bugün

kısacık ömrü boyunca iki darbe, üç darbe niyetine ve neticeleri itibarıyla darbe hükmünde muhtıra, üç darbe girişimi görmüş biri olarak; şahsi deneyimlerin ışığında halkımıza aktarmak istediğim deneyimler:

- darbe girişimlerinin başarısızlığında, faillerin karılarının rolü büyük. adam güvenerek karısına söylerse, karısı 'en yakın' kankasına, o da kendi 'en yakın' kankasına söylüyor ve böylelikle darbe deşifre oluyor.

- darbelere karşı çıkarken demokrasiyi tüm kurumlarıyla değil; sadece işinize gelen yönleriyle savunursanız, meşruiyet tabanınız defolu oluyor ve sonraki nesil darbecilerin hedefi olmaktan kaçamıyorsunuz. 28 şubat, böyle bir eksik demokrasi algısının sonucudur. (Bundan 28 şubat'ın faillerinin demokrat oldukları sonucunu çıkaran aptaldır).

- darbeye karşı direnmek insanlık gereğidir. çünkü uygar dünya, insanın ve daha büyük ölçekte ulusların kendi kaderini tayin hakkını tanımıştır. bu hak hiçbir gerekçeyle kısıtlanamaz, engellenemez. kimse, bu hakların üstünde, bunları gölgeleyen kutsal değerler varsayarak, bunları geçersiz kılamaz.

- darbeye karşı çıkarken idamı savunmak, bir başka aptallıktır.
bir kere zaten hukuken darbecileri idamla yargılama şansınız yok.

ikincisi, geleceğin darbecileri ve terör için bunu düşünüyorsanız, yarın beklenmedik bir iktidar değişikliğinde (anap'ı hatırlayan var mı aranızda) ipin sizin boynunuza geçme olasılığını da düşünün. binali yıldırım'ın yenikapı konuşması ibret verici bir örnektir: meydanda şiirlerinden alıntılar yaptığı nazım hikmet, kaçmasaydı idam edilmiş ya da öldürülmüş olabilirdi (gerçi memleket hasretiyle uzakta ölmesi de idam hükmündedir.)

- ülkeye en özgür anayasayı getiren 1960 darbesi (ki bu onu meşru kılmaz) dahil, tüm darbeler abd desteklidir ve bilfiil icraatın içindedirler. 1980 darbesi öncesinde devrimci - ülkücü çatışmasının okullardan mahallelere yayılması sonrasında bu çatışmaları alevi - sünni ayrımıyla körüklemek için cia ajanları çorum, yozgat, tokat, sivas, elazığ, malatya, maraş hattında fink atmışlardır. bu da herhangi bir darbeden siyasi çıkar bekleyen herhangi bir siyasi odak veya oluşumu, iş birlikçi ve vatan haini yapmaya yeter.

- darbeciler, kurumlara yerleşirken onlara 'ne istedilerse veren' yetkililerin de suç ortaklıkları söz konusudur.
özür dilemek, aldatıldığını söylemek yetiyorsa, hapishanelerde bunu söyleyen hiçbir sanığı tutma hakkınız yok demektir. adalet, ya vardır ya yoktur. birisi adalet karşısında 'daha eşit' konumdaysa, o çakma bir adalettir. ülkede de darbe değilse de, bir 'ben yaptım oldu' rejiminin hakim olduğunu gösterir. hukuki meşruiyeti yoktur.

- darbeleri hükümsüz kılacak tek çözüm; yasama, yargı ve yürütmenin bağımsızlığı (kuvvetler ayrılığı), din ve devlet işlerinin ayrılması (laiklik), sayıca azınlıkta olan etnik ve sosyal grupların da yönetimde temsil edilebilmelerini sağlayacak; ayrımcılık gözetmeyen kamu yönetimi, kadın - erkek eşitliği ve bilimi esas alan bir eğitim sistemidir.

- akp ve taraftarları, bu saydıklarımın çoğuna katılmayabilir; ben yine de ırak'ın işgali teskeresine oy vermeyen vatansever akp milletvekilleri olduğunu unutmadım. bu yüzden, demokrasimiz sadece oy vermekten ibaret olsa da, vatandaşların yarısından çoğu diğer hak ve yükümlülüklerinin yeterince farkında olmasalar da, eksik ve sakat da olsa, parlamenter sistem demokrasi mücadelesinde darbe rejimlerine karşı korunması gereken bir mevzidir.