bugün

kadınların vücuduna "mal varlığı" diyebilen bir yazar. yazar ne yazar ne yazamaz derler. yorumsuz.
bana eskisi kadar ilgi göstermeyen ademoğlu. kpss'ye hazırlanıyor bir yandan, e bir yandan da iş yoğun olunca arka planda kalıyoruz ister istemez. *
şu anda her zaman olduğu gibi öyle bir özleniyor ki, bunu kendisi bile tahmin edemez. gülüşüne kurban olduğumun sevdiceği. gel ulan artık! *
kendini özletmiş olan candır, kardeştir...
kendini közletmiş olan yazardır. haşlaması daha güzel olur diyor, bir porsiyon istiyoruz.

ekleme: espriyi anlamayana bir tık kadar uzağım.
(bkz: christian panucci)
nickini şimdiye kadar hep "cembsg" olarak yanlış okuduğumu fark ettiğim yazar.
ne kadar zormuş senden ayrı kalmak, bugün bir kez daha öğrendim. hem de daha fazla yüreğim burkularak, ve canım yanarak. ne çok isterdim şu an, ömrünün ve benim ömrümün başladığı günü senin kollarında, o koskoca cenneti taşıyan gözlerine bakarak kutlamayı. ama minçik kaldı, nasıl olsa o da olacak, hem de defalarca diye düşünerek fazla üzülmemeye çalışıyorum.

daha dün gibi aklımda seninle kurduğumuz ilk diyalog. bir beşiktaş muhabbetiyle başlayan, zaman zaman geyiğin dibine vurduğumuz o muhabbetler... birbirimize bir görünüp bir kaybolmamız... birbirimizi fark etmeden başka başka insanlara aşık olduğumuzu sanmamız... acı çekmemiz, yorulmamız, gözyaşlarımız, nefretimiz, sevgilerimiz... hepsi ama hepsi, biriktirdiğimiz onca anı bir gecede, en dürüst, en yalansız, en güzel ve en özel şekilde birbirimizi bulmamızı sağladı. yaşanan bütün pişmanlıklar ve güzellikler, mutsuzluklar ve nefretler, çelişkiler ve kararlar; hepsi ama hepsi bizim içinmiş meğersem.

ilk buluştuğumuz günü saniyesi saniyesine hatırlıyorum. o otobüse binerkenki heyecanımı, normalden bin kat daha uzun gelen yolu da hatırlıyorum. sonra servise binerkenki kalp atışlarım; biliyor musun, o kalp hala seni düşündüğünde, seni hayal ettiğinde o anki kadar hızlı, o anki kadar heyecanlı. sonra gözlerimizin ilk buluşması, kokunu ilk duyduğum an, hepsi yüreğimde, aklımda, hayalimde, gerçeğimde.

ben hayatımda mutluluk adına, huzur adına, aşk adına, umut adına ne varsa kollarında yaşadım. seninle olduğum anların her birinde zaman dursun diye o kadar çok yalvardım ki tanrıya... kavuştuğumuz an zaman dursa... kimse nerede olduğumuzu bilmese... sormasa keşke.

şimdi ise, evet tam şu an yanıbaşında olmayı o kadar çok isterdim ki. benim için, senin için en özel, en kutsal gün bugün. senin doğmanla şekillenmiş aslında hayatım. senin doğmanla başlamış benim de kaderim yazılmaya. o yüzden ruhumda kocaman bir festival var sanki. ve bir o kadar da burukluk, yanında olamadım diye.

sen... sen iyi ki varsın. sen iyi ki hayatımdasın. sen iyi ki kalbimdesin. seni aklımdan bir an olsun çıkarmıyorum. asla da çıkarmam. öyle bi işledin ki yüreğime, kimse söküp atamaz seni benden. sen iyi ki benimsin. ben iyi ki seninim. iyi ki biz olduk. bu konudaki minnettarlığımı anlatacak hiçbir dil yoktur dünyada, eminim bundan.

sen olmasaydın şu an yaşadığım mutluluğu, aylardır yaşadığım huzuru, hasreti, bekleyişi, vuslatı yaşayamazdım. sen olmasaydın, ben de ben olamazdım sanırım. hı hı evet.

yaşadığım süre boyunca, ve ondan sonra da seni mutlu etmek için elimden gelen her şeyi yapacağım. söz veriyorum.

belki cebimde beş kuruş yok şu an. belki değerini ölçebilecek bir doğum günü hediyesi olsa -ki aslında öyle bir şey olamaz da hadi oldu diyelim- yine de alamayacağım.

ama sana ömrümü veriyorum. sonsuz sevgimi, sadakatimi ve aşkımı veriyorum. sana dünümü, bugünümü, yarınımı veriyorum. sana hayallerimi, umutlarımı, beklentilerimi, korkularımı veriyorum doğum günü hediyesi olarak. kabul edersen, dünyanın en mutlu insanı ben olacağım sevgilim.

iyi ki doğdun birtanem. doğum günün kutlu olsun.

aaa bak fonda ne çalıyor:

i love you vu vu vu vu
cause you tell me things i want to know
and it's true vu vu vu vu
that it really only goes to show
that i know that i, i, i, i,
should never never never be blue *
doğum günü en içten dileklerle kutlanası, nice mutlu yıllarda görülmek istenen abi yazar kişisi.* *
doğum günün kutlu olsun canım kardeşim.

mutlu, sağlıklı, huzurlu bir ömür senin olsun...
(bkz: nice sağlıklı huzurlu ve mutlu yıllara)
gecikmeli olsa bile doğum gününü kutladığım, ulu sözlüğün eski yazarlarından olan hafız.
(bkz: özledim)
gördüğümde arada bir yanlışlıkla "cembsg" diye okuduğum ve bu kısaltmanın zihnimde yarattığı kendiliğinden gerçekleşen ayıp açılımdan dolayı kendi kendime bir küfür yollamanın akabinde, "cemsbg diye okunacak! cemsbg!" diye kendi kendime tembihte bulunduğum saygıdeğer yazarın nickidir.*
uyudukça özlenen. horultusuna kurban olayım der, öperin.
ihmal paşa camii nden cenazesini kaldıracağım adam...
bağırsaklarından kokoreç, işkembesinden şırdan yapmak istediğim. koyuna ne hacet...
(bkz: #6488296)

kendisi;
ya türkiyede yaşamayan birisi
ya kız.
ya küfürbaz bir kız.
ya türkiyede yaşamayan bir kız.
ya da mal.
kendisi;
hem türkiyede yaşayan birisi
hem erkek
hem küfürbaz bir erkek
hem türkiyede yaşayan bir erkek
hem zeki
hem esprili
hem anlayışlı
hem uykucu
hem inatçı
hem şişman
hem sevimli hem de bi şey olabilen bi şişman
hem dürüst
hem saygılı
hem dost
hem arkadaş
hem eş
hem sevgili
hem aşktır

(bkz: kime göre neye göre)
(bkz: bana göre) *

tüm bunların dışında
hem öğretmen
hem kanku
hem enişte
kimilerine göre hala, elti, görümce
hem kuzen
hem yeğen
hem abi
hem evlat
hem torun
hem amca oğlu... * *
harbiden de
(bkz: cembsg)
(#9177597)
ilgili konuda sonuna kadar haklıdır. sen gel adamların memleketini işgal et, halkını sik at, katliam yap, ondan sonra bir de utanmadan kilisesine minare dik. fırat olsa yek yeaaa derdi.
zengin oldgunu tahmın ettıgım şahıs..
baya bi parası var..
çoh var çoh..
ne kadar çok seversem seni, o kadar çok mutlu oluyorum. bu aşk değil. aşktan çok daha öte bir duygu.
düşünüyorum da, ne kadar zordu oysa sevmek. hele ki böyle uzaktan uzağa. ne yalan söyleyeyim, yürümez diyordum. sevmek istiyordum ama cesaretim yoktu. üstelik böyle zor bir ilişki, aklımın ucundan bile geçmiyordu. o kadar yorgun, o kadar kırılmış, o kadar korkaktım ki sevmeye. ve aslında o kadar açtım ki sevilmeye.

eğer şu an, şu dakika, şu satırları yazarken bile ellerim titriyor, gözlerim doluyorsa, boğazım düğüm düğüm, içim düğün yeri gibi oluyorsa bunun nedeni sensin.

sen.

sen.

sen benim bütün kelimelerimsin aslında. söylemek isteyip söyleyemediğim her şeysin. bazen umutsuzluğumsun. bazen kızgınlığımsın. bazen kocaman bir korkusun benim için. ifade edemediğim her şeysin.

ama en çok, herkesin imrenerek bana bakmasını sağlayan gülümsememsin. içimdeki, yüreğimin her köşesindeki cennet bahçesisin.

ve her şeyin başlaması için bana kuvvet veren cesaretim, dermanım kalmadığında beni kollarımdan tutup beni kaldıran dayanağımsın.

sen huzursun. aklıma her geldiğinde beni kendimden geçiren aşksın. yalnızlığımı korkmadan yaşayabileceğim tek dostumsun.

seni kaybetmekten korkmuyorum desem yalan olacak. aslında yazdığım ve yazamadığım her şeyden biraz daha fazla bir şey ifade ediyorsun benim için. her güzel şeyden biraz fazlası var sende sanki. belki bu yüzdendir korkum. beni bilirsin, yere göğe sığdıramam seni. korkmam kendimi sana anlatmaktan, seni sana anlatmaktan. şımar istediğin gibi. aslında daha fazlasını hak ediyorsun ya, elimden gelen şimdilik bu kadarı sevgili. ama bundan sonrası için de söz vermek zorlamayacak senle yanıp tutuşan kalbimi.

ben,mutsuzluğumu seninle paylaşarak dağıtabilirim. acımı seninle paylaşarak azaltabilirim. ben seni değil etrafımda, yöremde yakınımda; gece rüyamda, gündüz hülyamda bile görsem, melek olur uçarım mutluluğumdan. aklımdan hiç çıkmadın ya, çıkmıyorsun ya, belki ondandır, 2 sene 7 aydır yerden metrelerce yüksekte yaşamamın nedeni...
(bkz: bsg mobile)
çok mühim bir şahıs. ömrümün sonuna kadar yanımda kalası. sevdiceğim.