bugün

küçükken, hep istenendir.
lambayı yakmak için boy ermeyen düğmeye, yılar sonra ermektir.
sandalyeye çıkılarak yakılan ışıga küçükken ki kadar hayrete düşmemek, sevinenememektir.
daha çok gerçekle yüzleşmek, hayatı ti'ye almayı öğrenmek, biten aşkın ardından ağlamamak, sigara içmenin aptalca olduğunu anlamak, ailene hak vermeye başlamak.

sabah uyandığında "bugün işi ekiyim diyememek" (zaten "iş ekmek" diye bi tabir de yoktur).

insanlara "x hanım", "y bey" diye hitap etmek...
çocukluktan uzaklaşmak,anılarımızın çoğalması, değişmek,yetişkinliğe erişmek, heyecanın kaybolması, nesnelerin, insanların küçülmesi, çocuk masumiyetinin kaybolması, şaşırmanın azalması,daha az gülmek, çözmek, tecrübeli olmak, kazanırken kaybetmek, oyun oynamayı özlemek,farkındalığın artması demektir. özgürlüğün artması, gücün artması, daha kolay karşı koymak ve belki de büyümeye meydan okumaktır büyümek.
(bkz: bakkala en son gitme tarihi)
bir sure sonra yerini olgunlasmaya, ardindan da yaslanmaya birakan surec.. finali olum olan hikayenin en eglenceli kismi..
(bkz: biz buyuduk ve kirlendi dunya)
alışmaya zorlanmak,kabullenmenin çok daha zor hale gelmesi.herhangi bir olayı,yeri,kişiyi hayata kabul etmenin gittikçe zorlaşması.alınan darbelerden sonra seçici geçirgen özelliğin ön plana çıkması.tahammül sınırlarının zorlanır olması.kemale ermek.
eğilip bükülemeyeceginiz kendi ayaklarınız üstünde durma zevkine varacagınız herkesin yaşaması gereken duygu.

(bkz: bebekler de ölür)
(bkz: sözluk bana türkce karakter bul)
tuvalet deliğini tutturmanın gerekmesi
(bkz: buyuyememek)
ölüme yaklaşmak!!
oyuncaklar dışında kaygılanacağımız şeylerimizinde olduğunu anlamamızla başlayan sonra okul iş sevgili evlilik hayat şeklinde sorunlarla karşılaşmamızı sağlayan olay.*
ing. to grow up.
değişimin bedeli vardır.büyümeninde..gömlek değiştirirken sancılanmamak mümkün mü?yitirerek kazanırsın.büyümenin başka yolu yoktur. çoğu kez yitirdiğin ya da yitirdiğini düşündüğün şeyler de senin sandığın kadar değerli, vazgeçilmez değillerdir.çoğu zaman bir özveri bile değildir bu.sen öyle sanırsın.büyümek bir değişimdir sadece, bir banko.çünkü ümit etmenin de bedeli vardır..
yıllar geçerken sadece izlememek, kendine, insana, dünyaya bakmak, inanmak ve değer yaratmak. cesur ve akıllı insan işidir. bu yüzden bin yaşında "küçük"lerle doludur dünya (kendimden biliyorum).

sadece büyümek ancak bir kanser hücresinin derdi olabilir.
gelişmek..
türkiye'de büyümek ve türkiye'de büyütmek gibi başlıklar dahilinde incelenebilecek olan konudur.eğer bir kız çocuğuysa ele alınması gereken;küçükken aç kalmak,ele avuca gelince tacize uğramak,hayırlı(!) bir kısmet bulunca dayak yemek,dul kalırsa kötü gözle bakılmak ve kocası eceliyle ölmezse bu işe hız kazandırma isteğini engelleyemeyip katil olmak gibi tehlikelerle karşı karşıyadır.erkek çocukları içinse durum yine pek iç açıcı değildir.bir tarafta da türkiye'de büyütenler isimli grup vardır.iş büyütenler,göt büyütenler ve hem iş hem göt büyütenler olarak konu dahilinde incelenebilirler.en şanslı(!) olduğuna inanılan tabaka hem iş hem göt büyütenlerdir.oturdukları yerden para kazanan, yediği mankenler tekrardan arkasında sıra oluşturan ve henüz yiyişemedikleri ise önünde hazır konumda bekleyen tiplerdir bu tabaka insanını oluşturan.olayın en acı yönü ise bu tabakanın büyümekte olanlara örnek gösterilmesidir.işte böyle bir şeydir büyümek,yanlış-doğru kavramını öğrenenebilme yeteneğine sahip olana kadar her nasılsa hep yanlışın doğrunun yerini almasıdır büyüyenlerin gözünde...
kolay kolay ağlayamamaktır. bir helikopter geçtiğinde ona el sallayamamaktır. karanlık çökünce pencereden eve çağırılmamaktır. elinde salcalı ekmek ile hayata kenarından bakamamaktır.

hepsinden önemlisi, ağır ağır sona yaklaşmaktır.
sıradanlaşmaktır, tektipleşmektir. patavat denen, sözde saygı denen toplumun normallerinin içine sıkışmaktır.içinden geldiği gibi değil de olması gerektiği gibi davranmaktır. hiç bir şeyin eskisi kadar kolay olmamasıdır. küçükken fazlasıyla faydalanılan o hoşgörünün giderek azalmasıdır. sorumluluk ve beklentilerle örülmüş bir ağın içinde bulmaktır kendini. özgürlüğünü başka insanlara ayırdığın dilimler yüzünden aynı kalıba sokulmasıdır. yanlış yapma hürriyetinin eskisi kadar çok olmamasıdır. sebebsizce hareket edememektir, dilediğince oynayamamaktır. ağaca tırmanamamaktır söz gelimi. hayatını yaşamak yerine kazanmak sorumluluğunu yüklenmen gerektiği an monotonlaşmaktır. dostlara eskisi kadar vakit ayıramamaktır. kendinle istediğin kadar başbaşa kalamamaktır. büyümek kirlenmektir, aynı zamanda.

"dünya kirletilmişse üzerimize sıçrayan bir şeyler vardır mutlaka." büyümek eksilmektir biraz da...
(bkz: biz büyüdük ve kirlendi dünya)
yılların geçmesi ile değil yaşananlarla doğru orantılıdır. kimi çocuğu bir ölüm haberi büyütür, kimisini alınmayan bir oyuncak. kimi onu bırakıp giden ailesinin ardından bakarken büyüyüverir. kimisi kundaktadır ve sokak ortasında, daha birkaç saat önce bir parçası olduğu insan bırakıp gider onu, ağlayışları kafa tutar dünyaya, büyür. bazısını savaş yetiştirir, büyütmez ama yaşlandırır. kimi çocuk yağ-kir içinde, sanayi köşelerinde, kimisi boyacı tezgahında, simit tablasında büyür. ama mutlaka büyür, ona yaşatılanlar, onun yaşadıkları büyütür onu. örseleyerek, yaralayarak, kanatarak.

belki de bundandır büyümek dediğimiz zaman gözlerimizdeki bilinmez hüzün.
bazen birine kavuşmak için beklenen, aradaki tek sorundur.
zordur çocuk olmak zira;
- vakt-i zamanında bakkal amca tarafından yeterince saygıyı göremediğiniz, sizden sonra gelenlerin sırf 'büyük' oldukları için daha öncelikli olması ve paralarını vermesi, dolayısıyla sizin beklemenizle sonuçlanan durumlar sıktır, zira kimse sizi adam yerine koymaz
-' sen çocuksun, çocuklar lafa karışmaz' lafıyla sık sık karşılaşırsınız
-gitmek istediğiniz yerlere tek başınıza gidemezsiniz
-hep birşeyler yapmak için birilerinin iznini, onayını almak zorundasınızdır.
-vs dir, vs dir.

bu nedenledir ki büyümek istersiniz..

sonra günler geçer, birden siz fark etmeden büyüyüvermişssinizdir.
hayat artık daha zordur. insanlara olan güveniniz gün geçtikçe gördüğünüz olaylar karşısında yitmiştir. hep 'düzelecek' diye bekleseniz de hiçbir şey çocukluktaki gibi olmaz.

sorumluluklarınız, sorunlarınız da sizin gibi büyümüştür. içinden çıkılması zor durumlarla karşılaştığınızda tüm sorumluluk sizdedir ve kimse ''dur ben halledeyim'' demez, herkes ' eşşek kadar kızsın/adamsın, başının çaresine bak' der. hatta çoğu zaman bunu bile demezler.

gitmek istediğiniz yerlere tek başınıza gidersiniz ama eskiden zar zor izin alarak hatta daha heycanlısı kaçarak gittiğiniz zamanlardaki tadı asla vermez. hiçbir şey çocukluktaki kadar eğlenceli değildir.

artık sorumluluklarınız vardır ve aynı mfö' nün şarkısındaki gibi 'mecburen mecburen, işe gitmek mecburen, eve dönmek mecburen, mec-bu-ri-yet-ten!' şeklinde bir hayatın içine sıkışıp kalırsınız. çocukken olduğu gibi sorunları düşünmeden sokakta saatlerce oynayıp üstünü başını batırmak artık yoktur, hayat daha zordur. *

özetle;
-insanlara güveninizi yitirmiş
-bazı şeyleri 'istediğiniz için' değil 'mecburiyetten' yapıyorsanız
-sık sık çocukluğu özleyip 'keşke' diyorsanız
-asla eskiden olduğu gibi nedensiz, coşkulu bir mutluluk yoksa içinizde
-sorumluluklarınız büyüdüyse
büyümüşsünüz demektir.

daha da özetle; b.ktan bişeydir büyümek.
yaa, keşke..
yeryüzünde hacmen daha çok yer kaplamak, genişlemek.
(bkz: insanin buyumedigini anladigi anlar)
2 kere düşünmektir.