bugün

iki tarafın da birbiri hakkında çok fazla şey bildiği durumlarda "kirli çamaşırların ortaya dökülmemesi için" işleyen denge durumu.

örneğin, akp her türlü boku yemektedir, ama hürriyet yazamamaktadır, aydın doğan da her türlü boku yemektedir ama akp ortaya dökememektedir*. işte dehşet dengesi denen olay budur.
göstermelik bir denge oyunundan ibaret olan nükleer güç üzerinden sidik yarıştırmanın kaygılardan beslenen primitif blöf yöntemlerinin bir araya geliş formunun dengesidir.

amerika birleşik devletleri 6 Ağustos 1945'te Japonya'nın Hiroşima kentinde ilk atom bombasını patlattı. 9 Ağustos 1945'te Nagasaki kentine atılan atom bombası da patlayınca savaşın sona erdiği ve müttefiklerin galip geldiği açıkça ortaya çıkmıştı. Elindeki atom silahlarını kullanan amerika birleşik devletleri bu gücünü bütün dünyaya ispatlamıştı.

aynı zamanda vahşet saçan ve yıldırım harekatı adı verilen savaş taktiğine çok güvenen almanlara geniş coğrafyasının yardımıyla dur diyebilmiş olan sovyetler birliği de savaştan en az zararla kurtulan bir diğer büyük devlet olmayı başarmıştı.

bu durumda karşı karşıya kalan iki devlet birbirlerine olan üstünlüklerini ispatlamak zorundaydı. esasında sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği'nin birincil çöküş nedeni olarak gösterilebilecek nükleer silah merakı o anda başlamıştı. varını yoğunu nükleer güce harcayan sscb 1949 yılında başarıya ulaşmıştı.

daha önce de dediğimiz gibi nükleer güç kullanmak için değil korkutmak için varolan bir güçtü. zira bugün bakıldığında II. Dünya Savaşı'nı bitiren bombaların günümüzde dahi etkileri görülmekte. Soğuk Savaş süresince tarafların elinde bulunan nükleer silahlarla Hiroşima ve Nagazaki'yi bombalamak için kullanılan silahların karşılaştırılması mümkün bile değildir. Buna rağmen halen etkisini sürdürmekte olan radyoaktif kirlenmenin kat kat güçlü silahların kullanılmasıyla ne gibi sonuçlar doğuracağını tahmin etmek pek de zor sayılmaz. Taraflardan biri elindeki nükleer gücün tamamını karşı tarafın nükleer gücünü tümüyle yok etmek için kullansa dahi bunda başarılı olacağının garantisi bulunamaz. Örneğin ABD'nin bütün nükleer silahlarını Sovyetlerin tüm gücünü bir kerede tüketmek için kullanmış olsa ve bunu başarmış olsa bile SSCB yakınındaki Avrupa ülkeleri bundan çok kötü etkilenecekti. Bu devletlerinse birçoğunun ABD müttefiki olduğunu zaten biliyoruz. ABD'nin kendi toprakları da, silahların yıkma, yakma ve ani radyasyon etkilerine maruz kalmaktan kurtulsa da uzun süreli radyasyon kirlenmesinden çok büyük ölçüde zarar görecekti. Dehşet Dengesi de tam olarak bu tehlikelerin göz önünde bulundurulmasıyla birlikte bu gücü fiilen kullanmadan karşı tarafı saldırıdan veya direnişten caydırma gibi bir dayanağa sahiptir.

(bkz: alıntı değil alın teri)