bugün

hiç alakasız bir anda, umursamadığın bir zamanda olur. rutin bir işini yapıyorsundur, akşam yemeği sofrasını topluyorsundur mesela. ya da arkadaşlarınla kahve içerken bir yandan da sohbet ediyorsunuzdur. belli belirsiz yüzü gelir önce aklına. aylardır görmediğin yüzünü gözünde canlandırmaya çalışırsın. sesini düşünürsün sonra. kızarken, mutluyken, seni sevdiğini söylerken nasıldı sesi diye anımsamaya çalışırsın. o an dışarıdaki tüm sesler susmuş gibidir. sanki sadece sen ve zihnindeki düşünceler vardır.
işte bir gece, hiçte aklında yokken bir gece ansızın hatırlamak böyledir. kalbindeki kabuk tutan yarayı ufak bir sızlatır. sonra hiçbir şey olmamış gibi devam edersin.
Bir sevgiliyi hatırlamakla sınırlı şeyler olmamalı .

Hatta hayatıma girmiş hiçbir kadını düşünmem bile. Bende de böyle garip bir huy var. Sanki, bittiyse; artık o insan hiç olmamış gibi hayatıma devam ediyorum.

Ben daha çok hislerimi hatırlıyorum; Bir gecenin ya da gündüzün olmadık bir anında yaşadığım hisleri. Böyle zamanlar beni sinirlendiriyor. Hayatımda geçmişe dair anlatacak bir şey bulamıyorum. Bu yüzden hep dinlemeyi ve yazmayı öğrendim. Millet nasıl onca şeyi hafızasında tutar, anlata anlata bitiremez asla anlamıyorum. Kendimi Hastalıklı gibi hissettiğim durumlardan biri de budur; hatırlayamamak ve anlatacak bir şey bulamamak.
genç bünyelerde cereyan eden bir olaydır. yıllar geçip hatırata onlarcasını ekledikten sonra hatırlanacak o kadar çok his, o kadar çok insan, o kadar çok hatıra olur ki, hangisini hatırlayacağını şaşırırsın, hiç birini hatırlamamaya başlarsın. insan tek doğar, tek ölür.