bugün

En karanlık gecelerde düşünürüm.. bazen bir sesi belki de bir nefesi kendi zihnimde yankılanmaya zorlarım..
Canım ister bu dünyadan kaçarım ..
Zor da olsa nefes alırım..
Kendimce belki de düşlerimce..
güle baykuş kondurmayın
küstürtüp soldurmayın
yare bir şeyler söyleyip
kafamı bozdurmayın...
Herkesin bildiği bir şehirde, herkesin boğulduğu bir kalabalıkta, herkesin birbirine çarptığı yollarda, kimsenin tanımadığı bir adamdı. Olabildiğine sessizdi, alabildiğine yalnızlık taşıyordu cılız omuzlarında. Ortadan ikiye ayırdığı saçları apolitik bir insan olduğunu simgeliyordu O’na göre ama bu da kimsenin umurunda değildi. Belki söyleyecek çok sözü vardı da dinleyecek hiç kimsesi yoktu. Okyanus ortasında bir kara parçası gibiydi. Esas hayat oradaydı ama herkes bir tek maviyi görmek istiyordu.

http://mbsadam.blogspot.c...er-kahraman-hikayesi.html
Elinde olmayanları kendi hatan gibi görmeye başlayınca en çok sen kaybediyorsun. Metalik soğukluk,mavi örtü,başında bir gözyaşı. Terk etmek ayrı yazılır, birlikte okunur.
ne olacağı varsa olsun bitsin dedirten yazarların duygularından alevlenen seksi yazılardır.
Şafağın ayak sesleri kapının eşiğinde, bilirim kapıyı çalmadan girer. Gece durur mu koynumdan usulca gidecek. Bu devranda bir devran olmuşuz. Tükenmenin adı zaman, vuslatın adı ölüm. Gün görmek keşke sadece deyim olmasa.
haykır acını ey halk

haykır acını ey halk! başeğme haykır!
bir yol kavşağındasın ve ancak
yaraların haykırışlarla onarılır
bir yol kavşağındasın ve senin
değişmek için çırpınıyor kaderin
kuşan alnında biriken o kara teri
sırtında şakırdayan kırbacı kopar
soluk al ışıldat o mazlum yüreğini
bak korlaştı acıların, kozalandı
ey halk! parçala şu nankör suskunluğunu başkaldır artık
sevginin ve öfkenin uğultusunu
bağrına vura vura taşırken sana
karşılık gözetmiyor bu gencecik insanlar
ne barbarın tehdidi ne dişleri kıran elektirik
dalga dalga yayılan o rüzgarı durdurabilir
bu direniş senin için ey halk
bu çığlık senin kollarınla yıkılsın şu köhne dünya
ve coşkuyla yeniden kurulsun diye çınlatıyor hayatı
bir yol kavşağındasın fakat mutlaka değişecek kaderin
bunu bekliyor şu ıslak çukurlarda üşüyen çocuk
bunu bekliyor gözevleri kurutulmuş analar
bunu bekliyor zincirin oyduğu bilek
bunu bekliyor açlık, kuraklık, ılık ılık akan kan
bunun için en genç yerimizi ölümle tanıştırdık
kuşan kendini artık biraz da gövdeni yüreğinle kırbaçla
ey halk! haykır acını! bu kara dumanı dağıt.
Sesimin yettiği son anda ,
Senle yani içimde kalmıştım,
Hatırlarmısın sana sevdiğimi söylediğim o anı,
Kalbimin durduğu sen adlı zamanı,
Ama olmadı,
Olamadı,
Seni düşündüğüm her an..
Belki yanlıştı ama her şeyi doğru yapmaktan daha çok mutlu etmişti.
Her şey üst üste gelmesin artık. Ne uyuyabiliyorum ne yemek yiyebiliyorum.

N'apim mirkelam gibi yollarda mı koşayım? Çılgın mustafa sandal dansları mı yapayım? Her şeyi siktir edip çelik'in verdiği saçmasonik pozları kolaj mı yapayım? Sokak duvarlarına "kahrolsun bütün izm'ler" mi yazayım?

Yazayım tabi.
Bir rüya biterken bazı düşlerin tekrarını arar ,sessizlik içinde yanarsın taki bir kelime söylenene kadar..
Sonra umutlar artmaya sol yanında dalgalanmaya başlar, zorlar hiç durmadan çarpar..
Zorlar ama asla yılmaz, bir parçanın yaşamasını hatta ayakta durmasını sağlar..
Sonunda ise unutulur kaybolir belki de hapsolur,ve en nihayetinde yeni Bir hayat yeşerir..
Çok kıskanıyom. Keşke arkadaş olsak.
Arkadaş olmam gereken herkes istanbulda amk.
Baktım dünyaya küçük bir çocuk gözüyle..
Ağladım ,zorlandım belki de yalanlarla yaşıyoruz diye düşündüm..
Sessizce oturdum,
ufak bir sitem ettim kendime ,
Akılsız kalbime..
Ben bu yazıyı ölesiye yazdım.
Sen bunu anlayamadın.
Ben bu yazıyı öylesine yazdım.
Ölesiye yazsam da anlamazdın.
Hayat bu karşınıza kimi çıkaracağı belli olmaz. Bazen hiç ummadığınız anda birisi kalbinize dokunabilir. Biraz incitip çokça tamir de edebilir. Ama işin sonunda yine kaybetmek vardır. Çünkü her zaman bir yerden kazanırken bir yerden kaybedersiniz. Ve her şey bir neden içinde yürür. Sebepsiz yere üzülmezsiniz, sadece sebepleriniz karışır. Yani işin sonunda neye üzüldüğünüzü unutursunuz. Sebep yok cevabı da bu yüzdendir. Hayattaki en büyük sebep aslında üzülemenin bize bir şey kazandırmayacağı gerçeğidir. Bunu bile bile daha çok üzülüyoruz. Çünkü elimizden gelen yok.
Öylesine.
Daha yolun başındayken yorulmak da neyin nesi,
Kanıyorsa kalbim üzülmek de neyin nesi,
Aklım karmakarışık olsa da düşlemekten kormak neyin nesi..

Hadi bu saçmalıkları anladık da içimden gelen bu anlamsiz neyin sesi ?..
içimde bir yerlerde kaybolan birşeyler var,ne olduğunu çözemediğim belki de çözmeyi istemediğim..
Hani güzel anlar olurya içine çekildiğinden,
Tarifsiz bir mutluluk hissettiğinden,
sanırım ben de öyleyim yani şu sıralar ..
karanlıktaki bir ışık ile konuşurken,küçük adımlarla onu hissederken..
görsel
Sorunsuz günlerin yanında, umutsuzca yürürken belki de halime şükretmeyi isterken ,birden sadece birden akıl almaz karamsarlık ile kabuslarım geliyor aklıma..
güçlü, kudretli görünmez yaratıklar hayal ediyorum. biz onları göremiyoruz ama onlar bizi rahat bir şekilde görebiliyorlar. o görünmeyen yaratıklar kafasına taktığını çekip alıyor soluğunu kesip öylece oraya bırakıyor. hani bizim kurbanlık hayvanları veya keyfimiz için kestiğimiz hayvanları devirdiğimiz gibi... ama arada bir fark var bizim kurbanlıklar bilmiyorlar boğazlanacaklarını ama sen biliyorsun ümüğünün sıkılacağını.

özünde sıradan bir ölüm, ağılda kesilmeyi bekleyen ışid esirlerinin ölümü ile aynı.
nedir fark? zaman belki geniş gerçi onu da bilemezsin. seni kesecek, doğrayacak yani seni ürkütecek cellatla uzun süre muhatap olmazsın.

bugün çok yakınımda bir insan öldü. masa başında çalışırken. çokta yaşlı değildi.
ölüm çoğu insanda inancı pekiştiren bir öğe ya da dinine bağlılığı artıran bir şey.
ben de ise hep ters etki yaratır.
allah'tan felaket derecede korkmama sebep oluyor ama bir o kadar da ondan nefret etmeme sebep oluyor.
yalana gerek yok. sevmiyorum.
hele ölüm arefesinde gelip "ölüm var arkadaşlar, ahret var arkadaşlar, allah'a borçlu çıkmayalım" diyenden nefret ediyorum. Allah'a borçlu çıkmak ne lan!'^+%& Senin bir kere Allah inancın sakat.

Allah. Hayy'dır, hayat verir. Rezzak'tır, çabalar dahilinde rızk verir bu rızka göre bir ömründe olur. Malik-el Mülk'tür mevcudatın yegane sahibidir, yani peygamber olsan yine borçlusun yine borçlusun.

Fakat Allah, güzel şeyleri yaratır. Anneni, babanı, dostlarını, çocuklarını, sevdiklerini... Ya onları hayatından çeker bir anda alır. Ya günden güne çirkinleştirir, çekilmez kılar uzaklaştırır senden. Özlem denilen acıyı tattıran da Allah'tır.

Tek çare ahiret hayatını beklemek o da çok uzun bir bekleme süreci. Üstelik mevcut islami anlayışa göre cennette sevdiklerinle ebediyete yürümek zor hatta imkansız.

O halde insan neden Allah'ı sevsin ki? insan olsa olsa fazlasıyla korkar Allah'tan.
insan okuyacak kardeş.
coksaapıyosunuz ondan bunlar hep. coksaapmayın.
Gözyaşlarımı tutarken, karanlıkta kendimle yapayalnız uzaktayken..
gecenin üçünde sabahın köründe caddeler boyu gezdiğim bu renksiz diyarı terketmeyi düşünürken hislerimce..
Neden bitemedim ki yok olmak güzelken ..