bugün

-canım sıkılıyor be mahmut abi.
+31 çek, açılırsın.
-yok abi öyle değil, çekip gidesim geliyor, bi tekme atasım hayatın sandalyesine.
+hımm. durum vahim desene, sana acilen bi karı bulmak lazım.
-yok abi aklım orda değil. konuşamıyorum, sesim çıkmıyor, beynimde her yer dolu sanki aklım hep ayrıntılara takılıyor, sustukça susasım geliyor ya da daha kötüsü,sanki duymuyor kimse sesimi, duyanlar takmıyor, takanlarda sarmıyor.
+bak olum 2 alman sidisi var elimde kötü günler için sakladığım, bi dene istersen, sana feda olsun.
-uff yok be abi sağol, geçer elbet sen dert etme. bi yerden fışkırır elbet bu can.
+tabi olum ya, bende öyle diyorum zaten yardımcı olayım dedim.

kısacası mahmut abiyi pek sarmayan bir konudur bu can sıkıntısı.
buzdolabında ve televizyonda hiçbir şey olmadığını,ikisi arasında beşyüz kere gidip geldikten sonra anladığımız acı verici,bunaltıcı,isyan ettirici,hasta edici,insanı yataktan yatağa atan durumun adı; can sıkıntısıdır.
cocuklarda depresyonun en onemli sinyallerinden biridir.
mutemadiyen canim sikiliyor diyen cocuga bi yakindan bakmak gerekebilir. **
yapmanız gereken işlerle yapmak istediğiniz işler arasında kalmak. örneğin çalışmanız gerekirken sözlükte girdi yazmak. imdat!
belirtisi;
-üff
-off
-puff

gibi kelimeciklerle etrafa gösterilen eylem.
yapacak birşeyi olmayıp, boş boş oturan insanın ruh halidir.
ınsanı kesınlıkle terketmeyen yapıskan bır olay.bos zamanı olmasa da ınsanın kesınlıkle yasayacagı bı durum...
çözüm bulunmuştur.
http://www.danpat.fi/janne/flash/kuplamuovi.swf
ömür törpüsü olarak ta adlandırılması mümkün olan bir çeşit endişe hali, buhran.
(bkz: çeken bilir)
sıkı can iyidir... kolay kolay çıkmaz...
can sıkıntısı ve muz kabuğu.. (bkz: üzüntü ve muz kabuğu)
açılan başlıklara da yansır; (bkz: can sıkıntısı)
bütün büyük filozofların ortak hastalığı.
nedensiz olarak oluşan ve uzun sürmesi halinde insanı depresyona sokabilen ruh hali. bir başka nedensiz olarak oluşan ve can sıkıntısının tersi olan durum (bkz: merak)

(bkz: bir zıtlıklar dünyası olarak insan)
(bkz: insan ne garip ya sindirim sistemi falan)
insanın yapacak birşey bulamadığı yada işlerinin ters gitttiği durumlarda içinde olduğu durumdur.
kafayı yeme durumu. bir yerlere gitmek istemek yada gitmek istememek. ne yapacağına karar verememe hali. yıllık offf, üfff, püfff gibi replikleri bir günde tüketmek.
bir kg çekirdek ve bir güzel filmle giderilebilecek olan durumdur. *
" bıktım artık canımın sıkıntısından. içimdeki bu ruh yıkıntısından. "
nazım ne de güzel söylemiştir öyle...
''altına sıç sonra yıka sıkıntın geçer'' derler.
"can sıkıntısı, yüzyılın hastalığı... "

peyami safa / bir akşamdı
(bkz: can sikintisindan surekli sayfayi yenilemek)
sebebini bilerek veya bilmeyerek içlerde bi yerlerde hissedilen huzursuzluktur. boşluğa açılan kapı olup, tehlikenin çok yakın olduğunu işaret eder. pek çok götürüsü ve yaptırımı vardır. pişman olacağını bile bile eski sevgiliyi aramak için telefona sarılmak, beş parasız kalana kadar alışveriş yapıp, kuaförden çıkmamak gibi.
uyutmayandır. ya da zar zor uyuyunca da sıkıntı yapılan şey hakkında kabus görmeyi sağlar. uyanınca uyumadan önce ki halin on misli suratsızlıkla kalkmayı başarmış olursunuz. ne oldu sorularına verilemeyen cevaplardan bahsetmek bile istemem.
tekdüzelikten, aynı şeyleri yapmaktan, aynı olayları tekrarlama sonucu aynı olaylardan bıkma durumu.

bu öyle bir tek düzeliktir ki aşağıda yazıldığı gibi gün gelir kardeş öldürülür, gün gelir 17 aylık bebeğe tecavüz edilir, gün gelir, olmamalı dediğimiz her şey olur. tek nedeni sıkıntıdır. kurtulmak için mi ne yapmalıyız.
bilsem bunları yazmazdım sanırım. ama gene de boş durmayın zorla da olsa kendinizi meşgul edin...

--spoiler--
"tarihin kaynağı ne ilerlemede, ne biyolojik gelişmede, ne ekonomik olaylarda, ne de çeşitli okullardan tarihçilerin genellikle ileri sürdükleri nedenlerin hiçbirinde değildi ve sıkıntıda idi sadece. işin başında sıkıntı geliyordu. tanrı'nın canı sıkıldı, yerle göğü, suyu, hayvanları, bitkileri, sonra da adem ile havva'yı yarattı; bunların da cennette canları sıkıldı, yasak yemişi yediler. böylece tanrı'nın canını sıktılar, o da onları cennetten kovdu. habil canını sıktığı için, kabil onu öldürdü. tanrının insanlara yine canı sıkıldığından tufanla dünyayı yıkıp yok etti. ama, bu felaketler de onun canını sıktı, o kadar ki, havayı yine düzeltti. bu da böylece sürüp gitti. büyük mısır, babil, pers, yunan ve roma imparatorlukları can sıkıntısı içinde ortaya çıkıyor, can sıkıntısı içinde yıkılıp gidiyorlardı. puta tapanların sıkıntısı içinde hristiyanlık doğuyordu... "
--spoiler--
karakter kaymasının başlıkta herşeyini gayet güzel özetlediği haliyattır. yapcak işin olmayıp sonuç olarak ortaya çıkmasıda kötüdür ama yapacak işin olup can sıkıntısından yapamıyorsan daha kötüdür. temel kaynakları; sevgilinin sevgisindeki iniş çıkışlar, hayatı aşırı sorgulayıp napıyorum ben, sonu nolacak bunun gibi soruları aşırı şekilde kendine yöneltmek ve cevaplayamamak, hayatın,yaratılışın güzelliğini görememek vs. vs. şeklinde özetlenebilir. bide aşırı kaprisli olup sebepsiz şekilde sürekli olarak sıkılan insanlar vardır sanırsam bunlar daha çok ilgilenin benimle daha çok sevin en çok beni sevin benim için ölün benden başka bişey düşünmeyin benim için acı çekin kendimi tatmin edemiyorum tarzındaki varlıklardır.