bugün

yaşarken ölmek demek meğerse aşık olmakmış ve en acısı da yanlış insana yani sana ...
senin gibisi bir daha gelmez. temennim gelmesinde zaten.
Sen benim herseyimdin ...
Bence şimdi sende herkes gibisin...
Bir bok olmaz!
Xd umrumda değilsin diye kabaca yorumlar atmak istemiyorum evet umrumda değilsin ama bunu yazmak istemiyorum daha kibar birşey yazıyorum. teşekkür ederim ama umrumda değilsin. çünkü umrunda olmadığımı biliyorum
Teninde mesafeler kat etmek isterdim, yeni bir cogorafyada baska bir bayragin altinda belki de hic bilinmeyen topraklarda sen dışı tüm etkenleri imha edip de soylemek isterdim seni sevdigimi. Teninde, hangi arazide konaklasam parmaklarim icin harikalar diyaridir. Demokrasiyle gelen darbeler gibisin. Tum hucrelerim oyunu sana kullanirken sen gelip dikta rejimi kuruyorsun aşka dair umudu olan taraflarima. Ritmi bozulan kalp atislarima. Bir Tanri kadar yalnizken bir sahte peygamber kadar psikoz hissediyorum kendimi. Gozlerini gozlerime korunmadan degdirdigin icindir ki yeni sevinclere gebe kaliyor düşlerim. Titaniği yaran buz daği gibi kirar misin düşsel gemilerimi. Icinde "sen bilimi" olan hayallerimi. Benim icin Kutsal uclu birlik gibisin; sen ve yuzunde cigliklar atarcasina bakan bir cift göz. Devrimci bir direnis baslatiyor aşkı rasyonel bulmayan beynimin en asi hucreleri. Belki de hicbir seyi umursamadan Sonsuzluk vaad eden kutsal masallardan yuksek doz alip, denize cilveli cilveli kanat cirpan martinin bir kanadinda sen diger kanadinda ben yukselmeliyiz gokyuzune. Muhabbetin meze oldudugu sofralar kurmaliyiz gokler impartorlugunda. Gokteki adamin mirasina konmaliyiz bol anasonla. Sıkılınca bir ada ülkesine sığınmaliyiz, dalgalar rihtimlari aşındırırcasina, sert vurmali. Deniz bize en guzel sarkilarini soyler. Ve ruzgarda eslik eder uğultu orkestrasiyla. Sen de dans edersin kumsal boyunca. Brlki sonra sarliriz uluslararasi sularda.
Oh be kurtuldum ya senden. Aslında okadar da güzel değilmişsin ya Bikere ağzın çok büyük ayrıca sağ burun deliğin sol deliğine göre baya büyük onuda geçtim sol kaşını fazla almışsın be . Ama şunuda atlamıyım. ablan çok daha güzel.
Uyumadan son düşündüğüm, uyandığımda ilk aklıma gelensin. Bunu gece de biliyor, sabah da, Allah da.
Ulan ben seni niye umursayayım ki ya? Sen benim için hiçsin. Senin için kendini harap etmeme de gerek yok zaten. Senin gibi tipleri de çok fazla tanıdım şimdiye kadar. Madem öyle bundan sonra ben de böyleyim. kimsenin samimiyetine güvenmem zaten de, hele seninkine hiç güvenmem, ciddiyetsiz insan.
söylenecek şiir kalmadı.hepsi boş çıktı.
konuşacağım her şeyi aldın benden. onları geri kazanmak için yıllar gerekiyor bana ve her günün sonunda söylemek istediğim başka bir kelime bekliyor beni. hepsini topladığımda konuşacağım seninle ancak.
seni bilmeden kapıldım rüzgarına, şimdi fırtınalardayım. gel kurtar beni desem duymazsın. kulaklarında başka nağmeler fısıldarken, çığlığımda boğulan ben. hayat ne kadar haksızsın.
Sen beni ne zaman fark ettin bilmiyorum ama ben seni lacivert pantolonunun ustune lacivert gomlegini giydigin gun fark ettim. Ne cok yakismisti sana o renk. Arkadaslarim hoslandigim erkek tipini sordugunda hep "lacivertin yakistigi erkekler" cevabini verirdim de kimse anlamazdi. Sonra sana dikkatli baktim, baktim... sen benim erkek versiyonumdun resmen! Ayni mavi gozler, ayni beyaz tenin ustune koyu kahve sac rengi, ayni yuz sekli... ismin en sevdigim erkek ismi. Sen de gocmenmissin. evet bu bilgiyi seni stalklerken gordum. Uzun zaman sonra birini hic tanimadan ona cekiliyorum... eski kalp kirikligimin sahibiyle ayni grupta calisiyorsun, ikiniz de akrepsiniz, sanki yanlis kisiye deger verdigimi gosterir gibi. Artik birbirimize kacamak bakislar atmaktan, acaba bakiyor mu diye bakmaktan ama yanyana gelince gormemis gibi yapmaktan yorulmadik mi? Bu arada istemsizce kafami bilgisayardan kaldirdigim an senin de tesadufen gozluklerini takmis bir halde karsidan geciyor olmani cok seviyorum. Bu sefer evren bizim icin calisiyor olsun, ne olur.
''Seni boşuna mı seviyorum sanıyorsun? Biz, ''Kâlûbelâ''da beraber değil miydik? Ben o günü hatırlayamıyorum. Sen de hatırlayamazsın. Ama, mutlaka yanyana idik. Tanrı buyruğuna beraber baş eğmedik mi? Evet demedik mi? Çünkü sensiz eksik oluyorum. Yarım oluyorum. Biz, birbirimize ''Kâlû belâ''da vurulduk.

Peteng Kalası önünde Hakan'ın buyruğunu hatırlıyor musun? Atlarımızı dört renge ayırıp yağıyı dört yönden kuşatmıştık. Biz al atların bulunduğu safta yanyana idik.Hiç unutmadım, doğudan esen bir hafif yel, san saçlarını ve börkünün yumuşak tüylerini dalgalandırıyordu. Saçlarını o günden beri seviyorum.

Ağladığın zaman hep Ergenekon'u hatırlarım. Ergenekon'u unutmak istemiyorum. Hatırlamak için de seni ağlatmak mı gerek? O günün aşkına beni bağışla, su gibi akan kan aşkına, alınan doğranan erler aşkına, geçit vermez dağlar ve bereketli soyumuz aşkına beni bağışla.

ilteriş Kutluğ Kağan'ın buyruğuna ilk uyanlar biz değil miydik? Kurt başlı tuğlar altında yüce dağlardan geçitleri seyrediyorduk. Kartalca hür olmanın tadını birlikte tatmadık mı? Çoğalıp acuna yayılmaya gök kılıçlar üzerine andımız var . Nisbetsiz cenkler içre gösterdiğimiz erlik ile kavuştuğumuz dileğe hamdolsun.

Bugün gülüşlerini özledim. Güldüğün zaman, bembeyaz dişlerin görünür, güzel yüzünden her tarafa dolunay ışıkları yayılır. O zaman bir eşsiz toy olur ki; Dedem Korkut gelir, boy boylar, soy soylar, bize kutlu adlar koyar, alkış verir. Geçmişteki cümle toylarda beraberlik, geleceğin büyük toylarında da beraberliğimiz için gel Tanrıya yakaralım.

Neydi o cuma sabahı? Üstümüzde beyaz dua bulutları dolaşıyor, Çağrı beğin oğlu, bu dua bulutlarından örülü bir kaftana bürünüyordu. Alınlarımız yağız yere değdiğinde Tanrıdan gayrısına kulluk etmemenin sevincini sen de duymuyor muydun? Bin yıl önce secde ettiğimiz bu toprakta beraber ölelim.

Sen istanbul gecelerini iyi bilirsin. istanbul'da gece oldu mu, yıldızlar, Boğaz'ın sularına düşer, Ay, güzelse, yıkanmış, saçlarını taramışsa, gönlünde yedikat bir mehterin bestesi varsa öyle doğar.Değilse hiç görünmez. Biz bu ay'ın, bu yıldızların altında gümüş tekneli gemileri dağlardan çekmedik mi? O gece omuzlarımızda açılan halat yaraları çoktan geçti. Ama o yaraların doyumsuz sızısını şimdi yüreklerimizde saklıyoruz.

Arada bir ağlamaya muhtaç mıyız ne? Bilir misin ki? biz yerin ve göğün paylaşamadığı kutlu kişileriz.Bizi, acunda toprak, gökte uçmak çağırır.Ey toprak!. Ey uçmak! Can istedin vermedik mi? Kan istedik vermedin mi ki, ellerimizi arkamızdan bağlayıp, gözlerinin feri sönmüş, şu insancıkların önünde boynumuzu ipe veriyorsun. Biz erce ölmeyi herkesten iyi biliriz.

Birazdan ışıklar yanacak sevdiğim. Varsın karanlık olsun. Aynı göğün altındayız ya... Nabızlarımız birlikte vuruyor ya... Güzelliğini, doyumsuzluğunu, ebediliğini biliyorum. Bu karanlığın ortasında karıncaların kıskanacağı bir gayret içindeyim.Biliyorum ki, ışıkların yandığı zaman, bir daha çözülmemek üzere ellerimiz birbirine kenetlenecek ve acunda bizim töremiz işleyecek. Seni boşuna mı seviyorum sanıyorsun?''
ya artık evlenelim istiyorum. tek taşa falan da gerek yok bir papatya ver evlen benimle de yeter. her sabah yanında uyanmak istiyorum artık. okul bitene kadar dayanamayacağım valla. yeter bu kadar sevgililik. duy beni Anıl, evlen benimle. seni çok seviyorum ben.
Sen hariç kimse yok sen de yoksun...

işin komik yanı seni de sevmiyorum artık.
Sana çok kırılıp, yine de seni sevmeye devam ediyorum ama bu benim için ilk değil. Senelerdir babamı böyle seviyorum ben.
Şu elindeki kumandayı bırakır mısın canım ya.
Şeşekkür ederim canım.
Yazı yazacak kismem yok. Hüzün her tarafımda.

Şaka lan şaka. Ne hüznü. Ama sikacak iki memeye hayır demezdim.
Sen yokken şarjım 3 gün gidiyo zalımın kızı.
hep soyledim. bir hayat, bir sen. cok uzun yillar uzakta olsam bile, sana layik yasamaya calistim. neredeyse bir hayat. olur da bir daha yuzyuze gorusemezsek, sunu cok iyi bil. bir hayat, bir ailem ve bir sen oldun her zaman. dunya da bir melek tanidim sayende.
saate bakmadan saatin kaç olduğunu tahmin eden yaşlı insanlar gibiyim. kendini uğraşına kaptırıp saati unutanlar gibi olmayı isterdim, gezerken off saat geç oldu eve gitmem lazım demeni isterdim, akşam mesajlaşırken sabah ezanıyla öğrenmek isterdim zaman yolculuğunun ne demek olduğunu...

öyle birisiyim ki şuan saate bakmadan saatin kaç olduğunu tahmin edebiliyorum. olgunlaşıyor muyum yoksa hepten bu hali kabul mü etmeye başladım bilmiyorum ama her geç kalışın bir adım daha yaklaştırıyor beni sana.

her geç kalışın bir ömür gibi... her gece ölüm, her sabah da kalk hadi bir daha deyiş oldu bana.

iyisi mi, bekletme...
sar sarmala onu böyle. öp doya doya kollarının arasındayken ve anın tadını çıkar...