bugün

nasıl da şerefsizmişsin. iyi fake attın ha valla bak. şimdi siktir nereye gitmek istiyorsan git yoluna taş koyanın sikine gem vursunlar.
yazacak şeyleri de tükettim artık sana.artık kendim olmak için çok büyük engellerim,zincirlerim yok.
Beni yalnızca sen iyileştirebilirsin biliyorsun değil mi?onlar ne söylese de boş.yapacağın şey o kadar basit ki sevgilim..seni seviyorum diyeceksin, seni bırakmadım diyeceksin, bu iki gece sadece rüyaydı diyeceksin.ve geçecek..uyanmak istiyorum ben bu rüyadan hadi, yardım et.
bunu da hak etmiyorsun.
hem diyorsun gel saçlarımı okşa, hem diyorsun fazla ümitlenme. sahi sen ne ayaksın?
geri dön be .
Ben sana meleğim diyorum. Melek...
Hiç bir erkeğe melek denir mi? Ama ben diyorum işte meleğimsin sen benim.
Sarılmak istiyorum sana meleğim. Kokunu içime çekmek istiyorum.
Omzuna yaslanmak,
kucağında uyumak,
kocaman öpmek istiyorum seni,
öylece bakakalmak istiyorum sana.
görüntün hafızamdan silinmesin istiyorum.
kaybetmek istemiyorum...
Keske hic hayatıma girmeseydin de küçücük dünyamı başıma yıkmasaydın. Üc yıl boyunca icinde sakladığın hisleri yok etseydin bir yerlerde de hic itiraf etmeseydin keske. Ben sessizce seviyordum bir köşede. Kendime bile itiraf edemediğim bir şeyin beni böyle bir canavara cevireceğini nasıl bilebilirdim ki? Olmayacağını bile bile sıfır mantıkla çıktığımız yolculuğun bu sekilde sona ereceğine nasıl akıl edememiştik ki? oysa sen ne zekiydin, nasıl basardı kafan her türlü çakallığa? Bunda niye tutuldu o güzel kafan? Kötü bir söz söyleyemiyorum asla sana. Ah edemiyorum senin canını yakacak bir sey olur diye. Hayallerim, umutlarım, geleceğe dair ne varsa yok oldu. Aylar geçti ve ben hala aynı yerdeyim. Bir santim bile iyi olma yönünde ilerleyemez mi insan? Yapamıyorum. Belki de hic gelemeYecek birini bekliyor olacağım yıllar sonra bile... Hala içimde bir umut; bir gün yanyana olacağız, kimseden çekinmeyerek, dimdik, kormadan tutacağiz birbirimizin elinden. Kim bilir?
Bu kadar kırıldığını bilmiyordum özür dilerim.
Edit; özrümü geri alıyorum beter ol.
ben bu yazıyı sana yazarken sen çok uzaklarda ... diye yada türevleri ile başlayan yazılardır.
iyi ki varsın sensiz bir hayat kırık camlar üzerinde yürümek gibi olurdu. Belki yine de yürürdüm ama kanatırdı.
Gene donuza eklemişsin beni. Keyfin bilir. Hayırlısı be gülüm.
seni kimler israf ediyor..?
ben zerrene muhtac iken...
keşke yazmamış olsaydım.
500 km uzakta seninle gittiğimiz mekana gidip seninle içtiğimiz içkiyi içtim. seninle yürüdüğümüz yerlerde yürüdüm tekrar. seni yad ettim. umarım buradan 2400 km uzakta mutsuzsundur en az benim kadar.
evet ben bu yazıyı sana yazdım. her gun her dk son görülmene bakıp çevrimiçi olduğunda da kime çevrimiçi diye düşünmekten yoruldum. ama bunlar son bunu bilmelisin. yeter yani bu kadar. yaptıklarımın karşılığını alamamak normalde utangac bir insanken, hiç yapmayacagim şeyler yapıp cesaretlı bir şekilde sevgimi.gösterdim. neyse zaten okumayacaksin zorlamaya gerek yok.
iyi bok yedin. Al okumadan basıyorum eksiyi al artık yazma bana bişi annemler görecek sürekli kusuyorum zaten gerizekalı tamam mı? Yazma artık öldür bu başlığı öldür onuu.
sana iyi bir haberim var.
geceleri dinledigim Sezen Aksu sarkilarinda huzunlenmiyorum, bogazim dugumlenmiyor artik.
Ve yine devam ediyorum sensiz, mal-ü hulyalara.
Gel dedin , ben seni beklerim sorun değil dedin,zor durumdaydım beni anladın sanmıştım..
Hani Geldim kapı duvar, oldu mu fotokopici ağbi?
Sen,
istanbul denilen, atlasın en güzel köşesi,
Olmayan bahçemde yetişen badem ağacı,
Ağacımın çağlası.
Çiy düşmüş ahlat yaprağı misali,
Kollarına düşmek vardı bu gece.
redepra 30 mg yi salladım birazdan uyurum tatlı rüyalar.
çok güzelsin,

keşke adanalı olsan.
Daha once soylemis miydim? Hatirlayamadim. Dunyada en cok gormek istedigim sehir Beyrut tur. Neden biliyor musun?
Bir tarafi kubbe, bir tarafi çan çünkü. Kültürleri birbirinden bukadar farkli olup, insanlarinin birbirleriyle dost arkadas ve hatta sevgili olabildiği bir sehir Beyrut. Orta doğunun o karanliginda bir yildiz gibi paryalabildigi için. Sicak bir akdeniz esintisinde, tum baskilara tum bombalara ragmen iki sevgilinin el ele dolaşmaktan vazgeçemediği bir sehir olduğu için.
Ben seni hep Beyrut'a benzetirdim. Bir yani acımasız ve asi bir yanı şefkatli. Bir köşesinde bombalar patlarken bir sokağında iki aşık öpuşür gibi. Ne kadar guzeldir Beyrut bilir misin?
Tarifi imkansiz. Beyrut ancak Beyrut kadar guzeldir. iste sen de benim Beyrut'umdun.
Beyrut kadar yıkılmış,Beyrtut kadar görkemli ve Beyrut kadar çekici..
Ne Beyrut'u keşfedebildim ne de seni. Belki bir gun gidecegim oraya butun cadderini, butun sokaklarını gezecegim. En guzel yerinde yudumlayacagim kahvemi yaninda da bir sigara yakacagim. Fakat her nefeste sen geleceksin aklima. Keşfettikce Beyrut'u asla kesfedemiyecegim sen geleceksin. Neler yasayacaktik daha seninle simdi hepsi eksik kaldi. Sen belki tamamlayacaksin baska sehirlerde baska insanlarla. Fakat ben hep eksik kalacagim yanimdaki baska insanlarda hep seni arayacağım. Seni anlattığım insanlarin hepsi bu kadar kisa surede nasil aşık olabildin dediler. Ben de bilmiyorum, zaten Beyrut'u da hiç görmedim. Ama görmeme ragmen çok seviyorum. Iste bu yüzden Sen benim hep Beyrut aşkım olarak hayalimde kalacaksin.
Seni aklıma düşüren gecenin de cibilliyetini sikeyim.
içinde türlü aşk acılarını barındıran ve okuduğum kadarıyla bir grup maktülün katiline özlemini belirttiği duygu okyanusu başlık.
Ben bu yazıyı sana yazdım a yazarı, sana yazdım b yazarı sana. Sana da yazdım c yazarı, Hepinize yazdım; kimseyi kendi katlinize izin verecek kadar sevmeyin gözünüzü seveyim o yanlış.

Ve son olarak sana yazdım; migren seni yeneceğim.