bugün

engin bilgisi ve anlattığı güzel hikayeleriyle insanı mest eden yazar, araştırmacı. tasavvuf için gönlünü ortaya koymuş ilim ehli. dinlerken bazen anlamsız yere gözlerinizin dolduğunu hissettiğiniz. allah' ın en büyük sığınağımız olduğunu hatırlatan.
islam tasavvufunun günümüzdeki bayan temsilcilerinden biridir. konuyla ilgili yazıları gayet anlaşılır bir dilde kaleme alınmıştır. sesini dinleyip, gözlerinizle de görünce cemal isminin ona ne kadar yakıştığını fark edersiniz.
görsel
konuştuğu şeyler hakkında yorum yapamam ancak ses tonu sürekli ağlamaklı olduğundan ağla da bir rahatlayalım demek istiyorum. teşekkürler.
(bkz: http://www.cemalnur.org/)
Gerçek bir aşık.
kendisi öyle bir kibre sahiptir ki şeytanı kıskandırır.

şeyh torunudur seçilmişlerin çocuğudur. Çok bilgilidir o yüzden halktan cahillerle sohbet etmez önüne gelene tepeden bakar. Budizm ile islam'ı aynı noktada güzelce yoğurur sonra "hepimiz tüm iyi insanlar cennette buluşacağız inşallah" gibi şeyler sayıklar.

Gülen cemaati ile yakındır dinler arası diyalog hesabı.

kısacası tasavvufçuları sevmem hele hele elit takılıp ona buna tepeden bakıp sonra "hepimiyz kaydeşiz" diyen sufilerden hiç hazzetmem. Bu arada paran varsa seni çok severler ayıktırayım. bir bakmışsın canımlar cicimler havada uçuşuyor.

ek olarak 2012 de de yazmışız onuda ekleyelim gözden kaçmasın: (bkz: cemalnur sargut/#16114001)
Konuşmasını dinlerken bana sinir gelen kadın. Arkadaş hep aynı ses tonuyla nasıl konuşulur, hiç mi üzülmezsin, hiç mi sıkılmazsın, hiç mi birşeye kızmazsın, hiç mi bağırıp çağırasın gelmez...
asıl mesleği kimya mühendisliği olan mutebessüm bayan. şu sıralar çeşitli kültür merkezlerinde mesnevi dersi vermektedir.
(bkz: atanamayan mevlana)
ramazan ayı olması hasebiyle kendisini sık sık ekranlarda gördüğümüz tasavvuf yolcusu.
konuşmasında kendine has özellikler kimisine çekici kimisine itici gelebilir.lakin benim sesindeki tonlamalarından ziyade rahatsız olduğum bazı fikri tonlamaları.özelliklede insanı ve ona yaklaşımını anlatırken ki hadsizlik hali.

Allah insana ruhundan üflemiştir evet, ve insanı yarattıktan sonra meleklerine secde edin demiştir evet, yeryüzünde insanı kendi halifesi de kılmışmıdır kesinlikle. anlaşılması gereken fakat ısrarla anlaşılamayan şudur ; bende O'ndan bir parça vardır ama ben O değilim.secdeye çağırılan insan değil onun içine lutfedilen Allah'ın ruhudur ki yaratılış sürecimiz ruhun üfürülmesi ile tamamlanmamış takva ile birlikte nefsi bozukluğuda insana ilham edilmiştir.
ve insan yalnızca sukut üzerine tahsis edilmiş bir varlık değildir, bütün dinler bireysel ve toplumsal devrimler meydana getirilmek üzere gönderilmiştir.insan yalnızca sevgi üzerine kurulu bir varlıkta değildir.merhamet sevgiden daha nitelikli daha baskın bir vagondur.Allah sevmediğine karşıda merhametlidir çünkü.buna rağmen treni bunun üzerinede hareket ettiremezsiniz ki , en büyük erdem adil olmaktır.zira O merhametini hak etmeyenlere karşı da adildir.bence anlaşılması gereken şu; insan ancak ve ancak bu idealin yolcusu olabilir , bu ideali gerçekleştiremez.çünkü insandaki nefsi bozukluklar tam anlamıyla tekamül edebilmesine engeldir.bu dünyada insan ancak yolunu seçer , oraya varıp varmadığına değil o yolu nasıl ve ne ile yürüdüğüne göre yargılanır ki bu nedenle dinde ameller niyetlere göredir.
O insana kendinden bir parça katmakla birlikte ilahlığını paylaşıma açmamıştır.nitekim ayaklarınız yere basmadıkça aşkla göklerde dolaşan başınız sizi kibirle şirke daldırabilir.üstelik kendimizi hidayet üzerinde görürken , iğreti arzumuzu ilah edinebileceğimiz konusunda bizi uyaran yine kutsal kitaptır.insanı o yaman aldatıcı en çok O'nunla aldatır.
unutulmamalıdır ki firavunda da , ebu cehilde de , ebu lehebde de O'ndan bir parça vardır ve bu insalar cehennem yolcusu olarak hayatlarını nihayetlendirmişlerdir.şimdi neticeye bakarak Allah kendinden olanı kendine rağmen kendiyle cezalandırıyor mu diyeceğiz.ne abes.
mesele derin ve birkaç cümle ile anlatılamayacak kadarda doğurgan.ama bir şeyin daha altını çizmekte fayda var, geçen gece başka bir programda hanfendi ayetlerin delilliğini, şekillendirmek istedikleri muhammet figürüne mualif bulanların uydurdukları lisan ile, lutfedip dediler ki "adem bile Allah değişini Muhammede borçludur"
yahu kuranda ısrarla "ben insanı bana kulluk etsinler diye yarattım" ayeti bağırırken hadisi kutsi diyerek dinin içine fırlatılan zarların bence en tehlikelisi olan "kainatı senin yüzü suyu hürmetine yarattım, sen olmasaydın kainatı yaratmazdım" yalanını kullanarak Allahın elçisi aracılığı ile Allah'a ve onun kitabına iftira atan güruha hangi aşkın coşkusu ile ortak olunuyor anlayabilmek zor.oysa ne diyor Kuran "bizim söylediklerimizi değiştirse veyahut gizlese muhammedi mutlaka yakalar ve onun şah damarını koparırdık.bize karşı kendisine bir yardımcıda bulunamazdı"
hz.isaya tanrının oğlu diyerek Allah'ın peygamberiyle nasıl O'nun dini yozlaştırdı ve şirk aracı yapıldı ise hz.muhammette kuran eliyle yapılamadığı için hadisi kutsi denen safsatalar ile Allah'ın kulu ve elçisi olmaktan çıkartılıp islam'ın yozlaştırılma aracı yapılmaya çalışılıyor.bilerek ya da bilmeyerek tasavvuf ehli denilen bu zatlarında ilave marifetleri ile.

pesssss doğrusu.
mesnevi'yi yalayıp yutmuş entelektüel sufi.
Çok da cemalnur olmayan kadın.

"yeşil yanar, evet yeşil klorofildir, klorofil oksijen yapar, oksijen de yanar. Ama aynı zamanda yeşil mürşid demektir, mürşid de peygamberin sıfatıdır, demek ki peygamber de allah aşkıyla yanmayı sağlar."

(bkz: ne diyon lan sen değişik)
Rifai tarikatı şeyhi Kenan Rifai'nin öğrencisidir.
islamı insanların duymak istediği gibi anlatan, bu sebeple solundan, sağına sevilen mutasavvıf(?).

Sohbetlerinde; farklı yorumlayarak, gerçeğin tam aksini yansıttığı hadisler ve ayetler iletmekte.

şirki mazur, günahları da makul göstermekte.
inanmayan bana bile konuşurken huzur veren kadın. Bilmiyorum samimiyeti ne kadardır sohbetlerinde ama ses tonu acayip hastalıklı sayılabilecek bir neşe veriyor şahsıma.