bugün

clive owen'ın işte budur dedirten filmlerinden biridir...film 2027 yılında insanların çoğalamadığı ve tüm dünyada iç karışıklıkların çıktığı bir ortamda geçiyor..

--spoiler--

insanlar kaçak olarak başka ülkelere gidiyor,şehirler bombalanıyor,dünyadaki en genç insan ise 18 yaşındaki bir genç kız...18 yıldır hiç bir bebek doğmamıştır,mucize eseri olarak bir kadın hamile kalır ve theo*onu güvenli bir şekilde ülke dışına çıkarmalıdır.

--spoiler--

film mükemmel çekimleriyle izlenilesidir.
orjinal adı: children of men olan ve 1 aralık ta gösterime giren yeni bir sinema filmi.
(bkz: son umut)
mehdi beklentisinin disa vurumudur.

--spoiler--
babasinin belli olmamasi, herkesten gizlenmesi, insanlarin bebegin sesini duyduklarindaki tepkileri, onca askerin arasindan gecip gidebilmesive bu esnada bazi askerlerin istavroz cikarmasi en cokta bunun bir mucize olusu bu gorusu desteklemektedir. cocugun zenci, britanyanin basindan atmaya calistigi gocmen bir kadindan dunyaya gelmesi ayri bir inceleme konusudur.
--spoiler--
seyredilmesi gereken son derece sürükleyici ve başarılı efektlere sahip bir film. ayaklanma sahneleriyle size hem acıma hem de korku-gerilim duygularını aynı anda yaşatıyor. ayrıca ilk 20dksında uyutma özelliğine sahip olan film sonradan seyirciyi sanki canlandırıyor.
acaba neden insanlığın çocuğu şeklinde çevrilmemişdir ki.öyle ki fragmanda children of men i görüp arkadaşlar hadi son umut a gidelim dediğinde ne oldupunu bi süre idrak edemeyip "aman ne gideceğiz ona?!"tavrı takınmama neden olan film. klasik amerikan bilim-kurgu filmidir.daha iyileri çekilmemiş midir? tabii ki çekilmiştir ama yüreği drama dayananlar için de gidilesidir.
en kısa zamanda kamera arkasını izleme isteği uyandıran film. senaryosu kurgusu fena değil. fakat kamera açıları ve kamera hareketleri çok iyi. özellikle orman yolunda düştükleri pusuda kamera araba içinde nası öyle hareket ediyor? o sahneleri nası çekmişler merak ettik.
çoğu sahnede kamera hiç değişmiyor. sürekli birini takip edip etrafında dönüyoruz, sonra tekrar takip ediyoruz. güzel film velhasılı kelam.
vasat bi konuyu muazzam şekilde anlatan sinema filmi. 2006 yapımıdır.

--spoiler--

Michael Caine in oynadığı Jasper Palmer karakterinin yaşadığı ortam süperdir.
Clive Owen (Theo Faron) ın Jasper in evine* Kee (Claire-Hope Ashitey) ile geldiğinde Jasper ile yaşadığı diyalog aklıma kazınmış komik sahnelerden biridir.

Oh fuck !
Fuck you!

Doğum sahnesi *ilginçtir.Gerçekten doğurdu mu die düşündürtür. Aralıksız çekimler, kameraya kan sıçraması takdir edilesidir.

--spoiler--

izleyin, izletin. http://www.imdb.com/title/tt0206634/
--spoiler--
ne oluyor lan havasında geçen, oldukça gerçekçi çekimleri ile helal olsun dedirtmiş film.
ayrıca gelmiş geçmiş en mükemmel kovalamaca sahnesine sahiptir. her şeyi ayarlayıp arabayı kaçırırken arabanın marşı basmaz ve karakter arabayı ittirerek kaçırır, kaçtığı adamlar da ensesinde. yarıldım izlerken.
--spoiler--
slavoj zizek'in filmin görüntüleri eşliğinde yaptığı yorumlar için:
http://youtube.com/watch?...p;mode=related&search=
uzun ama bir o kadar da mükemmel sahneleriyle beni kendisine hayran bırakmış, 2006 yapımı, alfonso cuaron'un yönettiği film. şimdiden en iyi ilk beş film sıralamama girmiştir.

--spoiler--
bunlar arabayla giderken yolu kestikleri, motorsikletle gelip julianne moore'u öldürdükleri sahne dört, clive owen'ın bebeği ve kızı kurtarmak için peşlerinden gittiği sahne altı dakikadan fazladır. böyle görüntü yönetmenliğine can kurban valla.
--spoiler--
etkileyiciliğinin büyük bir kısmını bugün filistin, sudan, lübnan gibi ülkelerde yaşanan toplumsal kırılmaları avrupanın merkezine yerleştirmesi oluşturmaktadır.
slavoj zizek'in yere göğe sığdıramamakta haklı olduğu süper film..

ayrıca;

--spoiler--
theo : who's the father?
key : whiffet. i'm a virgin.
theo : sorry?
key : that'd be wicked, eh?
theo : yeah, it would
--spoiler--
clive owen'in çocuk elinde, binada yürürken, milletin şaşkın, hayran ve büyülenmiş bakışları, filmin en güzel sahnelerindendir.

michael caine için bir şey demeye lüzüm yok tabi... yine harika...
çok beğendiğim bir film. filmle ilgili can alıcı noktalar da zaten benden önce belirtilmeye çalışılmış. lakin en hoşuma giden noktadan bahsetmeden edemeyeceğim:

--spoiler--
genelde gelecekte geçen(ve hep ingiltere'de geçen) distopya örneklerinde ortalığa tamamen hakim bir kolluk kuvveti görürüz. bu o kadar insan hayatına işlemiştir ki kolluk dediğimiz olay çevrede görülmekten ziyade olayların merkezinde yaşanır olmuş. lakin bu filmde kaos var. tıpkı yüz yıllık açık toplumların(ne kadar açık o başka entry konusu) bir anda totaliter garnizonlara dönmesi mantık sınırlarını biraz zorlamaktaydı. bu sebeple bu filmde devlet umudunu trt 4 vari propaganda araçlarını kullanıyor. komik ses tonundaki sesli "bilinçli vatandaş" çağrıları. "gördüğünüz şüpheli olayı rapor edin" temalı afişler ve tv programları. bunların hepsi bize bir kaosun resmini çiziyor. children of men de bu yanıyla gerçekçiliğine bir on puan daha katıyor.(atilla dorsay gibi oldu kendimden tiskindim)
--spoiler--
bir migren krizinde yeteri kadar güçlü olmayan ağrı kesici gibi. kamera çekimleri başarılı, ama kompozisyon genel itibariyle başarısız.

yine de güzel bir deneysel film. başı sonu bir zaten. bitiyor ama fark etmiyorsunuz.

maykıl keyn ve jülyen mur iki isim.

--spoiler var--
zaten filmin başında jülyen öldüğünde diyorsunuz ki "hadi lan ne biçim film bu".

sonra maykıl ölüyor.

sonra da abimiz.

ve film bitiyor.
--spoiler var--
arabanın pusuya düştüğü sahnenin akıcılığı ve tek kamera çekimininin izleyiceye çok zevk verdiği film. hele ki o motorsiklete kapı çarptırılması sahnesi yok mu. bitiyorum.
--spoiler--

dünyanın sonu hakkında sağlam bi teoriyi anlatan film. izlerken şöyle bie hisse kapılıyorsunuz: "evet böyle bitcek galiba..." sonradan kadının karnında bebek olduğunu anlayınca sanki o an dünya gerçekten de kurtulmuşcasına umuda kapılıyorsunuz.
bence önemli bi nokta; başroldeki adamın kuzeninin dünyanın en özel sanat eserlerinin sahibi olması ama yemekte oğlunu konuşturmayı bile başaramamasıydı. dünyanın geldiği noktaya, oğlunun uyduruk bir oyuna bağımlı olmasına ve ilaçlarla yaşamasına seyirci kalmak zorunda olması kısa bi sahne olmasına rağmen oldukça akılda kalıcı.
filmin sonunda yine açık bi kapı bırakılmış olması da güzel; tamam başrol öldü, ama adamın yaşadığı hayat anlamsızsa bile ölümü en azından anlamlı diye teselli buluyorsunuz resmen.

--spoiler--
atmosferiyle sizi öyle bir içine alıyor ki film bitince şükredip gidip çocuk sevesiniz geliyor. clive owen filmin atmosferini öyle güzel yansıtıyorki, örnek bir oyunculuk. gerçek zamanlı, cut sız 2 meşhur sahnesi ise zaten dillere destan.

--spoiler--
kamptan kaçarken arabanın çalışmadığı sahneler gerçekten geriyor insanı. ayrıca ormanda tuzağa düştüklerinde arabaya atılan molotof kokteyli ve motorsikletlilerin düştükleri sahneler tek kelimeyle müthiş.
--spoiler--
patlama-çatışma sahneleri hariç kötü, çok kötü bir film. ne konusu ne kurgusu... biz ne izledik, noluyoruz nidalarıyla son yarım saatine girilen, bitiminde ise tabula rasa nev'inden mal gibi kalınan postmodern distopyamsı film şeysi. çok kötü, çok..

imdb'de 147. sırada.. nasıl bir anlayış bilemiyorum.
her türlü klişeden uzak, bilim-kurgu türüyle hemen hiç ilgisi olmadığını düşündüğüm ve beni gelecek konusunda ciddi kaygılara sürüklemiş muhteşem film...
"i can't really remember when I last had any hope, and i certainly can't remember when anyone else did either. because really since women stopped being able to have babies, what's left to hope for?"

"en son ne zaman biraz olsun umudum vardı gerçekten hatırlayamıyorum, ve başka birisinin de umutlandığını hatırlayamadığıma eminim. kadınlar bebek sahibi olamamaya başladığından beri, umutlanacak ne kaldı ki?"
post apocalyptic şiarı baz alarak çekilmiş görsel bir şölen. oyunculukların dışında vermek istediği distopik mesajı gayet net veriyor.
beklentilerimin karşılığını veremeyen film. açıkçası ben daha iyisini bekliyordum.
clive owen'ın taksiyle üstdüzeyde olan bi arkadaşını görmeye gitmesi esnasında dışarıyı izlerken çalan "the court of the crimson king" adlı crimson king şarkısı gibi daha bir sürü sahnelere cuk diye oturan müziklere sahip, soundtrack albümünün indirilmesi iyi olacak olan filmdir.
konusu her ne kadar iyi olmasa bile distopik filmler arasında üst sıralara yerleşebilecek filmdir. güzeldir izlenmesi gerekeninden bi filmdir.