ile yeni ve doğal olarak yönetici oligarklara bağlı bir büyük sermaye sınıfı oluşturulmuş,muhalif gazeteci,asker,yazarlar temeli çürük iddianamelerle hapse atılmş ve ülke tam bir "Korku imparatorluğuna" dönüştürülmüştür.
işte bu nedenledir ki bugün gelinen noktada başlıkta kısacık bir kelime gibi görünen "Direniş", Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik bir devlet olarak kalabilmesi için herkesin her türlü "Demokratik ve Yasal Platformda" neo-istibdatçı zihniyete karşı geliştirmesi gereken tavırdır.
Not:Burada yapılması gerekliliğinden bahsedilenin anarşist bir direniş değil, bir tavır olarak "demokrasi direnişi" olduğunun altını özellikle çizmekte fayda görüyorum...
tanka, tüfeğe, topa, obüslere karşı gerekirse hiç bir silah kullanmadan yapılır. adelet için, vatan için, namus, şeref, izzet ve haysiyet için yapılan eylem.

allah mücahidlerimizi eksik etmesin.

cenk-cihat-şehadet!