bugün

Abidik gubidik dertler hepimizi cehenneme tekmeler. Auüuu beybi. "Lordum"
boşlukta hissetmek varya onunda dibinde hissediyorum. Ayağı kalkmaya çalıştığımda bir sigara içip oturuyorum. Daha yaşım çok genç evet biliyorum ama bazı şeylerle başa çıkamamak korkusu sardı her bi tarafımı Geçen sene önümüzdeki yıl bugün ne yapıyor olacağım diye düşünür mutlu olurdum. Şu anda böyle birşey düşünmek değil aklımın en kuytu köşesine bile getirmek istemiyorum.
ananemin ders çalışıyorum diye kahve yapıp getirmesi ve beni ayna karşısında dans ederken yakalaması kalp ben.
Ne bakıyon laaaayn?
Acılarımı menekşe yaptım gözyaşlarımla suluyorum.
Artık üşümek; evi nepal'de kalmış slovakyalı bir salyangozdur.
Ruslar neden yürüyor berlin'e?
saat 5:46... güneş gösterecek birazdan yüzünü ama benim ona gösterecek bir yüzüm yok. uykum yok, uyumak istemiyorum ama uyanık kalmakta istemiyorum. şuan olduğum yerde olmaktan memnun değilim fakat dünya üzerinde olmak istediğim bir yer de yok. bir bilinç sahibi olmak acı veriyor . öyleyse uyumalıyım sanırım. uyku bu dünyadaki en güzel nimet olmalı. bilince 8 saatlik bir mola. ama uyumayacağım. söylemiştim, uyumak istemiyorum. keşke bir koala olarak gelseydim dünyaya. hayatım boyunca başka bir yüz ifadesine ihtiyaç duymazdım. o manasız, boş bakış... evet hayatım boyunca o şekilde bakmak isterdim. gerçi günümün 3'te 2 sinde suratımda buna benzer bir ifade oluyor ancak bu konuda bir koala kadar başarılı olamadığımı itiraf etmek zorundayım. tanrı tarafından bana verilmiş en büyük yetenek ki bunun dünya üzerindeki en önemli yetenek olduğunu düşünüyorum; saatlerce suratımda boş bir ifade ile hiç bir şey yapmadan durmak. öyle ki bu şekilde dururken kendi varlığımı bile unutuyorum. var olmamak gibi bir şey... bir gün everest'e tırmanacağım. en büyük hayalim... everest'e tırmanıp aynı boş gözlerle dünyaya bakmak. herhalde ondan sonra everest'in zirvesinden kendimi aşağıya atarım zira fazlasıyla üşengeç biriyim ve aynı eforu zirveden aşağıya inmek için harcamak istemem. gerçi everest'e tırmanmak için de o kadar çaba harcar mıyım emin değilim. sanırım hiç bir zaman everest'e tırmanmayacağım. herhalde empire state binası da iş görür. hem tepesine varıp hayalimi gerçekleştirdiğim zaman kendimi aşağıya atmam gerekmez bir asansörü varken. evet evet, kesinlikle empire state'e çıkmalıyım. vay be saat 5:53 olmuş. gözlerim acıyor. sanırım uyumalıyım. ama uyumayacağım, söylemiştim uyumak istemiyorum.
Sanırım uyuyacağım.
kafatasımdan şarap kadehi yapılmış, tarkan'a zorla içirtiyorlar.
Bugunde bi mucize olmadi. Yanlisliklar dogru bi sekilde karsimiza cikmadi. Ve ben bekliyorum. dogru bi yanlislik icin.

Mesela kedim yanlislikla dogru bi mesaj atti.
Ya da o yanlislikla aradi bi seyler yapti.

Ben cok yoruldum yazdigimi okumaktan. Artik bi sey olsun yalvaririm ya. Yazmadigim bi seyler ciksin karsima.

Whatsapp da bu saatte online...
bu entryi tamamlayamadan uyuyakalacagimdan eminim cunku ilacimin etki gosterdigini hissedebiliyom. Uyuyorum bile.
Kalp çarpıntısı için kullandığım ilacın yan etkilerinden biri, kalp çarpıntısı.

Teşekkürler.
Aylardan Eylül’dü. Gözlerine bakarken Nisan. Dedim ya beni hep bu havalar aşık etmişti. Bir de içine baktıkça yeşeren meyve bahçelerini gördüğüm gözleri... Ansızın bir yağmur başlamıştı. Sonbahardı. Neden olmasındı. O çantasından şemsiyesini çıkarana kadar yağmur damlalarının bana olan hasreti bitmişti bile. Beni bu havalar aşık etmişti, artık sırılsıklam bir aşık olmuştum. Şemsiyesini açıp altına girdi.

http://mbsadam.blogspot.c...9/belki-yagmur-yagar.html
sipidi bugün yorgun üzgün ve yaşlanmış lakin kilo kaybediyor. bu güzel bi şey.
yüzüme bakıp naber diyene cep saati sallayıp "beni görmediiinnnnn, beni görmediiiinnnnnn..." demek istiyorum.
ben neden görünmez olamıyorum?
keşke hayalet olsaydım. öyle olsaydı da çalışırdım valla bak.
Kalbe giden yol kidodan geçer.
Üzülme diye fısıldadı kendi kulağına. Kendi kulağına fısıldar mı insan hiç? Deme öyle, neler yapmaz insan kendine.

Düşüncelerin ağırlığı altında ezilir de insan, kendini kurtarmaya gücü yetmez bi'. Bazen de kurtarmak istemez, en kötüyü yakıştırır çünkü kendine. insan, neler yapmaz kendine?

insan neler yapmaz insana, bilemezsin.
Kendim için yazıyorum bu yazıyı.

Şunu söylemek isterim ki her gece yatağa yattığımda hayaller kurmasını seven bir insandım. Hayaller beni mutlu eder ve heyecanlandırırdı. Hatta bazen öyle bir boyutta olurlardı ki uyuyamazdım. Artık öyle yapmıyorum. Kendimi sonuna kadar yoruyorum ki yatağa yattığımda düşünmeyeyim. Düşüncelerim ve hüznümün içinde boğulmayayım. Yatağa yatıyor bayılırcasına uyuyorum. Rüya bile görmüyorum.

Bu durum tabiki işime geliyor. Hem işte verimliliğim arttığı için prime ulaşabiliyorum hemde düşünmemek. Düşününce işin içinden çıkamıyorum...

Siz hiç kafanızdan aşağı kaynar sular boşaltılmışçasına hissettiniz mi? Sonrasındaki beyin mantarlığı evresinde, o dumur anında içinizdekileri yazmak haykırmak yahut bir şarkıyı son ses dinlemek istediniz mi? Şu anda o haldeyim. Çok sinir bozucu işin açıkçası.

En azından yaşamaya çalışıyorum diyerek kendimi avutuyorum çoğu zaman.

Kafanızı şişirdim boş yere...

Kendinize çok dikkat edin. Hayat mutsuz olamayacak kadar kısa sonuçta.
Bugün reklam tasarım kursumuz bitti. Güzel bir eğitim süreci yaşadık. Çok eğlenceli, neşeli ve keyifli bir arkadaşlık ortamımız oldu. Zaman zaman stresli, koşturmacalı projeler yaptık, yorulduk, sıkıldık ama bitmesine üzüldük. Güzel insanlar tanıdım. Özellikle birisi çok özeldi.
Bir kaç günde toparlanmak istiyorum. Hadi bu depresyon havasını dağıtalım! Bitki çayım, hırkam, yün patiklerim... Hepsi hazır! En rahat kanepe hangisi acaba? Hemen kuruluyorum...
ne zaman hasta olsam vucud direncimin düşmesi ile birlikte tahammül sınırım da yerle bir oluyor. dokunsan ağlayacak gibi oluyorum. yine midemi bozdum, yediğim bir şey dokundu, serum da kendime getirmedi hala, kafam kakmıyor, sürekli yatıyorum. yogun iş temposuna, derslere ara verdim, hiçbirini dusunmeden sadece yatıyorum. midem sancıyor, sanki birisi eliyle sıkıyormus gibi. ara ara uyuyup, rüyalar görüp uyanıyorum. ama olay burda başlamadı, şurda başladı;
liseden beri olan kız arkadaşlarımla 2 aydır görüşmemiştik ve birimizin de almanyadan gelmesiyle buluştuk. yine benim aşk hayatım masaya yatırılmıştı ve sen elmayı seviyorsun diye onun da seni sevmesi gerekir mi klişesinden başlamıştık. arkadaşım dönüp bana dedi ki;
sen o elmayı eve getirmiş, baş köşeye koymuş, sev beni diye bekliyorsun.

o kadar güzel özetlemişti ki her şeyi. aslında onun normal bir elmadan farkı yoktu. öyle deli deli sevdiğim de yoktu. sadece seksle baslayan bir şeyin, kısa bir zamanda bu kadar yogun hissedilmesi benim sorunumdu. sevişene kadar ben onun umrunda değildim ve sevişerek başladı bu görüşmeler. neden bu kadar anlam yüklüyordum ki. tamam bütün gece bana sarılıp uyuyordu, ilgiliydi, iyiydi, hoştu ama hoslantıdan baska bir şey hissetmediğini de belirtmişti. ben hemen her şey olsun istiyordum. çünkü içimdeki biriken bütün duyguları ona yükleyip beni sevmesini bekliyor ve onu sıkıştırıyordum.

bu bekleme hem anlamsız hem de beyhude idi. bende bıraktım.beklemeyi, hissetmeyi, özlemeyi her şeyi. içimde biriken bir sevgi var ise eğer, bu ona ait değildi.

onun kendini kasıyo sandıgım davranısları, ağır abi olması değil, bana karşı bir şey hissetmeyişi idi.

bende düşünmeyi bıraktım. beni sevecek adam o değildi. hikayeye ortadan baslayıp, normal davranmam saçmalıktı. düşüncesizce yaptığım hareketlerin yine sonucuna katlanamıyordum.
unutmuştum,
üstüne öyle yüklü ağır toprak yüklemiştim ki,
kendi kendime,
nefret etmesini sağlamıştım benden,
yine geldi, hiçbir şey olmamış gibi,
ama o gideli çok olmuştu,
zamanında gelmemişti.
işte öyle bir şey..
hayatım boyunca en korktuğum duygu kibirdir. Allah'a sığınırım.

temizliğinden emin olmadığım birinin bile ikramını geri çevirmem o kişinin iyi niyetinin beni hasta etmeyeceğini düşünürüm.
Bazen, tüm ülke birleşmiş te benimle t*şak geçiyor sanıyorum.
hayal kurmayı seviyorum, çünkü orada her şey yolunda...
ayaklarım soba gibi.
Bu bölümü hemen atlasak olmaz mı? Hiç sevmedim ben bu bölümü, bu sahneleri. Baş rolün bütün yaşanmışlıkları unuttuğu sahnelere geçsek hemen. Sonra güneşin batışına doğru olan yürüyüş sahnesiyle sonlandırsak? Bak bu sonuncusundan pek emin olamadım, o sahne de bir değişiklik yapabilirim.
Yeni bir sayfa açarak başlıyorum yazıma. Yeni kelimeler, yeni hikayeler, yeni özlemler, yeni aşklar… ilk karşılaşmam ilkokul sıralarında oldu bu cümleyle. Hayatta yeni bir sayfa açarak ilerlemenin önemli olduğunu sürekli söyleyen bir öğretmenim vardı. O zamanlar anlayamasam da hayal kırıklıkları, pişmanlıkları, kaybedişleri olan bir kadındı. O, her uzaklara dalıp “yeni bir sayfa açmalıyız çocuklar” dediğinde ben çivi yazısına benzer yazımla karaladığım defterimin sayfasını çeviriyordum. Sekiz yaşındaysanız ve yetişkin insanları anlamanız gerekiyorsa, onları anlamış gibi yapmak zorundasınız.

http://mbsadam.blogspot.c...a-zaman-ve-bahaneler.html