bugün

inanmak inanmamaktan daha kârlıdır. şizofrenlik veya değil, fark etmez. ya varsa? sorusu inanmayan birinin zihnini yer bitirir.
Din halkin afyonudur.
"dindar olmasınlar da kindar mı olsun bu gencler he, mına kodumuın chplileri sizi"
-rte başkan.
Daha sonra müslümanlar neden bize öcü gibi bakıyor. Sen adama şizofren veya deli dersen kimse seni tebrik etmez. Bunu diyen kişiye hakaret etsek ne tepki vereceği merak konusu. Eminim mahkemeye hakaret davası açar. Edit: kim cinler ufolara binmiş dediği de ayrı bir merak konusu.
var olmayana var muamelesi yapmak ondan çekinmek olsa olsa bi şizofrenin işidir. zaten var olanina inanmak ve kendini var olanlarin varliklarina göre programlamak ise akıl sahiplerinin işi.
olmadiğina inandiğin, var olanlarin varliğini inkar çabasi..
orasi psikolojinin araştirma alani.
din, insanoğlunun beyninin ürettiği bir hayaldir, sanal ve manevi bir virüstür...
Son 1500 yazısı din ile ilgili olan yazarın iddiası.
Benim gördüğüm tek şizofren sensin dostum.
insan kendini koruma iç güdüsü ile her eylemini gerçekleştirir.
insanın yaptığı fedakarlık dahi kendisi için kendi vicdanı yahut karakterim dediği üst benliği içindir.

Din insanların işine yarar. insanın en temel problemlerine cevap verir.
insanlar din sayesinde hayata güvenle tutunurlar.
Ve dinin dogmatik olması da buradan gelir. Zira hayatı dine göre düzenlersiniz.
Eğer şüpheye mahal olursa tüm hayat düzeniniz kayar. Boşlukta hissedersiniz.

insanın içinde tabii ki bu inancı -insanın işine yaradığı için - besleyen şeyler vardır.
bu güdü ile zihniniz size oyunlar oynar. Aslında zihin denen de sizsiniz fakat kendinizi kandırarak yapıyorsunuz birçok şeyi.
tüm bunların özü olan bencilliği kafamızın en karanlık yerine büyük bir günah olarak gömdüğümüz için süslüyoruz yaptıklarımızı. O yüzden bu kendini kandırmışlık ortaya çıkıyor.

Bu oyunlar hayattaki tesadüflere, doğa olaylarına, rüyalara, mitolojik unsurlara vs. anlam yükleme konusunda özellikle işe yarar. Dinin de şizofrenik tarafı buna benzer.
Yani aklımız dine -rüzgarda savrulurken bir dala tutunur gibi - tutunduğunda onu kendimize gerçek yapmak için çevredeki her olguyu değerlendirebilir.
Rüzgarın sesini yorumlar ilahi mesaj çıkarır, tuhaf bir canlı görür cinlere bağlar ..
Bu şekilde aklımızdaki doğaüstü olaylara inanma istenci yükselir. Bu istenç ne kadar yüksek olursa tanrıya o kadar çok bağlanırız.
Tabii ki buradaki tanrı dinlerin anlattığı tanrıdır. Agnostisizmin olabilir dediği türden değildir.

Sadece tanrı ile de kısıtlı değildir bu durum.
insanlar başka insanlara da böylesi mucizeler atfedebilirler.
Fan olmak, mürit olmak, taraftar olmak, seçmen olmak da aslında bunun küçük ve belli belirsiz örnekleri bence.
Zira böyle fanatik durumlarda aidiyetimiz beslenir, gururlanırız.
Bu gururda "ruh " vardır, maddenin dışında da bir güç varlığının gizli bilinci vardır.

Bir yandan da insanda doğal olarak var olan bu inanma isteği belki de varoluş için lüzumludur.
Zira inanç bir ihtiyaçtır. Belki de evren var olduğunda ve bilinçli canlıyı var ettiğinde bu ihtiyacı da kendiliğinden bilinçli canlıya vermiş oldu.
Bu yönden bakınca da kendi kendini tanımak isteyen bir bilincin "tanrı " olabilme ihtimali var sanki.
doğruluğu kesin olan düşünce.