bugün

the fountain in soundtracklerinde yer alan bir clint mansell çalışması. son bir dakikasında giren koro ile hugh jackman ın eriyerek kaybolması ve ölümsüzlüğe uçması gözlerin önünden bir türlü gitmez.

ing. 'ölüm dehşete giden yoldur'

edit:

bu şarkı için ne dediler?

dannykelly: It's like nothing I've ever heard before. I'm as careful with it as I am anything precious. First time I heard Death is the Road to Awe I was rendered speechless - and that was before I saw The Fountain (most profound and touching film I've ever seen) in the cinema, and I now have that moment Tomas walks out from the dark to see the object of his quest with the sun behind it to add to the awe.

Kuna_phi: Some people say that you won`t be able to appreciate the "Death is the road to awe" song without first watching the movie... (._.) That was not the case for me...I first listened to this track then the movie..I love it..
the fountain in ana fikri, filmin müzik albümünün nadide parçası. filmde final bölümünde, en can alıcı yerde çalıyor. clint mansell in en az lux aeterna kadar nadide bir eseri.

düzenleme: bence ruhu en çok yansıtan çeviri şudur;

"ölüm, haşyete giden yoldur."
clint mansell'in the fountain filmi için yaptığı muhteşem harika parça.
Olağanüstü bir kalitede kaydedilmiş içinizde fırtınalar kopartan parça.
size gerçekten sorgulatan parça.*
Lux Aeterna'dan yada requim for a dream'deki herhangi bir parçadan çok daha iyi olan muhteşem bir eser. clint mansell'in kariyerindeki doruk noktası.*
http://www.youtube.com/watch?v=5EPNFJTesqU

(bkz: oy oy)
ruhu dinlendiren clint mansell eseri. her gün bir kere dinlenmesi önerilir. ruhu dinlendiren başka bir eser için (bkz: by the waters of babylon)
ölüm huşuya giden yoldur.
Nerde masonlar şöyledir, yahudiler böyledir, maskeli kötü adamları ifşa ediyoruz diyenler varsa videolarına bu müziği koyarlar. Bu yüzden biraz ayağa düşmüştür. Fakaaaat bu ayağa düşme sanmayın ki ilkelliğinden kaynaklanır, müziğin ruhundaki ışık o kadar yoğun ki karşıdakiyle arasında kaç tane perde olursa olsun, karşıdaki kişi ne kadar karanlıklara bürünmüş olursa olsun bir şekilde aydınlatıyor. işte her türden insanın müziği sevmesindeki temel sebep budur.

ilk dinleyişim filmden çok daha önceydi. Sessiz bir şekilde dinledim önce, kendisini ilk andan itibaren fark ettirmeye başladı. Notalar kendi aralarında uyumlu denemez, çünkü notalar öyle bir araya gelmiş ki birlikte müziği ortaya koymak için kendi ruhlarından feragat etmişler. Bütün notalarda müziğin kendi ihtişamını hissediyorsunuz, kendisininse sadece ölü bedenini duyabilirsiniz. Geriye kalan ruh bütünleşme de var etmiş kendisini.

Filmi izlemeden önce dinlemiş olmama rağmen yani filmden bağımsız olarak beni gereken ruh haline sokmuştu. Aynı şeyi bu müzik olmadan filmi izleseydim, söyleyemezdim herhalde. Bu boyutta incelendiğinde filminin de ötesine geçtiği son derece açıktır. Bir huşu, bir bilinmezlik, mistizm, bir yandan döngüsel ilerlerken diğer koldan yeni notaların girmesinin verdiği bütünleşme ve keşif duygularının aynı anda yansıtılması... kısacası herşeyiyle hissettirir verilmek isteneni filmi olmasa bile. Filmle birlikte dinlemenin tek faydası o peşinde olduğunuz tam olarak anlayamadığınız fakat ona ulaştığınız anda onun o olduğunu anlayabildiğiniz mistik ruh haline bir sima verebilmektir.
https://www.youtube.com/w...GtnaehsPHGXL&index=54

filmini de izleyin.