bugün

Her sevginin karşılıksız olacağına inanmam, daha doğrusu inanmak istemem.

Birini çok severken karşılık alabilir ve mutlu olabilirsiniz ki bir diğer ihtimali de vardır bunun, alamayıp canınızın yanmasına sebep olacak bir sevgiye gönlünüzle de bağlanabilirsiniz.

Her ne kadar ilk ihtimal zor olsa da birisini sevmek güzel bir şeydir. Çünkü birey kendisini sevemeden bir başkasını sevemez.
Tek taraflisi cehennem azabı.
genellikle karşılıksız olur.
bir çeşit takıntıdır.
Seviyorduk deliler gibi ama evlendi.yapacak bir şey yok.mutlu olsun.
Allah belamı verseydi de sevmeseydim dedirtir..
Ergenlik belirtileri vol bilmem kaç.
boş iştir. sevgi karın doyurmaz.
insana çok aptalca şeyler yaptırır.
Sonu pişmanlıkla bitecek bir macera.

Siz kendinizi yeterince sevin sayın, gerisi kadere kalmış.
O da sizi seviyorsa, sevin diyelim o halde.*
insanın yapabileceği en güzel şeydir, bir insanı, hayvanı yani bir varlığı çok sevmek. Sevmek eylemi başlı başına kutsaldır.Birini seversiniz. O sizin yarınız olur. Onun her şeyi hoşunuza gider ve onun için de siz öylesinizdir. Sizin biraz moraliniz bozulsa, hemen anlar o ortamdan sizi uzaklaştırmak ister. Kızdığında ya da siz ona kızdığınızda dahi arada sevgi vardır. Yanlış şeyler söylenmiştir. Ama bilirsiniz ki ciddi değildir, söylenilenler. Kırgınlığınız kısa sürer çünkü küs kalamazsınız. En güzeli de ikinizin aşkının meyvesi olan o tatlı canlı ikinize de benzer. ikinizin karışımı gibidir. Çok güzeldir.
Çok değil itidalli sevmek gerekir.
yeterince büyümediğinizi gösterir.
ne güzel bir duygu.
aşık olmaktır..
Uzun zamandır annem kadar çok sevmiyorum kimseyi. Özledim ama. Hayat daha da güzel olabilirdi sanki.
dötü kalkmıyorsa ne iyi.
Insanın kendine yapacağı en büyük kötülüklerden.
O biri Çekip gittiği zaman bünyenizde bıraktığı hasar kolay toparlanmıyor.
emperyalizmin oyunudur. tuzak. kandırmaca. kumpas. yalan. entrika. şehvet. günah.

herkesi çok sevmek varken.. bu ne tekel'cilik bu ne goygoy'culuk.

çok klişe. çok banell.
Enayiliktir. Kimseyi kendinizden daha çok sevmeyin birgün siktirolup gidecek. Göt gibi yaptığınız fedakarlıklarla verdiğiniz aşkla ortada kalacaksınız.
Yük olduğunu düşünüyorum. Bu yükü sadece sevgili olarak sınırlandıramam. Aileni sevmek, kedini köpeğini sevmek ya da bir eşyanı sevmek, hepsi üstüne yüktür.

Mesela arabasını seven insanlar oluyor, aklı hep arabasında. Pencereden kalkıp bakıyor. işini çok seven, işini kaybetmemek ya da daha fazlasına sahip olmak için karakterinden ödün veriyor. Kedisini seven pencerelere koruma teli taktırıyor. Daha iyi bir mama almaya başlıyor sonra. Daha iyi bir veteriner aramaya başladığı bir zaman geliyor. Hep fazlasını istiyor sevmek.

Şu an baktığım kedim engelli. Onu iyileştirmeyi çok istiyordum. Vahşiydi. Korkaktı. Nefret doluydu. Psikolojisi bitikti. Kediyi iyileştirince kendi eksik ya da vahşi tarafımı iyileştireceğimi düşünmeye başlamıştım. Kediye öyle bir anlam yükleyince kediyi başka sevmeye başladım. Şişko ve tüylü sevimli bir canlıyı sevmekten öte bir hale geçti durum. Kediye acıdım. Kıyamadım.

Bu iş böyledir. Kendi çocukluğuna acıyan çocukluğu çok korkunç geçmiş birine takar kafayı mesela. En çok onu sever. En çok ona kıyamaz. En az ona sinirlenir. Annesi babası olmayan, annesi babası olmayan birine yanar, ona annelik babalık yapmaya başlar. Kendisi bile anlamaz.

Sonucunda kedi şu an bensiz yaşayamaz hale geldi. Bana bağımlı oldu. Evde olmadığım her gün kapının önünde ağlıyor. Sabahtan akşama kadar miyavlıyor. Banyoya gittiğim zaman beni kapının önünde bekliyor. Yemek yaptığım an mutfakta beni izliyor. Uyandığım an onunla göz göze geliyoruz. Koynumda uyuyamazsa gecenin köründe herkesi miyavlayıp rahatsız ediyor. Kedi sevgiden kafayı yedi.

Ve şimdi ben şunu düşünmeye başladım. Ben bu kediyi iyileştirdim mi yoksa kediyi daha çok mu hasta ettim? Beni seviyor ya, şimdi bu sağlıklı bir durum mu? Yoksa kedi olduğu için ve zarar gördüğü için bulduğu herkesi çizen o kedi mi sağlıklıydı?

Bir kedi için hangisi doğru? Vahşi olmak mı yoksa minnoş bir ev kedisi halini almak mı?

Benim olaya bakışım bu. Yalnız mutluyum ben. Vahşiyim. Sınırlarımı seviyorum. Günün 24 saatinin bana ait olmasını istiyorum. Sosyal bir canlı olma niyetim yok. Sokak kedisi olsam şahane bir çöp kutusu bulur, onun etrafında kendime bir yasam kurar ve ara ara şarapçı abilerle takılır ve içkilerini yalardım.

Ama bir yanım o adamı istiyor. Çıldırıyor adam için. Tüm saatlerini ona vermek istiyor. Özlüyor. Merak ediyor. Beynimin bir kısmını kemiren bir hamster gibi. Sürekli aktif. Seni özledim diyip koşmak istiyorum. Ondan yeni şeyler istemek, her şeyi mümkün kılmasını izlemek istiyorum.

Bakın işte sevgi denilen şey böyle hastalıklı bir hal. Yük. Kedi, köpek, insan ya da cin olsan bile öyle. Ben ara ara şeytanın birine aşık olup onu elde edememe ihtimalini düşünüp bunu dert edinen insanım. Sevgi bana çok fazla. Ama sevgi güzel bir şey. O da var. Birini çok sevmek aşırı hoş bir şey.

Ama ayrıca iğrenç. Evet çok karışık kafam.
Gördüğünde ilk aklına gelen cinsellik değilde içinde kelebekler uçuşması. Belli süre sonra tabi durumlar değişir.
yüreğinde fırtınalar kopmaktır. bu fırtınalar öyle bildiğimiz fırtınalar gibi değil. bunun içerisinde baharı yaşamak gibidir çok sevmek.
Yaşamak lazım. Cesaret ister.