bugün

(bkz: herkes öldürür sevdiğini)
görsel
Anlatıyorum hiç konuşmadan
Buğdayın içini dökmesi gibi…
Bugün dalgınım, dün de dalgındım
Aç bile değildim aynaya bakmasaydım
Dünden kalan yemekleri yerkenki gönülsüzlük gibi
Buradayım…
Bekle dedi gitti ben beklemedim oda gelmedi.. Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi ..
her türlü acıya katlanırım da
senin yokluğuna dayanamam.
ne olur benden önce ölme.

snowman in the sun.
görsel
Canı cehenneme rahat uyuyanın.
Kapısını örtenin perdesini çekenin
Yüreği yalnız kendiyle dolu olanın
Duvarları ancak çarpınca görenin
Canı cehenneme başkasının yangınıyla
Evini ısıtıp yemeğini pişirenin.

Bahçesine dek gelen alevleri
Şehrayin sanan aptalın
Canı cehenneme,camlarında
Parçalanmış cesetler uçarken
Bir iğdiş incelikle çiçekleri sulayanın.
Mutfakla yatak odası arasında
Çarşılarla gövdesi bencillik hırsı
Yılgınlıkla yenilgisi arasında
Dünyayı tüketenin canı cehenneme.

Orada dağlar bir mezarlık
Bulutlar kan salkımı sular toprakta düğüm
Orada evler oda oda kanarken
Burda yeşerenin canı cehenneme.

Ey bir halkın gözyaşıyla ruhunu yıkayan kin
Ey zulümle yükselen başarı
Ölü sayısına endeksli maaş;

Uzun masallar ardında mağrur
Boynunda ölüm çanıyla oturan güç
Senin de, senin de canın cehenneme!
Ey sultan hamit tuğralı korucu alayları
Kardeşi kardeşe kırdıran siyaset...

Bir gün elbet, bir gün elbet
Örter üstünü bu ağır yanlışın
Sevgiyle, yalnızca sevgiyle işlenen
Bir dal incelik,bir simli gülüş
Bir kardeş mavi.
"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
"gençtim ben ve neden hata payı yok diyordum hayatımda
gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
tanıdım ademoğlu kimin nesiymiş
ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi"
"insan olan bağlar, her koptuğu yerden yaşamayı..."
attila ilhan
Neylersin olum herkesin basinda,
Uyudun uyanamadin olacak,
Kim bilir nerede nasil kac yasinda,
Bir namazlik saltanatin olacak,
Taht misali o musalla tasinda...

Bence omur denilen kisa cizginin ve hayatin sacmaligini ve basitligini en iyi anlatam dortluk.

Seviyoruz.
Mem'in yüreği Zin'in saçlarına dolanmıştı... Yürek, yüreğe denk gelmişti, aşk bahaneydi...
incecikti
gül dalıydı
dokunsam kırılacaktı
dokunmadım
kurudu. / hasan hüseyin korkmazgil
"yarısı yenmiş aklımın,
kalan yarısı çileden çıkmış
habire tekkeye odun taşıyordu
ölür şimdi diyerek. ölür zannederek"

(bkz: didem madak)
senin ateşin bana,
karanlığın bana,
tutulman o’na.

bilirim.
Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu
Hani, kurşun sıksan geçmez geceden
Anlatamam nasıl ıssız nasıl karanlık
Ve zehir zıkkım cıgaram
Gene bir cehennem var yastığımda
Gel artık.
anne ben geldim, ağdaki balık
bardaktaki su kadar umarsızım
dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
anne ben geldim, oğlun, hayırsızın..
"yaşayanlar unutmuştu bizi,
biz öldüğümüzle kalmıştık"
Dudaklarım öpüşmekten bişey bişey' di nebiçim şiir o ya.
beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.

ümit yaşar oğuzcan
canını,
alırım...

tek cümleden oluşuyor, ben yazdım. evet.
seni aklıma düşüren
yerçekimi değil
yalancı yıldızlar
öyle uzaksın ki
üflesem soğuyacaksın
sarılsam okyanus

bir aşka yetecek kadar
ve anımsatacak kadar
sebepsiz bir ölümü,
acılarımız
ve kafiyelerimiz var...

işte hepsi bu kadar....
biliyorum sana giden yollar kapalı, üstelik sende hiçbir zaman sevmedin beni.
bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım.
herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
kendi yolumu çizdiğimde anladım..
bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil..
bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
neden hiç ağlamadığını anladım..
ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım...