bugün

altıkırkbeş tarafından neşredilmiş bir eserdir.*
fantastik dizilerini saymazsak, altıkırkbeş'in birden fazla baskı yapan nadir kitaplarından. fotograf edebiyatı, felsefesi, vs.si açısından susan sontag'ın metinleriyle birlikte geçen yüzyılın önemli metinleri arasında. ancak bir felsefe metni ya da kuramsal bir metin değil yine de. hatta barthes'ın en 'kendinden' kitabı. her ne kadar düşüncelerini aktarmak için punctum ve studium gibi iki kavram kullansa da metin boyunca, barthes daha çok fotografları okumaktan, bahsediyor, ama tabi ki doğru bir okumadan değil. ki, doğru bir okuma yoktur barthes için, en fazla yöntem doğru ya da yanlıştır. oysa okunacak şey, ki bu ister bir kitap, ister fotograf, ister bir tablo olsun, sayısız yoruma izin verir. doğru yorum - yanlış yorum, doğru okuma - yanlış okuma için ayrıca (bkz: yorum ve aşırı yorum), (bkz: umberto eco).
modern kameranın gelişiminde önemli yeri olan araç. en önemli özelliği model ile çizimi aynı anda görme olanağı sağlamasıdır. james monaco' nun how to read a film kitabında da bahsi geçer.
--spoiler--
uzun zaman önce bir gün, napolyon'un en küçük kardeşi jerome'un 1852'de çekilmiş bir fotoğrafı geçmişti elime. ve bugüne dek hiç dindiremediğim bir şaşkınlıkla şunu fark etmiştim o zaman: ''ben imparator'a bakan gözlere bakıyorum.''
--spoiler--

bu paragraftan sonra ağzım açık bıraktım kitabı yere.
roland barthes'ın ölümüne yakın yazdığı şaheseri. kitapta birbirinden ilginç tespitler vardır. ama biri var ki insanı alaşağı eder. işte o cümle ve tespit:

"mutlak olarak saf olduğu sürece maske anlamdır"