bugün

Sen bana bakma,
Ben senin baktığın yönde olurum.

özdemir asaf
Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?

Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu…

Gün senden ışık alsa bir renge bürünse;
Ay secde edip çehrene yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
Yalnız o yeşil gözlerinin nûru görünse…

Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!..
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince,
Çehren bana uğrunda ölüm hâzzı verince,

geri gelen mektup

Gönlümdeki azgın devi rüzgârlara attım;
Gözlerle günâh işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende ilâh’ın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silâhın,
Vur şanlı silâhınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!
Bir başka füsûn fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden…

Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Gönlün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
Görmek seni ukbâdan eğer mümkün olaydı.
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler…
Halâ yaşıyor gizlenerek rûhuma “Kaabil”;
imkânı bulunsaydı, bütün ömre mukabil

Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
Mehtaplı yüzün Tanrı’yı kıskandırıyordur.
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.

Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur,
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik!

h.nihal atsız
yola bir düşüldü mü ömür boyunca gidilir
ekmeğin ve şarabın peşinden
turnaların peşinden
büyük şehirler büyük aşklar
çığiık çığlığa terkedilir
ben
çocuklar gibi sevdim devler gibi ıstırab çektim
damarlarımda dünyanın bütün rüzgarları
harblere açlıklara yalnızlığıma rağmen
anamdam yolcu doğmuşum
neyleyim
gurbet dedim
vatan dedim
hürriyet dedim.

attila ilhan
"bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık!"
'seviyordum sizi ve bu aşk belki
içimde sönmedi bütünüyle.
fakat üzmesin sizi artık bu sevgi
istemem üzülmenizi hiçbir şeyle' *
yapabildiğimin en acımasız hali buydu.
hayat bize , el vermediği gibi omuz atıyordu.
devriliyorduk.
sendelemeden gidemediğimiz ay yolunda
üstümüzde pasaklı terli bedenlerin renk atma
telaşı...
içimde çocukluğumun kalem traş korkusu.
can havliyle ..
kaçarçasına yürüyordum..

hay'aller yalan söylerdi.
gerçeği yan'sıtmazlar.

çıkmaza saptırma ihtimali yüksek.
zaten şapşallaşmış , beyinlerimiz içinde
gizliydi...

arkasından ana , bacı küfrettiğimiz
sevdaların çetele listesi...

(cihan balcıoğlu)
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım.
inecek var deriz otobüs durur ineriz.
.....
nostalji

Kurbanının gözlerine bakıp,bin türlü yalanla onu kandırmayı,inandırmayı
başarabilir.

içtenliğinde şair ruhu olan
katil.

Anlamak neredeyse
imkansız gibidir.
Şiire faça atan,şair yüreğinde ki!
Bu manyak yönü’nü.

Yüzleşmek ne için
gereklidir. Ki ! Üstelik!
Ölümcül uyku haplarını
henüz yutmamışken
azrail.

Biriktirdiğin,tüm kifayetli sözcük tahıllarının
tahlilini yaptır.

Eşitlik;öyküsünde,adımızın son harfine damga vuracakları an dır.

Üzerimize atılan her bilinçsiz günahın,tarihi geçmiş savunma prodesürünün yargılama
süreci.

Şair/katleder.
Bütün bir şehrin amazon ormanlarından
kaçmış. Cümle kirliliği
şiirlerini.

Doğmak ve ölümsüzlük
arasında ki tek engel
yaşamak.

Yaşlanabilmek/

takıntısızca.

(saygısızca)

cihan balcıoğlu.
Bahamalı martılar beni çağırdı
bir ikinci bahar gecesi.
Yalan söyledim
yırtık blucinli tayfalara
Seni sevmediğimi söyledim.
Oysa rıhtımlar
en şarkılı dalgalarla yıkanıyordu
Midye kabuklarında sakladım gözyaşlarımı;
Hastaydım
kırık kötümser bir öksürük yapışmıştı boğazıma
Seni unutmak gerekiyordu...

Bahamalı martılar beni çağırdı
bir ikinci bahar gecesi.
iskele fenerlerinin altında oturup
seni bekledim sevgilim
Ellerim ıslaktı, gözlerim ıslaktı.
Gelip caydırabilirdin beni gitmekten
Oturup sigara içer, anlaşabilirdik...
Sana tapacağım yalan değildi
benim olursan
Seni seviyordum, seni istiyordum...
Bahamalı martılar beni çağırdı
bir ikinci bahar gecesi.
Filler gibi içtim liman meyhanelerinde;
seni unutmak için içtim...
Senin sokağında geceler yıldızsızdı
senin sokağında gece yağmur yağıyordu
Ben zayıftım, çabuk ıslanıyordum
Bana sevmek yaramıyordu,
ben sevilemiyordum...
Bahamalı martılar beni çağırdı
bir ikinci bahar gecesi.
Sana bırakacağım bu kentin
üç semtinde üç damla gözyaşı döktüm
Birincisi seni ilk gördüğüm yerdi
ikincisi seni ilk öptüğüm yerdi
Üçüncüsü... söylemeye dilim varmıyor,
üçüncüsü bana git dediğin yerdi
işte bu mısraları orda karalıyorum;
işte demir aldı şilebimiz
Gidiyor, gidiyor, gidiyorum...

liman kırıntıları - edgar allan poe.
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Haykırdı ak tolgalı beylerbeyi "ilerle"
Bir yaz günü geçtik tunadan kafilelerle

Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan

Bir gün yine doludizgin atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla

Cennette bu gün gülleri açmış görürüzde
Hala o kızıl hatıra gitmez gözümüzde

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.
küçücüktüm kücücüktüm.
oltayı attım denize.
bir üşüşüverdi balıklar.
denizi gördüm.
bir uçurtma yaptım.
telli duvaklı.
kuyruğu ebem kuşağı renginde.
bir salıverdim gökyüzüne.
gökyüzünü gördüm.
büyüdüm işsiz kaldım aç kaldım.
para kazanmak gerekiyordu.
girdim insanların arasına insanları gördüm..

bir garip veli kanık.
edit: noktalama işaretleri'ne uymadım. kanık'ta uymazdı kafiye uyak vs..
''her şey biliyor her şey
sen biliyor musun bakalım
seni nice sevdiğimi?
üstüne titrediğimi?''

cemal süreya
Yeterki mektup yaz canımı dile,
Yetmezse uğruna çektiğim çile,
Nazar değer diye resmine bile,
Besmele çekmeden bakamıyorum.
(bkz: cemal safi)
hoşgeldin kadınım, hoşgeldin.
ayağını bastın odama, kırk yıllık beton çayır çimen oldu.
güldün güller açtı penceremde, ağladın avuçlarıma döküldü inciler.
hoşgeldin kadınım, benim hoşgeldin
NAZIM HiKMET
"bir kalır uzun resimlerde anısı sakallarımızın
urban içinde üşüyüp üşüyüp kaldığımızın
bir kalır yanık yağlar yataklarda o oteller
meydanlar heykeller sizin olmadığınız o her yer
o çok yalınç gerçekli gelip gitmeler
bir kalır uzun duvarlar ve onların dipleri
bir Kalır Yılgın Adamların hep "evet" dedikleri
çok üşürdük hep üşürdük üşümekti bütün yaşadığımız
üşürdü ellerimiz aşkımız sonsuz uzun sakallarımız
tükenir dağınık diriliği kaşıntımızın bir gün"
eğer daha da içersem
shakespeare halt etmiş derim karşımda
salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
"işte mozart'ın aradığı melodi bu" diye gülerim
enayiymiş be platon
bir içsin de görsün ne felsefesi varmış bu hayatın
anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu

ekmek, şarap, sen ve ben
bir de sabahın dördü...
Sensizlik git gide büyüyor,
Sonsuzluk içinde kayboluyorum.
Seni sensiz yaşamak istemiyorum.
Doctor Gregory House
Geleceğim, bekle dedi, gitti.. 
ben beklemedim, o da gelmedi. 
ölüm gibi bir şey oldu.. 
ama kimse ölmedi.
güzeldim de galiba,
bunu nasıl söylesem,
eline sağlık Tanrım Leyla çok güzel olmuş
Tanrım eline sağlık dünya da güzel olmuş
Keşke biraz ölmesem.
ben bir ceviz ağacıyım gülhane parkında
ben bir ceviz ağacıyım gülhane parkında
ne sen bunun farkındasın
ne de polis farkında.
"otede
islak mavi bir sabahti. Gokyuzu
Bembeyaz karanfiller, pencere
Kahveniz, masaniz, kahvaltiniz
Bir yanki
Ve butun cay fincanlari: durmadan yalnizsiniz
Durmadan yalnizsiniz."

(bkz: edip cansever)
ne diyordu şair;

yıkıldı yolunu bekleyen şehir,
artık gelsen de bir gelmesen de bir..!
nefeslerle sürüp giden yaşamımız bir su kenarına gelir durur; ekmekten, şaraptan öte nimetler vardır.
yürünmez öyle bazen susulur.
--spoiler--
yaşadıklarını kar sayma,
yaşadığın kadar yakınsın sonuna!
--spoiler--
iyi bak yıldızlara
onları belki bir daha göremezsin
Belki bir daha
yıldızların ışığında
kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin..

Senin kafanın içi
yıldızlı karanlıklar kadar
güzel, korkunç, kudretli ve iyidir
Yıldızlar ve senin kafan
kainatın en mükemmel şeyidir.

Sen ki, ya bir köşe başında
kan sızarak kaşından gebereceksin
ya da bir darağacında can vereceksin
iyi bak yıldızlara
onları göremezsin belki bir daha..