bugün

Tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de... N.H
Her sabah yüzümü yıkadığım tavana asıyorum hayallerimi.
Ansızın içime düştüğün günden beri ayakları burkuldu ömrümün.
Ve ben her gün bir daha ölmek için uyanır oldum uykumdan.
Paslandı gözlerim..

(bkz: hadi git yar)
Geride kalan,ardından bakar gidenlerin...
Bir meltem olacak rüzgarım kalmadı benim.
Dağlara çarptım her esişim de..
Yollar küfrettim her gidişinde..
Demiştim sana hatırlarsan;
Önemli olan zamana bırakmak değil,zamanla bırakmamaktır..
Şimdi bana,geçen o zamanın unutulmaz sancısı kaldı...

(bkz: Nazım Hikmet)
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
(bkz: necip fazıl kısakürek)
Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum
Aman sabah olmasın bu karanlık sokakta
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum.
salkım saçak geceler düşer gündüzlere
kimi kimsesi kalmamış insanlar yarenlik eder düşlerde
asılı kalmış vücutlar akıl erdiremediğim zihniyetlerin dallarında
ne umurlarında ne de umurumda
kırılgan öğütler takip ederken izlerini
acıklı bir atasözü gibi yürüyüşler
varamayıp geçmişin memleketine
yarıda kalmış benim akrenlerim,
ışık yakan çok ama karanlıkta gençliğim...
(bkz: guerilla şiirleri)*
insanın içinden geçeni, düşündüklerini kâğıda döken şairin dizeleridir.

Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki, birer parçasıdır senden ilah'ın,
Gözler ki, senin en katı zulmün ve silahın,

Vur şanlı silahınla,gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki,yapılmış dişi kaplanla hüzünden...

(bkz: Hüseyin Nihal Atsız)
Desem ki yeryüzüne 5 peygamber geldi
Beşincisi sensin
Desem ki 2 kişi kaldık dünyada
ikincisi sensin
desem ki biri var yeri göğü var eden
o da sen olurdun
sana tapmak için
kilden bir heykel yapardım güzelliğince
bilsem ki sen tanrıdan iyisin
bilsem ki tanrı senden güzel değil --- Ümit yaşar oğuzcan
"...Daha nen olayım isterdin,
Onursuzunum senin!"

Cemal Süreya
dinozor,biz
.

bu ıstıraplı fanilikle doğmuşuz biz
borçlarının faizini bile ödeyemeyecek
60 senelik borcu olan hükümetlere doğmuşuz
ve burada bankalar yanacak
para işe yaramayacak
sokaklarda yargısız infazlara
silahlara ve başıbozuk çetelere
topraklar işe yaramayacak
yiyecek vermeyecek
nükleer gücün yerini alacak
durmadan dünyayı sarsıp duran depremlere
radyasyonlu robotlar birbirlerini avlayacak
zengin ve seçilmişler uzay platformlarından herşeyi seyredecek
ilahi komedya çocuk parkı gibi görünecek
.....

uzay platformları sürtünmeden yok olacak
yavaş yavaş erzak bitecek
çürümenin doğal yasası

ve hiç duyulmamış o muhteşem sessizlik duyulacak

güneş hala orada
girit'e gelince uzaktan bile görmedim,
zaten yarım adayı adaya hep yeğledim,
hissiyatım için aşağıya bakınız,
buralıyım ama teknik ecnebiyim,
beyazım fakat genellikle zenciyim.

v.ö-birinci eski
Somurtuş gibi bıçak,nara gibi tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccademin yönünde şefkat

Beni kimsecikler okşamaz madem
Öp beni alnımdan,sen öp seccadem!
.....

Mehmed'im,sevinin ,başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin,eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın elbet bizim,elbet bizimdir!
Gün doğmuş ,gün batmış ,ebed bizimdir
necip fazıl kısakürek. Zindan'dan Mehmet'e mektup.
''kuşlarda toplanmış göçüyorlar
keşke yalnız bunun için sevseydim seni''
cemal süreya
''yürüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte
keşke yalnız bunun için sevseydim seni''
cemal süreya
''uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada
keşke yalnız bunun için sevseydim seni''
cemal süreya .
hiç kimseye seslenmeyen
kendi kendine yeten sadece
kendi mantığı,kendi güzelliği içinde tutarlı...
(bkz: ataol behramoğlu)
ey gönül gidenden umudunu kes
kaçan bir hayale benziyor herkes
sanki kulağıma gaipten bir ses
buluşmalar kaldı mahşere diyor.

necip fazıl kısakürek
Ömrüm diyorum şimdi ömrüm
Üzgün bir çocuksun sen ve yalnız
Öyle kal çünkü bu dünyada
Sana en çok mutsuzluk yakışıyor

AHMET TELLi .
...
iyi aşk şiiri yoktur
bu da olmadı
her aşk şiiri yalnızca tekrarlar
tekrarlanmaz olanı
her biri yalnızca
bir sonrakinin ilhamı
belki bu kadar söz
bağışlatır bana bu aşkı
2001 yazıydı
çok istedim çok istedi çok istedik
ama olmadı.

Murathan MUNGAN
...

buz tutmuş bir dünya ortasında
yollara düşerdi o hep aynı ıslıkla
önünde dağlar, uçurumlar
ve günlerce süren okyanus fırtınaları
sarsılan gök, yarılan toprak
çelik uğultularla burgaçlanırken
yaşamak işte öylesine kucaklardı onu
ve her nasılsa keklik sekişli
bir aşkın sevinci dolardı yüreğine
çıkarıp atardı o zaman deli bir ırmağa
ne kalmışsa bir önceki serüvenden

soluk soluğa yaşadı kentleri, aşkları
bağlanacak kadar kalmadı hiçbirinde
pervasız bir acemi, bir çılgın
soyu tükenen bir bilgeydi belki

ahmet telli - soluk soluğa
al bu külü de götür
al bu külü de götür, diğer taraflara üfle
muzaffer bir hain gibi ayrıl
tertemiz hayal hikayemden.*
Kahrımın nedenini söylersem ilkilirler
Cünkü herkes beni Kays seni Leyla bilirler
Sanırlarki sen beni biricik yar saymıştın
Oysaki hep yedekte hep elde var saymıştın.
Şairim,
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası,
Ayak seslerinden tanırım.
Ne zaman bir köy türküsü duysam,
Şairliğimden utanırım.

(bkz: bedri rahmi eyüboğlu)
Sen kum nedir bilmezsin
Deniz gormedin ki.
Yum gozlerini zamani dusun,
Deniz bir gozunde
Kum bir gozundedir.

Sen tas nedir bilmezsin
Daga cikmadin ki.
Yuru ufuklara dogru,
Dag bir ayaginda
Tas bir ayagindadir.

Sen kul nedir bilmezsin
Ates yakmadin ki,
Uzat ellerini gokyuzune,
Ates bir elinde
Kul bir elindedir.

Sen kan nedir bilmezsin
Olmedin, oldurmedin ki.
Yat topraga boylu boyunca,
Olum bir yaninda
Kan bir yanindadir.

Sen ask nedir bilmezsin
Beni sevmedin ki.
Agla, aglayabildigin kadar,
Butun guzellikler sende
Ask bendedir
**
bir tas zehir verin bana içeyim
tek unutmak için acılarımı
baksana; kırdılar kapılarımı
yağmalandı kalbim, ömrüm, herşeyim
kurşuna dizdiler anılarımı
yenik düştüm bu savaşta neyleyim
bir mezar nasılsa işte öyleyim
unuttum en güzel şarkılarımı
gündüzü yok upuzun bir geceyim
yitirdim umut kırıntılarımı
sevgimi, neşemi, bütün varımı
çaresiz bir yokluğun içindeyim
gömdüm içime yıkıntılarımı
arıyor bir yarım öbür yarımı
**
ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim.