bugün

ben de izlemeyi dusunuyorum arkadaslar.

yorumlarimi yazarim sonra.
tengir hocam da begendiyse izlenebilir.

ilk firsatta izleyelim bakalim.
yersen "bizde empati kuruyos " dizisi.
dizideki bütün kapalı kadınlar ezik, yarım kalmış karakterler.
"başörtülü kadın ya temizlikçidir ya da koca parası yiyordur" zihniyetinden çıkma.
Ulan 20 yıldır ülkenin tüm kaynaklarını yiyen başörtülü ablalar yine mağdur olmuş
Hadi lan oradan.
Okumuş kariyerli başörtülü yokmuş.
Vay be ne büyük eksik.okumuş kariyerli örtülü hanımlar ülkede hangi sorunun çözümünde önder oldu.
Kocam aldatıyor jeepine binmekten başka.
Yürüyün gidin hala mağduru oynamayın.
Hayvan terli yemez.
öykü karayel oyunculuğunun zirvesidir. bu kadar etkileneceğimi düşünmezdim.
Ah ruhiye ah canım bebeğim. Ne kadar masumsun , konuşma şeklin tonlamaların. Erkek olsam işte tam böyle naif bir kadına aşık olurdum.
beğenmediğim dizidir.

tüm sezonu izlemediğimi belirteyim, ilk bir kaç bölümü izledim.

--spoiler--
sembolizasyonlar hoşuma gitmedi, bariz bir şekilde chp elit seçmeni, akp seçmeni ve hdp seçmeni olarak 3 grup sembolize edilmiş. yönetmen mümkün mertebe eşit yaklaşmaya çalışmış, elit chpliler'i temsil eden psikolog kadın, başörtülülerden nefret ediyor ama en büyük ruh hastası kendisi. akp seçmenini temsil eden gündelikçi kız, cahillik olarak temsil edilmiş ama temiz duyguları olan birisi olarak dengelenmeye çalışılmış. hdp'yi temsil eden diğer psikolog kadın ise, chp'li psikolog ile yakın, o da elit gibi takılmaya çalışıyor ama kökeninde teröristlik var, istese de kaçamıyor. bunun bir de başı kapalı ablası var o da akpli kürt seçmen olarak gösterilmiş. engelli kardeş söz konusu olunca o mütedeyyin kürt de, yeri geldiğinde hdp'li kardeşi ile birlik oluyor filan... totale dizi çeken dizi oyuncusu olarak yeni nesil sembolize edilmiş, o da CHP ile yakın olmak istiyor, yoga kursundan tanışıp filan. ama chp'nin ruh hastası olduğunu farkediyor.

oyunculukları başarılı buldum. müzik seçimi konusunda çok isabetli ve zevkli davranılmış.

--spoiler--

bende bir de popüler olandan soğuma huyu var, bir dizi, bir sinema filmi, bir kitap sosyal medyada çok konuşulmaya başlayınca ben direkt uzaklaşıyorum o şeylerden. aradan bir kaç sene geçtikten sonra, o şey iyice unutulduktan sonra deneyimliyorum. game of thrones dizisini bile daha yeni izledim. lost diye bir dizi var idi, onu hiç izlemedim mesela. o yüzden, bir kaç sene sonra gelir, sağlam kafa ile izler, bu entry'yi editlerim.
Bağımsız film tadında, dram ve psikolojik öğeler barındıran, netflix in en iyi yerli dizisidir. Umarım 2.sezonu gelmez herşey tadında güzel, ticari amaçlar ile sakız gibi uzatmak anlamsız.
istemsizce;

bir başkadır benim memleketim,
lay lay lay lay lay lay lay lay,
la la lay lay la la lay lay,
la la lay lay lay lay lay lay lay lay laaaay.

Dedirten dizi.
bu diziyi dün bitirdim ve iyi bir analiz yapmak için de bir süre sindirmeyi bekledim. uzun bir analiz olacak, şimdiden iyi okumalar ve teşekkürler.

ilk sezon sadece karakterleri ve onların hikayesini, kısa bir şekilde öğrendiğimiz için hikaye bu kadar ağır ama bir o kadar da akıcı ilerledi. sindire sindire bize karakterleri ve onların yaşamını gösterdiler. 2.sezon da büyük ihtimalle, sürekli ilk sezona atıfta bulunarak ilerleyecek gibi duruyor.

oyunculuklar başarılı, karakterleri canlandıran oyuncular da tam yerinde olmuş. kullanılan müziklere bayıldım, çekim kalitesi de çok iyi. bazı insanlar öykü karayel'in oyunculuğunun, sadece ağız'ı iyi yaptığı için beğenildiğini söylüyor. asla katılmıyorum. bir kere, birinin oyunculuğu beğenildiğinde bütüne bakalır. o karakteri taşıyor mu, o karakterin ruh hallerini bize yansıtıyor mu, jest ve mimiklerini başarılı bir şekilde kullanıyor mu, karakterin yaşayış şeklini ve hatta kullandığı bir ağız/dil varsa bizlere bunu doğru aktarıyor mu... gibi detaylarda oyunculuğun değerlendirilmesi için bir kriter ve bence öykü karayel'de bunları başarılı bir şekilde yerine getirmiş. diğer karakterler de bir o kadar başarılı yansıtmış içinde bulundukları durumları.

ayrıca dizinin türkiye'yi yansıtmadığını söyleyen hatta; "kendimizi ve çevremizi göremedik", diyen insanları gördüm ve şok oldum. siz de en az bu dizideki bazı karakterler gibi topluma ya çok uzaksınız ya da görmezlikten geliyorsunuz. hiç mi haberlerde görmüyor, okumuyorsunuz? her şeyi bir kenara bırakıp, müge anlı'nın programını 1 saat izleseniz, nasıl değişik, tuhaf ve bu insanlar ile aynı ülkede yaşamıyorum, diyebileceğiniz nitelikte kişiler olacağını farkedeceksiniz. türkiye o kadar çok çeşit insanı barındıran bir ülke ki hala daha tanımadığımız fakat tanısak hayret edeceğimiz insanlarla dolu.

en çok eleştirilen bir konu da türban ve zengin/fakir uçurumu. bence burada ne türban mastürbasyonu ne de zengin/fakir edebiyatı yaptılar. mesela hocanın evlatlık, lezbiyen kızı çevre baskısından ve babasının hoca olmasından dolayı tesettürlüydü. türkiye'de böyle olan binlerce kadın var ve kadın da içinde bulunduğu durumdan bir şekilde kurtulmaya çalışıyor ve okuma bahanesi! ile (belki de bahane değildir) konya'ya gidiyor. meryem’in cahil, saf ve iyi niyetli olmasını karaktere ve o karakterin yaşamına değil de türbana bağlayanlar var. bakın, meryem, abisi ve onun ailesi ile birlikte yaşayan, bir yandan deli yengesi ile uğraşırken bir yandan 2 çocuğa bakan, gündeliğe giden, evi çekip çevirmek zorunda olan bir kadın. bu kadın, hangi arada derede kendini geliştirecek? sosyal bir yaşantısı yok, mesela hiç arkadaşı yok, dertleştiği sosyalleştiği biri yok. haliyle insan ilişkileri ister istemez gelişmemiş ve çekingen. çok normal değil mi?

peri karakterini de eleştirenler var. bizim toplumumuz her yönüyle ön yargılı bir toplum. herkes kutuplaşmış ve herkes hatayı ilk önce kendinde aramak yerine karşında bulan bir toplum. peri karakteri de bizim ön yargılı toplumumuzun bir parçası. hatta psikolojik destek görmesi de bu ön yargıyı kırmak istemesinden. ailesi aşırı zengin ve aslında onu dış dünyadan soyutlamış ve hatta o da kapalı fanusun içine hapsolmuş gibi. çünkü ailesi peri'yi hep kendi gibi olan insanlarla tanıştırmış ve başka insanlarla iletişim kurmasını engellemiş. haliyle peri'de kendi ailesini "normal" olarak görüyor. zaten melisa; "sizin aileniz nasıl insanlar", dediğinde normal cevabı vermesi ve bunu çok normal bir şeymiş gibi söylemesi de bundan. meryem’den ilk başta rahatsızlık duyuyor çünkü meryem, aslında kendisinde bastırmış olduğu bir takım duyguları öne çıkarıyor. zaten bunun nedenini anlayamadığı için 2 sene boyunca terapi görüyor. meryem’den kaçması aslında sembolik. onun kaçmak istediği şey bizzat kendisi ve bastırmış olduğu duyguları. bu yüzden her defasında görüşmeyeceğim demesine rağmen görüşüyor. zaten hazal denilen ve henüz bizim tanımadığımız bir karakter yüzünden peri'nin böyle olduğunu düşünüyorum.

gülbin ve gülhan olayı... gülhan'ı bir halama benzettim lol. neyse, bu hikayeyi bile saçma bulanlar var. her iki kardeşin de başarmış/başaramamış şeyleri var. haliyle içinde kalmış, yapmak isteyip de yapamamış şeyleri ve bastırılmış duyguları da var. ailenin içinde olup da bu kadar uçurum düşüncelere ve karakterlere sahip iki kardeş olmaz demeyin. her ailede vardır, her ailede... ayrıca çok da güzel mesaj vermişler. biri okuyor ve akla/bilime inanıyor, biri okumuyor ve cahilce yöntemlerden medet umuyor.

aslında daha çok söylenecek şey var ama şimdilik bu kadar yeter sanırım. bu dizide, dediğim gibi bence anlatılan en önemli şey toplumun kutuplaşmış olduğu ve o duvarlar arasında sıkışan insanlar. sinan, hoca, hilmi, meryem’in abisi, yengesi, hayrunnisa ve onun kız arkadaşı vs vs. 2.sezonu sabırsızlıkla bekliyorum.

teşekkürler sabırla okuduğunuz için.
o kadar gündemde ki su an spoiler yememek icin bir solukta bitirmeye calıstıtgım dizi.
şuanda izlediğim asla bir şey anlamadığım. sırf çalışırken canım sıkıldığı için izleyip çözmeye çlıştığım dizi.
(bkz: netflixte mastürbasyon yapan türk gençliği)
Atiye ile hüsrana uğrayan bünyeme iyi gelmiş dizi.
Spoiler olasılığı yüksek açıklamalara giriş yapıyorum.
-Bir Yeşilçam aşığı olarak “Cahit berkay” film müziklerini nasıl özlediğimi fark ettim. 4. Bölüm başlangıç müziğini duyduğum an ki mutluluğumu anlatamam.
-NŞA’da hemen dikkat çeken ve delilercesine reklamı yapılan film/dizilere bakmamaya özen gösterirken, izlemeye başladığım ilk dakikadan itibaren hemen ona buna haber eyledim.
-E tabi iyi yorumlar yanında kötü yorumlarda var.
Ama hiç izlemeden sırf şu “türban meselesi” için hemen bok atmak nedir arkadaş?
..Neden tesettürlüler saf, cahil gösterilmişmiş de doktor ve eğitimli biri olarak gösterilmemiş????
-Bi şu Kürt kompleksinden çektik bir de türbandan.
Arkadaşım artık türbanlılar her yerdeler. Spikerler, yorumcular, doktorlar, öğretmenler, mühendisler artık her yerdeler.
-O zaman şöyle düşünelim. Bu dizide neden başı açık olan herkes “yurt dışı özentisi” , dini imanı olmayan, kibirli, hoşgörüsüz gösterilmiş?
-Ya da Sinan’a bakınca, bekar ve tek yaşayan erkekler zengin de olsa; sevgisiz, mutsuz, tek amacı geceyi bir kadınla geçirmek olan züppe tipler öyle mi?
En yakın zamanda “Deprem” filmini bilmem kaçıncı kez tekrar izlemem gerek *
*bu arada en sevdiğim karakterler Yasin ve Ali Sadi hoca.
Keşke her hoca senin gibi olsa be hocam.
özellikle twitter'da dizi üzerinden yapılan sözde sosyolojik analizlerden gına geldi amk.

ulan arkadaş ne kafa siktiniz ya? yok sekülerleri yansıtmıyor, yok başörtülüleri aşağılıyor bla bla bla bir ton zırva. o kadar aptalca şeyler okuyorum ki gına geldi. dizi lan bu dizi. ülkedeki tüm sorunlarını anlatamaz, toplumun her kesiminden insanı yansıtamaz. öyle bir zorunluluğu olamaz zaten. belgesel falan değil bu altı üstü bir dizi.

övgünün boku çıkmış olabilir anlıyorum ama bu meselenin yarısı dizinin kalitesiyle alakalıysa yarısı da netflix'in muhafız tarzı şaklabanlıklara değil de bu tarz işlere öncelik vermesini istemesi insanların. sakin olun ya.
Dizi türkiye'deki uç karakterleri güzel analiz etmiş. Genelleme yapmak saçma.
Her psikiyatrda ateist değil ne de olsa hatta doktorum büyüye inaniyor musun?" Diye defalarca sormuştu da bana basmıştım kahkahayı her seferinde.

Bizim gerici insanımızda şu da var "aşağılandık, ezildik" ben başörtülü tanıdıklarıma iltifat ederken bile üç kere düşünüyorum yanlış anlarlar, dalga geçiyorum sanarlar , laf soktum sanarlar diye. Öyle alinganlar ki yaşadım bunu biliyorum. Öte yandan aynı bu şekil türbanlıları küçük gören, onları ciddiye almayan, onların kandırılmış saf insanlar olduğunu düşünen insanları da yakından tanıyorum. Ayrıca aynı dizideki gibi sürekli akıl aldıkları hoca efendileri olan bir sürü ailede biliyorum.

Dizide bir anormallik göremedim. Çokta gerçekçi!
Meryem karakteri sayesinde en köylü özelliğimi öğrenmemi sağlayan dizi.

Bir bölümde Meryem psikiyatriste börek götürüyordu, o anları izlerken "işte bu benim !" dedim. Bir samimiyet göstergesi olarak herkese kek-börek yapıp götürmek gibi bir huyum var; En son diş doktoruma kek götürecektim de geç kalıp götürememiştim, içime oturmuştu.*

Bir de fatih artman ne kadar hoş bir adam oldu, rolünün hödüklüğüne rağmen kendisini de oyunculuğunu da çok beğendim.
Öykü Karayel e bayıldım.

Bu kızı resmen salak Türk dizilerinde harciyolarmiş. O soğuk donuk mimiksiz kız bu rolün altından fazlasıyla kalkmış sasirdim.
Çok tatlı ve masum reelde Meryem gibi biriyle arkadaş olmak isterdim.
Öykü Karayel'in ömrümde gördüğüm en başarılı oyunculuk performanslarından birini sergilediği dizidir.

Hangi ünlü aktör veya aktristi hangi rolde izlemiş olursanız olun, en üst seviyede performans gösterdiklerinden bile kişilikleri şu kadar veya bu kadar "oradadır".

Öykü Karayel öyle bir oynuyor ki canlandırdığı karakter dışında bir kişiliği olduğuna dair neredeyse hiç ipucu bırakmıyor.
izlememekte direndiğim bir netflix dizisi. gündemden düşmesini bekliyorum. popi şeyleri izleyemiyorum.
O kadar çok övülüyor ki artık meraktan bayılacağım. Ama bir türlü fırsat olmadı izlemeye. Hafta sonu başlarsam ben yorumu yardıracağım.
karısını kaybeden hocanın dramı,
görsel

sağ-sol çatışması,
görsel
(bkz: Berkun Oya)'nın yazıp yönettiği 2020 yapımı Türk dizisi. Başrollerinde (bkz: fatih artman) ve (bkz: öykü Karayel) oynamaktadır.
Oykü karayelin başrolünde olduğu netflix dizisi.
Başıma bir iş gelmeyecekse ben begenemedim. Dizinin her bölümünün sonunda eee demekten kendimi alamadım. Bu e yani anlamında. Icinde bulunduğumuz halleri anlatan, aslında elestiri farkındalık yaratmak gercekleri göz önüne sermek tokat gibi çarpmak filan degil bu, izleyince bir aydınlanma yaşamıyorsun ki bunu bekleyen kim. Ya da kendini elestirmiyorsun. Sıradanlığa övgü gibi geldi. benim icin sisirilmis balon diziler arasında yerini alacak. Öykü karayelin de oyunculuğu yerlere göklere çıkartılacak kadar degil. Acaba belli bir kesimde takılan oyuncular gercek hayatlarının tersi bir rolde oynadıklarından mı bu kadar övgüyü hakediyorlar. Zor degil lan, gelin bizle 10 gün takılın yeter.
Sıkıcı ve çok ucuz çekilmiş olan dizi.

Karşılıklı oturup konuştuğu psikologla bile çekimleri ayrı ayrı yapılmış, konuşmaları hiç karışmıyor birbirine.

Müzik desen yok, fon müziği desen yok.

Resmen çöp.