bugün

At yarışı oynayan kişinin yakınlarına kupona yazmak üzere sorduğu at ismidir.

Tanımı yaptıktan sonra konuyla alakalı bir anı:

Üniversite zamanları. Garip bir arkadaşım vardı. Her gün at yarışı oynardı. Hatta at yarışı konusunda aşmış bir modeldi diyebilirim. 2-3 günde bir 2'liden iyi harçlık çıkarırdı kendine. At yarışı hastası olan babasının bulaştırdığını söylerdi. 5 yaşından beri babasıyla ganyana gider kupon yaparmış. çok defa bu konuda babasıyla telefon konuşmalarına şahit olduk. Bir konuşmalarını da hoparlörü açıp dinletmişti bize:

arkadaşın babası : Oğlum naber?
arkadaş : iyi baba, sen napıyosun?
a.b. : iyi be oğlum, bildiğin gibi.
a. : Baba 3. ayakta kimi yazdın?
a.b. : kimi yazcam olm, tek attım o ayağa, rüzgar gülü(atın ismini tam hatırlayamadım)
a. : Ya ne alakası var, eşşek o at hem de eşşoğlueşşek, tek atıyosun, eşşek yazılırmı?
a.b. : lan sttr git, ne eşşeği, çok gelişti o at, son yarışlarına bak hep ilk üçte. rakipleri düşüşte.
a. : sen bu işi biliyosan beni si... töbe töbe. konuşturcan beni. neyse o değil de bi 50 lira ateşlesene baba, yarına müthiş bi kuponum var.
a.b. : lan bak geçen seferki gibi olmasın?
a. : yok baba bu sefer tamam. hani bizim nihat vardı ya, veli efendiden, he işte ondan büyük tüyo aldım.
a.b. : bak gönderiyorum ama ortağız ona göre.
a. : tamam tamam

Biz ailemizle görüştüğümüzde telefonda falan, şehir dışında okuyoruz ya, "nasılsınız, iyi misiniz, evdekiler ne yapıyo, dersler nasıl, okul nasıl" falan gibi cümleler kurarak geçerdi konuşmalarımız. Hal hatır sorar dua alırdık. Arkadaşın babası ile konuşmaları hep bu minvaldeydi. Nadir de olsa babası dersleri de sorardı ama arkadşaın dersle alakası olmadığı için babasına hep aynı cevabı verirdi "baba son ayakta yattık yeaa"

Onun yüzünden okula gidip gelirken çok defa ganyan bayiine uğramışlığım vardır. Yine öyle bir gündü. Yine okuldan geliyorduk ve at yarışı oynayan arkadaş ganyana uğrayalım diye tutturdu her zamanki gibi. Kırmadım, girdik içeri. Aldı eline bülteni, başladı çalışmaya. 1. ayak, 2. ayak, 3. ayak derken bana döndü.

arkadaşım : lan kafam durdu resmen, bana bi at söylesene
ben : olm bilmiyor musun, ben ne anlarım at yarışından?
arkadaşım : ya sttr et, söyle bi isim şurdan, son 3 ayağa birer at söyle.

baktım bültene, ismi güzel gelen 3 atı söyledim 4., 5., 6. ayaklar için.
arkadaş atlara baktı baktı baktı. Bastı kahkahayı.

arkadaş : ha ahaha aha, olm bunlar ne len? 5 yaşındaki çocuğa söylesem daha sağlam atlar söylerdi. ahah ahahha
ben : olm ne bileyim ben, ismi güzel olanı söyledim, ne anlarım lan ben.
arkadaş : neyse neyse, tamam lan, bak şu iki atı yazıyorum. ama bunu yazamam olm, bu atı yazarsam beni ganyana sokmazlar bir daha.

akşama doğru kaavenin birinde oyun oynuyoruz, bi yandan da yarış sonuçlarına bakıyor arkadaş, ama nasıl keyifli ve çok da heyecanlı tabi:

arkadaş : olm 5'te 5 lan. senin iki at gelmiş lan, olm ne şanslı adamsın. bak son ayak kaldı, onu da tutturursam sana da bişeyler düşer hee. ehe eheheh.

Çay içiyordu, 6. ayağın sonuçları açıklanırken birden ağzından burnundan geri geldi çay, ortalık battı. bardağı yerine bırakırken elinden düşürdü, bardak kırıldı. bütün kaave döndü bize bakıyo. arkadaş başladı küfür etmeye:

arkadaş : lan o eşşek nasıl gelmiş, şike var. itiraz etsinler. olm, lan... itiraz edin lan, lan gitti paralar, aofgvevnelkjqfnvo (küfür kısmı)

Çıktı gitti kaaveden söylene söylene. koştuk peşinden, öğrendik ki benim söylediğim ve onun dalga geçtiği at gelmiş, ben anlamam ama söylediğine göre 200 küsür milyar kaybetmiş. 2-3 gün kendine gelemedi.
Neyse sonra toparladı kendini. Ve at yarışı oynamayı da bıraktı.

Bu olay her aklımıza geldiğinde "eşeğin büyüğü benmişim, daha da oynamam ben bu kumarı" derdi.